Davacı, Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.07.1992 tarih ve 80 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1714 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 181 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile reisi ...’ın Bağ-Kur kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1325 Esas, 2013/780 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, hak sahipliği kararının iptaline ilişkin işlemin idari istikrar ve idareye güven ilkelerine aykırı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar vekili, müvekkillerinin desteği olan murislerinin davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araçta gerçekleşen kazada vefat ettiğini ve müvekkillerinin bu suretle murislerinin desteğinden mahrum kaldıklarını ileri sürerek ıslahla birlikte davacı ... için 18.644,85 TL, davacı ... için 21.199,27 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle sigortalı aracın kim tarafından kullanıldığının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca zarardan poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....
Davacılar vekili, Rize İli Çamlıhemşin İlçesi Palovit Yaylası Mevkii'nde yayla yerleşim alanı içerisinde müvekkillerine ait taşınmaz bulunduğunu, sözkonusu taşımazın müvekkillerine murislerinden intikal ettiğini ve üzerinde binalarının bulunduğunu, bu binaların murislerinin zamanından ve hatta daha öncesinden beri varlıklarını koruduklarını, evler dışındaki bahçenin de çok eski zamanlardan beri taş duvarlarla çevrildiğini ve koruma altına alındığını, davaya konu taşınmazın komşularının ve kullanım durumlarının çok eskiden beri belli olduğunu, davalının komşu taşınmaz sahiplerinden birinin mirasçısı olduğunu, davalının müvekkillerinin ve ailesinin bir süre yayladan uzak kalmasını fırsat bilerek dava konusu taşınmaz ve yapıyı kullanarak sahiplenmeye çalıştığını beyanla, müvekkilinin haklılığı ve hak sahipliğinin tespiti ile davalının müvekkillerine ait taşınmaza ve müvekkilinin zilyetliğine yönelik müdahalesinin men'ine karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır....
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; Kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan, sadece, sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır....
Yine, gelir ve aylıkların birleşmesi ile ilgili olarak 506 sayılı Yasanın 92. maddesinin 2. fıkrası “Malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine, bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir. Malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanmadan önce iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından bağlanan ve sermayeye çevrilen gelirler ile yaşlılık sigortasından yapılacak toptan ödemelerde bu fıkra hükmü uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir....
un 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında Mahalli İskan Komisyonunun 15/03/1996 tarih ve 35 nolu kararı ile tarımsal iskana hak kazanmış olduğunu, verilen karar gereğince dava konusu 1802 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, Mahalli İskan Komisyonunun 06/04/2012 tarih ve 2012/242 sayılı kararı ile hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek 1802 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, herhangi bir savunma getirmemişlerdir. Mahkemece, 5543 sayılı yasanın 6495 sayılı yasa ile eklenen geçici 7/3 fıkrasında mülga 2510 sayılı yasaya göre hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam eder hükmü gereğince, yine hak sahipliğinin iptali kararı verilmişse de, davalının sigorta kaydının bulunmasının yerleşik hayata geçtiğinin kanıtı olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasında; "iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....
Davalılar, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereği hak sahipliklerinin kayıtsız şartsız devam edeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereğince 2510 sayılı yasa döneminde hak sahibi olanların herhangi bir koşul aranmadan hak sahipliklerinin devam edeceği, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp , düşünüldü....
kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılan binanın zemin katında bulunan "kömürlük olarak kullanılan bağımsız bölüm" ile "depo olarak kullanılan bağımsız bölüm" üzerinde müvekkillerinin hak sahipliğinin tespit edilmesini, müşterek hak sahibi olunan kömürlük ile depoya karşılık olarak kentsel dönüşüm projesi kapsamında davalı T1 verilen " Başıbüyük Mah....
DAVA: Eylemli orman vasfındaki taşınmazın Orman İdaresine tahsisi işleminin iptali ile 6292 sayılı yasa kapsamında hak sahipliğinin tespiti ile tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir....