Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılacak ; olayın Kuruma bildirilip bildirilmediğini, Kurum tarafından olayın kazası kabul edilip edilmediği, sürekli göremezlik oranının belirlenip belirlenmediği, gelir bağlanıp bağlanmadığını Kurumdan sormak, kuruma bildirilmediği anlaşıldığı takdirde, davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli göremezlik oranının belirlenmesi giderek kazası sigorta kolundan sürekli göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir....

    in 31.08.1995 tarihinde nohut mahsulü ayırımı yaparken patos makinasının içine düşerek kazası geçirerek vefat ettiğini ileri sürmesi karşısında öncelikle olayın kazası olup olmadığı belirlenmeli,Uyuşmazlığın meydana geldiği 31.08.1995 tarihinde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından olan 2926 sayılı Kanunun 3/g bendine göre kazası; ''tarımsal faaliyetleri dolayısıyla sigortalıları hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay'' olarak tanımlanmıştır.Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz kalan kişinin sigortalı olması ve olayın, 2926 sayılı Yasanın 3/g bendinde belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur....

      V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME Bir olayın kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın nihayetinde 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine kazası sigorta kolundan gelir bağlanması sonucu doğabileceği gibi, diğer yandan bir sosyal sigorta olayının kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir. Olayın kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir....

        Maddesinde belirtilen beş yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından kuruma bildirmeyen süreler ile ilgili hak düşürücü süre gerçekleştiğinden bu sürelere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, -Öncelikle davacı T1 müvekkili kurumda bulunan dosyasında yapılan incelemelerde davacı Berberoğlu İnşaata ait yerinde 28/03/2018 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını, yerinde, görevini yapmakta iken geçirdiği kazanın kazası olarak nitelendirilmesini kurumdan talep ettiğini, yerinin ise kazası bildiriminde bulunmadığını ve davacı T1 davalı yerinde sigorta kaydının bulunmadığını, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi hükümleri dâhilinde kazası olduğuna dair yeterli belge olmadığından ve kazası bildiriminin süresi içerisinde yapılmamasından dolayı Sakarya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından kazası olmadığına karar verildiğini, -Müvekkili kuruma 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi hükümleri dâhilinde kazası olduğuna dair yeterli belge sunmadığından...

        Mahkemece söz konusu kaza nedeniyle davalı Kurum tarafından açılan tahkikatın henüz sonuçlanmadığı bu aşamada davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir...

          Anılan maddeye göre, kazası, a) sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) işveren tarafından yürütülmekte olan dolayısıyla, c) sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı hemen veya bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır.Zararlandırıcı sigorta olayının kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Yapılan işin yürütüldüğü yerinde, yapılan sırasında ve süresi içerisinde gerçekleşmesi gerekir....

            Davaya konu olan ve tespiti istenen " kazası" mevzuatımızda 506 sayılı Kanunun 11-A ve 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, her iki kanunda da kazası tanımlanmamış, kazanın hangi hal ve durumlarda kazası sayılacağı yer ve zaman koşulları ile sınırlandırılarak belirlenmiştir. Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 13.maddesidir....

              Davacı taraf, kazası nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia etmektedir. Dava dosyasına göre, davaya konu kazası iddiaları ile ilgili Sosyal Güvenlik Kurumuna herhangi bir bildirim ve başvuru yapılmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için, davaya konu zararlandırıcı olayın kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorundur. 5510 sayılı Yasanın 95....

                Dava, 02.02.2008 tarihinde meydana gelen olayın kazası olduğunun tespiti ve 02.02.2008 tarihinden itibaren göremezlik ödemelerinin ödenmesi talebine ilişkindir. Davacının, 02.02.2008 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle kuruma kazası bildiriminde bulunulmadığı, davacının 24.11.2016 tarihinde kuruma başvuruda bulunarak kazasının tespiti ile göremezlik geliri bağlanmasını talep ettiği, kurum tarafından yapılan tahkikat sonrasında 14.02.2018 tarihli karar ile olayın kazası olduğunun tespitine karar verildiği, davacının göremezlik geliri işlemlerinin devam ettiğinin bildirildiği, mahkemece, dava açıldıktan sonra olayın kazası olduğunun tespitine karar verilmesi nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı kurum vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....

                Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 18 maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; kazası nedeniyle göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici göremezlik ödeneği verileceği, 19 maddesinde kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir....

                  UYAP Entegrasyonu