İcra Müdürlüğü'nün 2021/1058 Esas sayılı dosyasında davalı borçlu aleyhine takip başlatıldığını, ödeme emrinin borçlunun mernis adresine, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca 12.02.2021 tarihinde tebliğ edildiğini ancak icra müdürlüğünce talep olmaksızın ödeme emrinin üçüncü kez tebliğe çıkartıldığını, icra müdürlüğünce resen tebligat çıkartılamayacağını bu sebeple sonradan hukuka aykırı olarak çıkartılan ödeme emrinin yok hükmünde olduğu kabul edilerek üçüncü ödeme emri tebliğ tarihi esas alınarak borçlu tarafından yapılan 23.02.2021 tarihli itirazın süresinde olmadığının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek resen gönderilen ödeme emri tebligatının iptali ile ödeme emrine süresinde itiraz edilmemesi sebebiyle takibin kesinleştirilmesi talebinin reddine dair 03.04.2021 tarihli müdürlük işleminin iptalini talep etmiştir. II....
Davacılar, ödeme emirlerinin iptali ve kuruma karşı borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, somut olayda yetkisizlik itirazı ve alacaklı vekilinin talebi üzerine dosyanın geldiği İstanbul Anadolu Dairesince davalı borçluya davadan önce ödeme emri çıkarılmadığı, itirazın iptali davalarında HMK 114/2 gereği usulüne uygun gönderilmiş ödeme emri ve bu ödeme emrine karşı süresinde itiraz edilmiş olmasının dava şartı olduğu ve bu dava şartı giderilebilir bir dava şartı olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine özgü icra takibinde ödeme emrine takip dayanağı belgenin eklenmemesi ve tebligatta icra emri yazılması nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, borçlu davacıya tebliğ edilen ödeme emri tebligatında "10 örnek icra emri ve dayanak evrak sureti vardır" açıklaması yazılmış ve senet örneği icra dosyasına sunulmuştur. İspat yükü davacı borçluya ait olup, söz konusu belgenin aksi, davacı tarafça yazılı delil ile kanıtlanamamıştır. Mahkemece bu iddianın ispatı bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmadığından, İİK'nın 167/2, 168/1 maddeleri uyarınca davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Takibin niteliği gereği borçluya tebliğ edilecek ödeme emri 10 örnek olup, ödeme emri tebliğ zarfına 10 örnek icra emri yazılması sonuca etkili olmadığından, davacının bu konudaki istinaf başvurusu da yerinde değildir....
Bu bağlamda borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır. Somut olayda da; davaya konu takip dosyalarından, davacıya ödeme emri tebliğ edilmediği, şirketin borçları nedeniyle davacı hakkında kesinleşen icra takiplerinin bulunmadığı gözetilerek, takiplerin ve ödeme emirlerinin iptaline dair talep hakkında mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Dava dosyası incelendiğinde, borç dönemi olan 2004/9 döneminde limited şirkette müdür ve ortak olan davacı hakkında 6183 sayılı Yasaya dayalı olarak takip yapıldığı, 24.07.2015 düzenleme tarihli ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı, dosya kapsamında bulunan tebligat alındısında el yazısı ile 03.08.2015 tarihinin yazıldığı, teslim alan ve teslim eden kişilerin isim ve imzalarının olmadığı anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....
Dava konusu ödeme emrinin içeriği akaryakıt fiyat farkı olup, yukarıdaki maddede belirtilen vergi resim ve harçlar ile bunlara bağlı zamlardan, olaya vergi usul kanunu hükümlerini uygulama olanağı yoktur.Dolayısıyla Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde yazılı kurala dayanılarak yapılan vergi incelemesi sonucunda şirket yöneticileri adına ödeme emri tanzim ve tebliğine de olanak yoktur. Bu sebeple, dava konusu ödeme emrinin yukarıda yazılı gerekçeyle iptali gerekirken, fiyat farkının şirket yöneticilerinin kasıt ve ihmali sonucu şirket tüzel kişiliğinden tahsil imkanı kalmadığının inceleme ile saptanamadığı gerekçesiyle iptali yolunda vergi mahkemesince verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin 2577 sayılı Yasanın 49.maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca işin esasına geçilerek dava konusu ödeme emrinin yukarıda yazılı gerekçeyle iptaline karar verildi....
İncelenen dosyada ise dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan vergi borçlarının tahakkuk ve kesinleşme aşamalarına ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının muris aleyhine icra takibi başlattığını ve borçlunun 14/01/2020 tarihinde ölümü üzerine aldığı mirasçılık belgesine dayanarak, müvekkillerine ödeme emri gönderilmesini istediğini, ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığını ve takipten haberdar olunca müvekkilleri açısından itiraz ettiklerini, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının Uyap talebinde de, 16/06/2020 tarihli talebinde de ödeme emri gönderilmesini istediğini, davacının her iki dilekçesinde, müvekkillerine ödeme emri gönderilmesini talep ettiğinin açık olduğunu, talebin yanlış değerlendirildiğini iddia etmenin yersiz olduğunu, davanın şikayet süresi içerisinde açılmadığını, davacının iddiasının doğru olduğu kabul edilse dahi, müvekkillerine ödeme emri gönderildiğini 16/06/2020 tarihinde sunduğu talep dilekçesi ile öğrenen davacının davayı süresinde açmadığını, dava konusu olarak iptali talep edilen işlemin davacı vekilinin talepleri incelendiğinde...
Ödeme veya icra emrinin tebliği, haciz işleminin yapılması veya satış işleminin kesinleşmesi gibi ödeme emri veya icra emrinin tebliğe çıkarılması fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan ödemelerden ve icra takibinden vazgeçme halinde tahsil harcı almak mümkün değildir (HİGM 20.02.1989 T. 8385 sayılı genelgesi). 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda harç alacağının doğması için ödeme veya icra emrinin tebliği gereklidir Ödeme emri veya icra emrinin tebliğinden önce yapılan ödemelerden tahsil harcı alınmaz. 492 sayılı Harçlar Kanuna ekli I sayılı tarifenin icra iflas harçları B bölümünün I-3 maddesindeki tahsil harcının ancak ödeme emri veya icra emri tebliğinden sonraki işlemler nedeniyle alınacağı öngörülmüştür (12. HD 10.03.2003 T 1505- 4760 Sayılı ilamı) . İstinaf incelemesi talep edilen olayda alacaklı vekilinin 29.03.2017 tarihli dilekçesinde haricen yapılan tahsilatın borçlu şirketten olduğu bildirilmiştir....