Davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan eşinin 24.02.2018 tarihinde, 4/1-a sigortalı olan babasının ise 14.09.1980 tarihinde vefat ettiği, davacının eşinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı, babadan ölüm aylığı talebi üzerine tercihine göre babadan bağlanacak aylığın yüksek olması sebebiyle eşten aldığı 4/b ölüm aylığı kesilerek babadan 4/a ölüm aylığı bağlandığı, anılan yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde; bu tür ölüm sigortasından aylık tahsislerinde, ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup, buna göre sigortalı eşin yaşamını yitirdiği 24.2.2018 tarihi itibarıyla davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 34 üncü ve 54 üncü maddeleri olup, 54 üncü maddenin 5 inci bendine göre hak sahibinin tercihine göre ana/baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağı açıkça düzenlemesi karşısında her iki ölüm aylığını aynı anda alması mümkün bulunmamaktadır. 3.Temyizen incelenen...
Mahkemece davanın kabulü ile, davacının babasından dolayı ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin talebinin reddine dair Kurum işleminin iptaline ve davacıya babasından dolayı 01.02.2010 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan eşinin 16.06.1993 tarihinde, dosya kapsamında sigortalılık bilgileri bulunmayan babasının ise 15.01.1993 tarihinde vefat ettiği, eşinden dolayı ölüm aylığı alan davacının 18.06.2014 tarihinde Kuruma müracaat ederek babasından dolayı da ölüm aylığı bağlanmasını talep ettiği, ancak Kurumun davacının bu talebini reddettiği görülmüştür. Uyuşmazlık, 16.06.1993 tarihinde vefat eden eşinden 506 sayılı Yasa mevzuatına göre ölüm aylığı alan davacının, 15.01.1993 tarihinde ölen babasından da hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır....
K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine ; 2- Dava, davacıların 17.11.1992 tarihinde vefat eden sigortalı eş ve babaları olan muris ...’dan dolayı askerlik borçlanmasının kabul edilerek ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece,”Davanın kabulüne, davacılar murisinin askerlik borçlanmasının geçerli sayılmasına,01.07.2007 tarihinde itibaren davacıların murisinin emekliliğe hak kazandığının tesbitine” karar verilmiştir. Davacıların talebi ölüm aylığı bağlanması yönündedir.Mahkemece talep dışına çıkılarak davacılara ölüm aylığı bağlanması yerine murisin emekliliğine hak kazandığının tesbitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.U.M.K.’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
un 1968/3.dönemdeki 75 günlük çalışmasının sigortalıya ait olmadığının bildirildiği, davacının 19.10.2012 tarihinde askerlik borçlanma talebinde bulunup 900 gün karşılığı borçlanma bedelini 08.11.2012 tarihinde ödediği, Kurumca, sigortalının 900 gün askerlik borçlanması ile birlikte 1784 gün prim gün sayısının bulunduğu ancak sigortalının ölüm tarihinin 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasa döneminde olması nedeni ile ölüm aylığı bağlanması için hertürlü borçlanma ile birlikte 1800 gün şartının oluşması gerektiğinden bahisle davacıya ölüm aylığı bağlanamayacağının bildirildiği anlaşılmaktadır. Hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı tahsisinde sosyal güvenlik hukuku ilkelerine göre sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibari ile yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunlu bulunmaktadır....
Davacı murisinin ise 1965/3. dönemden beri sigortalı olduğu ve ölüm tarihinde 2863 gün prim ödeme gün sayısı bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla davacıya ölüm aylığı bağlamasının koşulları oluşmuştur. Her ne kadar davacı, murisinin 01/10/2008-19/12/2008 tarihleri arasındaki 2 ay 18 günlük isteğe bağlı sigortalılık primini 21/10/2009 tarihinde ödemiş ise de, bu tarihten önce sigortalı olan eşinin vefat ettiği 19/12/2008 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa kapsamında ölüm aylığına hak kazandığı ortadadır. Yapılacak iş, sigortalının vefat ettiği 19/12/2008 tarihi itibariyle davacının ölüm aylığına hak kazandığının tespiti ile ölüm tarihini takip eden 01/01/2009 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlanmasına karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası Hasan Balcı'nın 29/12/1975 tarihinde vefat etmiş olup, müvekkilinin SGK Başkanlığı'na 25/02/2019 tarih ve 3129606 sayılı dilekçe ile müracaat ederek kendisine babasından ölüm aylığı bağlanmasını talep ettiğini, her ne kadar müvekkilinin davalı kuruma böyle bir başvuruda bulunmuş ise de; davalı kurumun 06/03/2019 tarihli cevabi yazısında müvekkilinin, eşinden ölüm aylığı almakta olması sebebiyle babası Hasan Balcı'dan ölüm aylığı alamayacağını, aksi takdirde bu konuda tercih hakkını kullanması gerektiğini bildirdiğini, bu durumu kabul etmediklerini beyanla müvekkilinin babasından yetim aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile müvekkiline kuruma başvuru tarihi olan 06/03/2019 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 13.12.2004 tarihinde ölen eşinin askerlik süresini borçlanmasının iptaline dair Kurum işleminin iptali ile davacıya ölüm aylığı bağlanması ve ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir....
maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında hak sahibinin; sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını ifade ettiği belirtilmiş, 32. maddesinde, ölüm sigortasından sağlanan haklardan birinin ölüm aylığı bağlanması olduğu bildirildikten sonra maddenin 2. fıkrasında, “Ölüm aylığı; a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, b) …, c) …, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır....
Hukuk Dairesinin 10.09.2015 gün ve 2014/22760 E., 2015/16101 K. sayılı kararı ile; (…Dava, davacının 07/01/2010 tarihinde vefat eden sigortalı eşi Mehmet Sever'den dolayı 5510 sayılı yasanın 32. maddesi gereğince eşinin ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya müteveffa eşi Mehmet Sever in ölüm tarihi olan 07/01/2010 tarihini takip eden aybaşı olan 01/02/2010 dan itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 01/02/2010 tarihinden itibaren ödenmeyen ölüm aylıklarının hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir....
ın ilk prim kesintisini takip eden aybaşından l.l.200l tarihine kadar olan sürede 2926 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olduğunun tesbiti ile ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davacının miras bırakanın 1.4.1995- 1.1.2001 tarihleri arasında sigortalı olduğunun ve davacıya prim borcunun yatırılması halinde ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar vermiştir. Sigortalılık süresinin tesbitine ilişkin hüküm doğrudur, ancak ölüm aylığı yönünden kurulan hüküm aşağıdaki gerekçelerle doğru görülmemiştir....