Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Fesih iradesinin öncelikle davacı işçi tarafından açıklandığı dikkate alındığında, zaten sona ermiş bir sözleşmesinin tekrar sonlandırılması mümkün olmadığından işveren feshinin esas alınarak sonuca gidilmesi mümkün değildir. Sadece davacı işçinin feshi değerlendirilerek kıdem tazminatına hak kazanılıp kazanılmadığı belirlenmelidir. Somut olayda, davalı işverence haklı bir şüpheden dolayı davacı aleyhine soruşturma başlatılması üzerine davacı işçi tarafından emeklilikte sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısının doldurulmuş olması sebebi gösterilerek sözleşmesinin feshedildiği ve fesih hakkının kötüye kullanıldığı sabittir. Keza bu husus Mahkemenin de kabulündedir. Fesih hakkının kötüye kullanılması sebebiyle işçi tarafından sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiği sabit olup, davacı bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanmamıştır....

    , yani işverence yapılmış fazladan bir ödemenin söz konusu olmadığını beyan ederek davacı işveren aleyhine %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir....

    Prim uygulaması, bireysel ya da toplu sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir. Toplu sözleşmesi ile öngörülen pirimler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder. Primlerin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı Kanunun 5754 sayılı Yasayla değişik 32 nci maddesine göre, belli bazı işyerleri bakımından prim ödemeleri işçi adına açılan banka hesabına yatırarak gerçekleştirilmelidir....

      A.Ş. vekili, birleşen davasında, işçinin sözleşmesini haklı sebep olmadan ve ihbar öneli tanımadan feshettiğini, müvekkili işverence hak kazanılan ihbar tazminatının faiziyle birlikte tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin haksız itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, icra dosyasına yapılan itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İşçi tarafından açılan asıl ve birleşen davaların ise reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle işçi tarafından açılan asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne; işveren tarafından açılan birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı-birleşen davanın davacısı ... Tedavi Sağlık Hizm ve İşl. A.Ş. vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-birleşen davanın davacısı ... Tedavi Sağlık Hizm ve İşl....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/2083 KARAR NO : 2020/2605 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/05/2019 NUMARASI : 2019/33 ESAS - 2019/180 KARAR DAVA KONUSU : İş (İşverence İşçi Aleyhine Açılan Alacak İstemli) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının alacak kalemi, alacağının bulunmadığını, faiz, faiz türünüve faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini, davacını nizin almadan ve mazeret bildirmeden egelmediini, davacının sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini belirterek davanın reddini talep ettiği, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2019/2083 KARAR NO : 2020/2605 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/05/2019 NUMARASI : 2019/33 ESAS - 2019/180 KARAR DAVA KONUSU : İş (İşverence İşçi Aleyhine Açılan Alacak İstemli) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının alacak kalemi, alacağının bulunmadığını, faiz, faiz türünüve faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini, davacını nizin almadan ve mazeret bildirmeden egelmediini, davacının sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini belirterek davanın reddini talep ettiği, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

        D)Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Mahkemece; işçinin istifası geçerli kabul edilerek, feshe dayalı alacak istemleri reddedilmiştir. İlke olarak istifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir. Somut olayda işçi, 17.10.2008 tarihi itibari ile istifa ettiği halde, işverence istifa dilekçesi işleme konulmamış, işçide işyerinde 29.11.2008 tarihine kadar çalışmaya devam etmiştir....

          Davalı vekili, icra takibinin dayanağı olan senedin taraflar arasında eskiden var olan işçi işveren ilişkisine dayanmadığını, senet borcunun sözleşmesi dışındaki şirkete olan şahsi borcundan doğduğunu, bu durumda icra takibini işçi işveren ilişkisi olarak değerlendirmenin doğru olmadığını, bu sebeple öncelikle genel mahkemelerin görev alanına giren bu davada görevsizlik verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir....

            Davalı vekili, icra takibinin dayanağı olan senedin taraflar arasında eskiden var olan işçi işveren ilişkisine dayanmadığını, senet borcunun sözleşmesi dışındaki şirkete olan şahsi borcundan doğduğunu, bu durumda icra takibini işçi işveren ilişkisi olarak değerlendirmenin doğru olmadığını, bu sebeple öncelikle genel mahkemelerin görev alanına giren bu davada görevsizlik verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir....

              Davalı vekili, icra takibinin dayanağı olan senedin taraflar arasında eskiden var olan işçi işveren ilişkisine dayanmadığını, senet borcunun sözleşmesi dışındaki şirkete olan şahsi borcundan doğduğunu, bu durumda icra takibini işçi işveren ilişkisi olarak değerlendirmenin doğru olmadığını, bu sebeple öncelikle genel mahkemelerin görev alanına giren bu davada görevsizlik verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu