Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

    İcra Mahkemesinin 2011/271 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin tebliğ tarihinin 22.06.2011 olarak kabulüne karar verildiği gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacı ve davalının iddia ve savunmaları doğrultusunda gerektiğinde mahallinde keşif yapılmalı,bu mümkün olmaz ise uzman bilirkişilerden rapor alınarak kiralananda hasar meydana gelip gelmediği,hasar meydana gelmiş ise hasar kalemlerinin ayrı ayrı belirlenmesi,tespit edilecek hasarların kiracının hor kullanımından mı yoksa davacının iddia ettiği gibi taşınmazın yapımı ve su tesisatındaki eksikliklerden mi kaynaklandığının ayrıntılı olarak tespit edilmesidir. Bu nedenle mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere inceleme ve araştırma yapılarak,tarafların diğer delilleri toplanıp değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

      V-TEMYİZ NEDENLERİ: Davacı vekili, davacını şahsına yönelik ödeme emri düzenlenmediğini, idari para cezalarının site yöneticiliğine ait olduğunu, borçlardan maliklerin arsa payları oranında sorumlu olması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ Dosya kapsamı incelendiğinde, 2018/18035 sayılı prim borçlarından kaynaklı ödeme emrinin 2014/2,3,4 ve 2015/10 dönemine ilişkin prim borçlarından, 2018/18036 sayılı ödeme emrinin 2014/2,3,4 ve 2015/10 dönemine ilişkin işsizlik sigorta priminden kaynaklı, 2018/18037 sayılı ödeme emrinin 2014/2,3,4 ve 2015/10 dönemine ilişkin damga vergisinden kaynaklı ve 2018/18038 sayılı ödeme emrinin 2013/9,10,11 ve 12. aylara ilişkin idari para cezasından kaynaklı olduğu, prim borçlarına konu ödeme emrinin... İşleri San. San. Tic....

        Mahkemece davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılıp, talep menfi tespit niteliğinde yorumlanarak davanın reddine karar verilmiş ise de, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının talebinin icra müdürlüğünün işlemini şikayet olduğu ve bu nedenle davaya İcra Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek davanın menfi tespit davası gibi algılanıp, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 05/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafça, borçlu aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus genel haciz yoluyla icra takibine girişildiği, borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, yapılan ödemelerin takip talebi ve ödeme emrinde gösterilmediğini, ciro zincirinin geçerli olmadığını, menfi tespit davasında verilen ödeme yasağına ilişkin tedbir kararına rağmen takibe girişildiğini belirterek takibin iptalini talep etmiş, mahkeme, menfi tespit davasında verilen ödeme yasağı tedbir kararı gereğince çekin bedelinin ödenmediğinin çek üzerine şerh düşüldüğünü...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 04.07.2011 gün ve 2011/3485-4332 sayılı, 17.Hukuk Dairesinin 19.09.2011 gün ve 2011/712-7732 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, 6183 sayılı amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanundan doğan ödeme emrinin iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 17. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 17. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu daireye gönderilmesine, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/01/2014 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanundan kaynaklanan menfi tespit ve ödeme emrinin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12/03/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 12/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                Diğer taraftan davacı hakkında 6183 sayılı yasanın 55. maddesi uyarınca yöntemince düzenlenip anılan yasanın 58. maddesi kapsamında tebliğ edilmiş bir ödeme emri de bulunmamaktadır. Bu nedenle mevcut dava 6183 sayılı yasanın 58. maddesi kapsamında açılmış ödeme emrinin iptali niteliğinde de değildir. Ancak, kendisine haciz ihbarnamesi tebliğ edilen dava dışı şirket adına düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin şirket ortağı olan davacıya tebliğ edilmesi karşısında, borç tehdidi altında davacı tarafından açılan eldeki davanın bu nedenle bir menfi tespit davası olduğu ve böyle bir davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Burada irdelenmesi gereken ikinci husus ise bu durumda davacının sorumluluğunun nasıl belirlenmesi gerektiği noktasına ilişkindir. 6183 sayılı yasanın 79. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde; süresinde itiraz etmeyerek mal elinde ve borç zimmetinde sayılan 3. kişi hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik edileceği belirtilmiştir....

                  Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin 5. fıkrasında ise, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağının %10 zamlı olarak tahsil edileceği düzenlenmiştir. ... ....

                    Somut uyuşmazlıkta davacının davasının dayanağı olan ödeme emrinin Denizli Vergi Mahkemesinin 2014/69E-2014799K ve 21/11/2014 tarihli kararı ile iptaline karar verilip kararın 02/07/2020 tarihinde kesinleştiği buna göre davacının 6183 Sayılı Yasanın 79.maddesi gereği menfi tespit davası açılabilmesinin dava şartı olan ödeme emrinin iptaline karar verilmekle davasının konusuz kaldığı, davacı üçüncü kişiye, alacaklı Vergi Dairesi tarafından gönderilen haciz bildirisinin davacı 3.kişiye tebliğ edilmesi ve davacı üçüncü kişi Yasada öngörülen yedi günlük süre içerisinde haciz bildirisine karşı itirazlarını bildirmemesi nedeniyle davalı Vergi Dairesi tarafından ödeme emri düzenlenerek davacı üçüncü kişiye tebliğ edilmesi ve daha sonra eldeki menfi tespit davasını açması, dolayısıyla davaya davacının kendisinin sebep olması nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı...

                    UYAP Entegrasyonu