"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı payı K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak, ayrıca ziynet ve ev eşyalarının bedellerinin tahsili isteğine ilişkin olup, Mahkemece mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak yönünden davanın reddine, ev eşyaları bakımından karar verilmesine yer olmadığına, ziynet eşyaları ile ilgili davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm ziynet eşyalarının bedelinin tahsiline ilişkin kabul edilen kısımla ilgili olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili ve davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre davacılar vekilinin ve davalı mirasçıları vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacıların talebi, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak hakkı olup, bu alacak istemi yönünden eda hükmü yerine yazılı gerekçeyle tespit kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep edilen ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacılarda dahil bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu olduğu gözetilerek; muris...'ın katkı payı alacağı yönünden davacıların tespit edilecek alacak haklarına dair eda hükmü tesis edilmelidir....
Sözleşmeyle başka rejim seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği 13.09.2010 ölüm tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK. m. 202). Söz konusu mal rejimi müteveffanın ölüm tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/son). TMK'nun 235/1. maddesi hükmüne göre; mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılır. Dava; ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun olmadığı gibi yapılan araştırma ve inceleme de karar vermeye yeterli değildir....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için, muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir. Bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır, Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise; davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekir....
Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince(6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. .//.. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, dava mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacak davası niteliğindedir....
Mal rejimi yurt dışında boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erecektir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtayın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin kanunda yazılı sebeplerden biri ile sona ermiş olması gerekir (TMK m.180, 206, 208, 225)....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 214/2. maddesi hükmüne göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenmelidir. Somut olayda; dava açıldığı tarihte eşler arasında ... 2. Aile Mahkemesi'nin 2014/506 Esas sayılı boşanma davasının derdest olduğu, boşanma davasına bakan ... Mahkemesinin eldeki davada yetkili olduğu görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasında verilen ihtiyati tedbir talebinin ret kararına dair... Aile Mahkemesi'nce verilen 04.05.2016 gün ve 2015/428 Esas sayılı ara kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü. K A R A R Davacının, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasındaki yargılama sırasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı asıl İhsan Taşçı kararı temyiz ettikten sonra İzmir 5. Aile Mahkemesi'ne verdiği 28.05.2016 tarihli imzalı dilekçeyle temyizden feragat etmiş, dilekçe Dairemize gönderilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ölüme Bağlı Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, ortak miras bırakan ...'nın 2010 yılında öldüğünü, tarafların 1978 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde edinilen mal varlığının müteveffaya ait banka hesabında tutulduğunu, müşterek çocukları olmaması nedeniyle müteveffanın, eşinden mal kaçırmak maksadıyla bireysel hesabını kız kardeşi ... ile müşterek hale çevirdiğini, gerçekte davalı ...'...