Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

    Borçlu, icra takibinin şekline göre İİK’nun 168. maddesi uyarınca her türlü itirazını, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine bildirmeye mecburdur. Borçlunun takip talebinde istenen işleyecek faiz oranına itirazı da borca itiraz niteliğinde olduğundan bu maddede öngörülen zorunluluğa ve kurala tabi olup bu husustaki itirazını icra mahkemesine bildirmelidir. Öte yandan, takip talebinde istenen faiz oranının cinsinin belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa bile faizin istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerekir. Ancak, takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde aynı sonuca varılamaz....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Beyşehir İcra Mahkemesi Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağının tahsili ve tahliye taahhüdene dayalı tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi sonucu düzenlenen 13 ve 14 nolu ödeme emrine davalı borçlunun süresi içinde itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye taahhüdü için düzenlenen örnek 14 nolu ödeme emrine davalının itirazı bulunmadığını takibin tahliye taahhüdü nedeniyle gönderilen örnek 14 yönünden kesinleştiğini bildirerek icra müdürlüğünün tahliye taahhüdü nedeniyle tahliyeye ilişkin takibin durdurulması işleminin şikayet yoluyla düzeltilmesini istemiştir. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre temyiz incelemesi dairemizin görevi dahilinde olmayıp Yargıtay 12....

        Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmemesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece tahliye isteminin kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, Çeşme İcra Müdürlüğünün 2015/115 esas sayılı icra dosyası ile davalı borçlu aleyhine başlattığı icra takibinde 2014 yılının Kasım ayı ile 2015 yılının Ocak ve Şubat ayları kira bedeli olarak toplam 2.550,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Davalı ödeme emrine itiraz etmemiş, davacı alacaklı tarafından İcra Mahkemesinde tahliye istemiyle açılan davanın duruşmalarına davalı katılmadığı gibi cevap dilekçesi de sunmamıştır....

          Somut olayda genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde borçlu kendisine gönderilen örnek 7 ödeme emrine karşı icra dairesine verdiği 22.09.2014 tarihli dilekçede kendisine gönderilen ödeme emri ile dosya içerisinde bulunan ödeme emrinin farklı olması nedeniyle ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. Ödeme emrinin iptali şikayet yolu ile icra mahkemesinden talep edilebilir. İcra müdürlüğüne yapılan bu başvuru hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı gibi borca itiraz olarak da yorumlanamaz. Borçlunun ödeme emrine karşı yaptığı geçerli bir itiraz olmadığı halde icra müdürünün 22.09.2014 tarihli takibin durdurulması kararı isabetsiz olup alacaklının bu husustaki şikayetinin kabulü ile anılan icra kararının iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            İcra Müdürlüğü'nün 2013/19059 sayılı dosyası ile başlattığı icra takibini iflas yolu ile adi takibe çevirdiğini, gönderilen ödeme emrine davalı tarafından itiraz edilmediğini ileri sürerek, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; haciz yoluyla başlatılan icra takibinde davalı şirkete gönderilen ödeme emrine karşı davalı şirket vekilinin vekaletname ibraz etmek suretiyle itiraz ettiği, bu durumda, haciz yolu ile başlatılan icra takibinin iflas yolu ile adi takibe çevrilmesi neticesinde ödeme emrinin davalı borçlu şirketin vekiline tebliğ edilmesi gerektiği halde bu hususa riayet edilmeyerek borçlu şirkete tebligat yapılmasının usulsüz olduğu ve iflas isteme şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

              G E R E K Ç E : 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.6183 sayılı kanun 55.maddesi ödeme emrine karşı itiraz süresini 7 gün olarak belirlemişken 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle süre 15 gün olarak değiştirilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde, kamu alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi halinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiş, aynı Yasa'nın 103 ve 104. maddelerinde ise zaman aşımını kesen...

              Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlu itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı 1.1.2009-21.12.2009 dönemi kira bedeline karşılık olarak verilen 6.100 TL bedelli iki adet çekin tahsili için icra takibi başlatmış, davalı borçlu gönderilen ödeme emrine yasal süresinde itiraz etmediğinden takip İİK.nun 269/a maddesi gereğince kesinleşmiştir.Bu durumda davalı borçlu kira ilişkisini ve kira miktarını kabul etmiş olup, borçlu kira bedelini ödediğini kanıtlamakla yükümlüdür....

                İcra Müdürlüğü'nün 2012/ 1673 Esas sayılı dosyasından borçlu adına 24/06/2013 tarihinde ödeme emrinin, 29/01/2014 tarihinde ise hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 24/06/2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 29/01/2014 tarihli 103 davetiyesi tebliğ işlemine göre 13/01/2015 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır. Bu durumda mahkemece, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile diğer itiraz isteminin reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir....

                  Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/(6)8- 2340 Esas, 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde ( İİK m. 269/c) inceleyebilir....

                  UYAP Entegrasyonu