Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İdari para cezasının kesinleşmiş Kurum alacağına dönüştükten sonra takibe konu edildiğinin belirlenmesi halinde ise; 2009/28469 sayılı takip dosyası üzerinden tebliğ edilen ödeme emrine yönelik itirazın, öncelikle 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde ödeme emrine itiraz için öngörülen yasal sürede dava konusu edilip edilmediği incelenmeli; yasal hakdüşürücü süre içinde açılmış bir davanın varlığı halinde ise, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayıldığı üzere, “böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı” konularıyla sınırlı incelemeyle sonuca varılması gereği gözetilmeksizin; davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

    İdari para cezasının kesinleşmiş Kurum alacağına dönüştükten sonra takibe konu edildiğinin belirlenmesi halinde ise; 10.11.2008 tarih ve 190317 sayılı yazı ile tahakkuk ettirilen idari para cezası ve ödeme emrine yönelik itirazın, öncelikle 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde ödeme emrine itiraz için öngörülen yasal sürede dava konusu edilip edilmediği incelenmeli; yasal hakdüşürücü süre içinde açılmış bir davanın varlığı halinde ise, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayıldığı üzere, “böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı” konularıyla sınırlı incelemeyle sonuca varılması gereği gözetilmeksizin; davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

      Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak, anılan maddeye dayalı açılacak davada; “böyle bir borcun olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Ödeme emrine karşı açılacak itiraz davası için öngörülen 7 günlük süre, hak düşürücü niteliktedir. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen göz önünde tutulmalıdır. 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir "menfi tespit" davası niteliğindedir. Ne var ki; kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....

        Yani, borçlunun yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olması halinde; ticaret mahkemesi, alacağın esası hakkında bir incelemeye girişmez; alacağı mevcut kabul ederek yalnız şekli hususları (ödeme emrine itiraz edilip edilmediğini ve edilmemişse borcun ödenip ödenmediğini) incelemekle yetinir. Borçlu bu iflas davasında (ticaret mahkemesinde) norçlu olmadığına dair bir itiraz veya def'ide bulunamaz; yani borçlunun itiraz ve def'ileri mahkemece inceleme konusu yapılamaz. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, s.1122) Dava konusu dosya kapsamında, borçlu icra dairesinde ödeme emrine itiraz etmemiş, süresinden sonra verilmiş bir faturalardan dolayı borçlu olmadığın beyan etmiştir....

          Davada, davalı hakkında iflas yolu ile takip başlatılmış olup, ödeme emrine vaki itirazın kaldırılması talep edildiğinden davaya bakmakla görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir. O halde, davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması hatalı olmuştur. Bunun yanında, davalı hakkında yapılan takipte, davalıya ikinci kere 09.06.2015 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği ve davalının 11.06.2015 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiği anlaşıldığından, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            ne takipte ödeme emrinin tebliği sağlanarak süresinde itiraz etmediği taktirde, takip şartı yerine gelmiş olacağından takibe itiraz eden yönünden davaya devam olunması, ödeme emrine süresinde itiraz edilmesi halinde ise onun aleyhine itirazın iptali davası açılıp, bu dava ile birleştirilmek suretiyle mecburi dava arkadaşlığı şartının gerçekleşmesinin sağlanması üzerine davaya devam edilmesi, aksi takdirde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle hükmün bozulması gerekirken ilamda yazılı nedenlerle onandığı anlaşılmakla karar düzeltme talebinde bulunan ... vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü gerekmiştir....

              Mahkemece; borçlunun ilamsız icra takibine yedi günlük itiraz süresi içinde itiraz etmediği bu nedenle alacaklı davacının itirazın iptali davası açmasında menfaati bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.İlamsız icra takiplerinde ödeme emrine itiraz süresi yedi gündür. Bu süre, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar. Borçlu yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmez ise, ödeme emri ve icra takibi kesinleşir. Ödeme emri tebliği usulsüz ise, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih, borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihtir ve yedi günlük normal itiraz süresi bu tarihten itibaren başlar. Somut olayda; ödeme emri 30.11.2010 tarihinde davalının işçisine tebliğ edilmiş, davalı 08.12.2010 günü, ödeme emrinin tebliğini izleyen 8. gün itirazını yapmıştır. Davalı itirazını yedi günlük itiraz süresi içinde yapmamıştır. Ancak davalıya yapılan ödeme emri tebliği usulsüzdür....

                Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/ (6)8- 2340 Esas, 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir....

                a ödeme emrinin tebliğine ve adı geçen davalıların ödeme emrine itiraz ettiklerine dair dilekçelere rastlanılmadığından, merciinden ödeme emrinin tebliğ edildiğine dair tebligat evrakları ile borçluların itiraz dilekçelerinin ve varsa itiraz dilekçelerinin davacı (alacaklı) ...ne tebliğ belgesinin getirtilerek evrakına eklenmesi, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 15.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Buna göre; ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK. 13.5.2009 tarih ve 2009/12- 185 E.-2009/182 K.). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez. (Yargıtay 12.H.D 2019/9096- 2020/5736 E.K sayılı içtihatı ) Somut olayda, ödeme emri davalı borçluya 28/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu tarafından 05/12/2019 tarihli itiraz dilekçesi sunularak, dilekçe üzerine aynı tarihli icra müdürlüğü havalesi ve imzası eklenmiş, ancak, 06/12/2019 tarihli karar tensip tutanağı ile takibin durdurulmasına, karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu