Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı (üçüncü kişi) vekili, ... 4. İcra Müdürlüğü’nün 2009/10568 Takip sayılı dosyasında trafik kaydına 24.02.2010’da haciz konulan ..plaka sayılı aracın üçüncü kişi tarafından aynı gün haciz saatinden önce noterde yapılan sözleşme ile satın alındığını, haczin kaldırılması isteği ile yaptıkları başvurunun İcra Müdürlüğü tarafından reddedildiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

    Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. ... 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 02.05.2018 tarihli ve 2015/405 Esas, 2018/253 Karar sayılı kararı ile; davacı üçüncü kişinin borcun doğumundan sonra haciz adresinde faaliyete başladığı, haciz adresinde borçluya ait belge ve kredi kartı slipleri bulunduğu,üçüncü kişinin iş yerini borçlunun ağabeyi Necati Boyraz'dan satın aldığını iddia ettiği, davacı üçüncü kişi ile borçlunun faaliyet alanlarının aynı olduğu,üçüncü kişinin dayandığı, borcun doğumundan sonraki tarihleri taşıyan ve ayırt edici...

      Maddesine göre, menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. İİK'nın 265/3. Maddesinde ise, Mahkemenin, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedeceği, düzenlenmiştir. Buna göre mahkemece ihtiyati hacze vaki itiraz, ancak kanunda gösterilen ve itiraz eden tarafından ileri sürülen itiraz sebepleriyle sınırlı olarak incelenebilir. Somut olayda, ihtiyati haczi itiraz eden üçüncü kişi borçluları tanımadığı, hacze gelinin yer ve haczedilen malların kendisine ait olduğu, senet borçlusu ve alacaklısının birlikte hareket ettiği iddiasıyla ihtiyati haczin kaldırılması istenmiş ise de, bu hususlar icra müdürlüğü ve icra mahkemesi nezdinde ileri sürülecek hususlar olup, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata ilişkin değildir....

        Mahkemece toplanan delillere göre: “haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu,dolayısıyla alacaklı yararına bulunduğu, ispat yükü altında bulunan üçüncü kişinin karinenin aksini kanıtlayamadığı, üçüncü kişinin iş yerini devraldığını bildirdiği Dürdane Kalkan’ın borçlunun eşi olduğu “gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere,mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı (üçüncü kişi) ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 30.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Daha sonra tapu iptali ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan 3. kişinin, haczin kaldırılması için, Hukuk Genel Kurulu'nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E. - 2001/516 K. sayılı kararında ve Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarında da belirtildiği üzere genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerekir. Bu nedenle icra müdürlüğünün bu hususlara ilişkin haczin kaldırılması talebinin reddine yönelik gerekçesi yerinde ve yasaya uygun olup mahkemenin tapu iptali ve tescil kararı verildiğinden bahisle müdürlük kararının kaldırılması gerektiğine ilişkin tespit ve gerekçesinde isabet bulunmamaktadır....

            Davalı (alacaklı) vekili, davacı adına kesilen faturalar kapsamındaki gıda malzemesinin haczin yapıldığı yerde teslim edildiğini, Alanya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/4 Talimat sayılı dosyasında yapılan haciz sırasında işletmeyi borçludan devraldığını açıkça belirten üçüncü kişinin borçlu ile birlikte alacaklıya karşı 2 yıl sorumlu olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre; “borçlunun takibe dayanak senette gösterilen adreste haczin yapıldığı, aynı yerde bir başka takip dosyasında yapılan haciz sırasında üçüncü kişi şirket yetkilisinin iş yerini borçludan devraldığını belirttiği,İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin alacaklı yararına bulunduğu ve ispat yükü kendisine düşen üçüncü kişinin istihkak iddiasını kanıtlayamadığı,” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş;hüküm,davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Hukuki yarar şikâyet talebi üzerine resen gözetilmekle üçüncü kişiler şikâyette bulunmakta hukuki yararının bulunduğunu ispatlamalıdırlar. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararına bulunması gerekir (Kuru, s. 106). Borçlunun borcu için üçüncü kişi adına kayıtlı taşınmaza haciz konulamaz. Taşınmazlar haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı ise ancak o zaman haczedilebilir. Somut olayda şikayet eden tarafından, şikayet tarihi ve haciz tarihi itibariyle adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması talep edildiği, bu bakımdan hukuki yararın şikayet tarihi ve şikayetin incelenmesi sırasında devam etmesi gerektiği ancak şikayetin incelenmesi sırasında taşınmazın üçüncü kişiye 04.02.2022 tarihinde satışının yapıldığı görülmektedir....

                Ancak üçüncü kişinin yapılan yeni hacizler nedeniyle yeniden istihkak iddiasında bulunması halinde, istihkak prosedürüne göre ihtilafın çözülmesi gerekir. Bu durumda Mahkemece, şikayetin kabul edilerek aynı adreste yapılan 16.05.2016 tarihli haczin belirtilen gerekçe ile kaldırılması yerinde görülmemiştir. Ayrıca, üçüncü kişi dava dilekçesinde haczin İİK'nin 96. maddesine göre yapılmasını da şikayet konusu etmiş olup, Mahkemece bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366 ve HUMK'un 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                  Ayrıca haciz konulan taşınmaz henüz davacı üçüncü kişi adına kayıtlı olmayıp borçlu adına kayıtlı olduğundan takipte taraf olmayan üçüncü kişinin haczin kaldırılması isteminde bulunamayacağı açıktır. Diğer taraftan taşınmaz üzerine konulan haczin muvazaalı olduğu yönündeki iddia yargılamayı gerektirip sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan 3. Kişinin haczin kaldırılmasını ancak genel Mahkemelerden isteyebileceği, icra mahkemesinden isteyemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda istinaf edilen kararda HMK.355 mad. gereğince kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususun da bulunmaması nedeniyle, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

                  Mahkemece toplanan delillere göre; “haczin, takibe dayanak sözleşmede gösterilen borçlu adresinde yapıldığı, kasa içinde borçlu şirkete ait çok sayıda belgenin ele geçtiği, bu durumda İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişinin sunduğu faturalar ve vergi levhasının karinenin aksini kanıtlamaya elverişli güçlü delil niteliğinde bulunmadığı, aynı zamanda haczin yapıldığı yere ilişkin borçlu ile üçüncü kişi arasında iş yeri devri bulunduğu, İİK’nun 44. madde gereklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile BK’nun 179. maddesi uyarınca işletmeyi devralan üçüncü kişinin de işletmenin borçlarından sorumlu olduğu ”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

                    UYAP Entegrasyonu