Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra takiplerinde, takip çıkış miktarı üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu'na ekli (1) sayılı tarifenin B/I- 3. fıkrasına ve takip safhasına göre tahsil harcı alınır. Ancak bu tahsil harcının doğabilmesi için takibin o safhasının yerine getirilmesi gerekir (Ödeme veya icra emrinin tebliği, haciz işleminin yapılması veya satış işleminin kesinleşmesi gibi). Ödeme emri veya icra emrinin tebliğe çıkarılması, fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan ödemelerden ve aynı dönemde icra takibinden vazgeçilmesi halinde tahsil harcı almak mümkün değildir. (Yargıtay 12.H.D 2021/2322- 3043 E.K sayılı içtihatı) Somut olayda, borçluya icra emrinin 21/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği feragat beyanının ise 16/03/2021 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ödeme emrinin tebliğinden önce feragat beyanında bulunulduğu dikkate alındığında borçludan tahsil harcı alınması mümkün olmayacaktır....

Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan, borçluların nereye ve hangi sürede itiraz edebileceğinin ödeme emrinde bulunması gerekir. Anayasanın 40/2. maddesinde “(Ek fıkra: 03/10/2001 - 4709 S.K./16. md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” düzenlemesine göre bu husus zorunludur....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Asıl ve birleşen davalar, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir....

      C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci: Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak; "Davalı-alacaklı kurumun davacı-borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlattığı, davacı-borçlu tarafından 22/07/2014 tarihinde yasal sürede icra dairesine itirazda bulunarak takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Borçlunun icra takibine itirazı ve takibin durması üzerine alacaklının tetkik merciinde itirazın kaldırılması ya da genel mahkemede itirazın iptali davası yoluna başvurması halinde anlaşmazlık hukuken sonuca bağlanacaktır. İcra takibine itiraz ederek takibin durmasını sağlayan davacı-borçlunun ayrıca takibin durdurulması ve takibe konu ödeme emrinin iptali davasının açılmasında bu aşamada hukuki yararı bulunmadığından..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davacı temyiz etmiştir....

        GEREKÇE : Dava ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde (7061 sayılı Kanun ile değişik, 01.01.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün içinde) itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2001 gün ve 2002/21- 201- 297, 24.03.2004 gün ve 2004/10164- 170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, re'sen gözönünde tutulmalıdır. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, hukuki nitelikçe; dava dışı tasfiye halinde ... nin 2002/6-7-8. aylar arasındaki döneme ait prim ve gecikme zammının, işveren şirketin üst düzey yöneticisi olduğundan bahisle davacıdan tahsili için, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi kapsamında, tebliğ edildiği iddia edilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davacı yanca iddia edilen ve ödemeye ilişkin tahsilat makbuzu sunulan diğer ortak tarafından yapılan ödemenin bu icra dosyasıyla ilgisi olup olmadığının belirlenemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

          Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Öte yandan, Menfi tespit davasında genel hükümlere tabi dava olduğundan, borçlu tarafından dava açması için hukuki yararının olması gerekli olmakla birlikte, hukuki yararın bulunup bulunmadığı dava tarihine göre değerlendirilmelidir....

            Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açma hakkını 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297; 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir....

              Asıl ve Birleşen dava, menfi tespit ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece söz konusu asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin karar tarihi (10.12.2020), Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra olduğundan, iş bu karara karşı yapılacak Kanun yolu başvurusu, istinaf yoludur. Bu nedenle karar tarihi itibarı ile temyize tabi olmayıp, istinaf denetimine tabi olan karara karşı yapılan kanun yolu başvurusunun değerlendirilmesi için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmek üzere, İlk Derece Mahkemesine İADESİNE, 17/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                Hukuk Dairesi Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İlk derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi'nce istinaaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi'nce verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle davanın menfi tespit davası olmasına göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 15.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu