Somut olayda, dava yenileme tespitine karşı askı süresi içinde açıldığından, 5. madde gereğince davaya bakma görevi kadastro mahkemesine aittir. 4. madde hükmüne göre kadastro mahkemesinin görevi, teknik çalışmaları kapsayan yenileme işleminin yasaya ve yönetmeliğe uygun yapılıp yapılmadığını belirlemek suretiyle sadece bu konuda davanın esası hakkında bir karar vermekten ibarettir. Paftaların yenilenmesine itiraz davalarında tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz. Davalıya ait taşınmazın sınırında devlet ormanı vardır. Temyize konu dava paftaların yenilemesi sırasında hata yapıldığı iddiasıyla birlikte kesinleşen orman tahdidi içinde kalan davalıya ait tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili iddiasını da kapsamaktadır. Orman Yönetimi, kesinleşen tahdit içinde kalan taşınmazın tapusunun iptal ve tescili isteği ile herhangi bir süreye bağlı kalmadan genel hukuk mahkemesinde dava açabilir....
Davalı vekili temyizinde ise davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastral parselin ihyası istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025 inci maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....
Bu nedenle mahkemenin, icra takibinin sonuçsuz kalması üzerine açılan bu tür davalarda uyuşmazlığı İ.İ.Y 277 ve devamı maddeleri kapsamında nitelendirmesi ve buna göre inceleme yapması isabetlidir. Somut olayda takibe konu ve ciro edilen çek 20.6.2005 tarihinde tanzim edilmiş olup iptali istenen tasarruf ise 28.12.2004 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda borç tasarruftan sonra doğmuştur. Kural olarak tasrrufun iptali davalarında takibe konu alacağın tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerekir. Davacı alacaklı temel ilişkinin (borcun doğumunun) iptali istenen tasarruftan önce olduğunu ileri sürüp kanıtlamış değildir. Bu nedenle ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 0.90 YTL kalan onama harcın temyiz edenden alınmasına 8.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-KARAR- Dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekili, davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olması doğru değildir. ./......
Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. Bu nedenle, 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Bu zararlardan da TMK 1007. Maddesi gereği Devlet (Maliye Hazinesi) sorumlu olduğundan, davalı vekilinin husumete yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....
Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. Bu nedenle, 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Bu zararlardan da TMK 1007. Maddesi gereği Devlet (Maliye Hazinesi) sorumlu olduğundan, davalı vekilinin husumete yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....
başka deyişle intifasının da Orman Yönetimine ait olduğu, Hazineye ait yerlerden olmasına rağmen yolsuz tescil suretiyle davalı adına oluşan tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istendiğine, tapu iptal ve tescile ilişkin bu istemin, Hazineye ait devlet ormanı nitelikli yerler ile bu niteliğini kayıp etmesi nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler ayrımına dayanmadığı, esasen, Hazinenin devlet ormanı savıyla yeniden dava açmasını ve bu şekilde ... baştan yargılama külfetlerine yol açılmasının usul ekonomisi ilkesine de uymayacağı gözetildiğinde, davanın bu nedenle reddinin doğru olmadığı, diğer taraftan, hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı belirlendiği halde, Orman Yönetimi tarafından taşınmazın tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle daha önce dava açılıp açılmadığı, açıldı ise akibeti araştırılmadığı gibi, Orman Yönetimi...
e" vasiyet ettiği, 17.04.2002 tarihli ve 02.06.2003 tarihli Doktor raporlarına göre murisin "Akli melekelerinin yerinde olduğu"na ilişkin açıklama yapıldığı, vasiyetnamelerinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 04.08.2004 tarihli kararı ile usulüne uygun olarak "Açılıp okunmasına" karar verildiği ve bu davanın 08.07.2004 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. TMK'nun 557.maddesinde ölüme bağlı tasarrufların iptali sebepleri sınırlı(tahdidi) olarak belirtilmiş, dava konusu vasiyetnamelerin iptali yönünden maddedeki iptal sebepleri gerçekleşmediğinden mahkemece vasiyetnamelerin iptali talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir....
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve Türk Medeni Kanunu'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan ... kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının ... kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır....
imar uygulaması ile taşınmaz maliki Fatma Topcu ‘nun taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını kanun hükmünde belirtildiği gibi kendiliğinden kaybetmesi sonucu vasiyetnamenin hükümsüz kaldığını, davacı T1 vasiyetnameye bağlı kişisel hakkının da ortadan kalktığını, tamamen yok olan bu taşınmazın yerine Fatma Topcu’ya 1998 yılında vasiyetnamenin iptali dava dosyasında bulunan tapu belgelerinde görülen ve gelen tapu kaydının hak ve mükellefiyetler bölümünde gösterilen 2706 adada 8- 9- 10- 11 nolu parsellerde tapuya kayıtlı gayrimenkullerin verildiğini, Fatma Topcu’nun bu gayrimenkulleri adına tescil edildikten sonra 1998 yılından 2009 yılında ölümüne kadar 11 yıl zilyedinde bulundurduğu halde ne davacı T1 ne de başkalarına vermediğini, tasarrufta da bulunmadığını, terekede bulunan gayrimenkullerden,vasiyetnameye bağlı talep edeceği kişisel bir hakkı bulunmadığını, ölüme bağlı tasarrufun, mirasbırakanın ölümünden sonra sonuç doğuracak arzularını kapsayan hukuki bir işlem olduğundan M.K.’nun 575....