Aile Mahkemesinin 2019/400 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davalının evlilik birliği içinde 3. kişi ile duygusal ve cinsel ilişki yaşayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu şekilde Deniz isimli çocuğa hamile kaldığını, çocuğun müvekkiline ait olmadığının kan grubu ile sabit olduğunu, müvekkilinin buna rağmen nafaka ödemeye devam ettiğini, bu nedenle Deniz Gül için hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasını talep ettiklerini, küçük Bahar için velayet değişikliği davası bulunduğundan çocuğun uzun süredir müvekkili yanında olduğunu, bu nedenle çocuğun baba yanında kalmaya başladığı tarih itibari ile nafakanın kaldırılmasını, küçük Cenk için takdir edilen nafakanın da düşürülmesini talep ve dava etmiş, karar duruşmasında ise küçük Cenk için takdir edilen nafakanın kaldırılmasını ıslah yolu ile talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Konya 3....
in velâyetinin anneye verilerek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edildiğini, davalı annenin yurt dışında yaşayan bir Türk vatandaşıyla evlendiğini ve çocuğu da alarak yurt dışında yaşamayı planladığını, babanın çocuğunun yabancı bir kişi ile yaşamasını istemediğini, çocuğun bütün çevresi ve akrabalarının ...'da olduğunu, ...'in İngilizce bilmediğini ve başka bir ülkede sorunlar yaşayacağını, millî değerleri almasının yurt dışında eğitim görmesi ile mümkün olamayacağını ve çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasının imkânsızlaşacağını, davacının iddia edildiği gibi madde kullanımı olmadığını belirterek; velâyetin anneden alınarak babaya verilmesini, mümkün olmadığı takdirde ortak velâyete hükmedilmesini, velâyet değişikliği uygun görülmezse boşanma kararıyla belirlenen kişisel ilişki sürelerinin artırılmasını talep etmiştir. II....
Aile Mahkemesinin 2019/400 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davalının evlilik birliği içinde 3. kişi ile duygusal ve cinsel ilişki yaşayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu şekilde Deniz isimli çocuğa hamile kaldığını, çocuğun müvekkiline ait olmadığının kan grubu ile sabit olduğunu, müvekkilinin buna rağmen nafaka ödemeye devam ettiğini, bu nedenle Deniz Gül için hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılmasını talep ettiklerini, küçük Bahar için velayet değişikliği davası bulunduğundan çocuğun uzun süredir müvekkili yanında olduğunu, bu nedenle çocuğun baba yanında kalmaya başladığı tarih itibari ile nafakanın kaldırılmasını, küçük Cenk için takdir edilen nafakanın da düşürülmesini talep ve dava etmiş, karar duruşmasında ise küçük Cenk için takdir edilen nafakanın kaldırılmasını ıslah yolu ile talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Konya 3....
çocuğa eşi Arif tarafından kötü davranıldığı ve kötü sözler sarf edildiğini, Gebze 2 Aile Mahkemesinin 2018/740 esas sayılı boşanma dosyasındaki dilekçede dile getirildiği üzere müşterek çocuğun davalı anne tarafından korunamadığını sorumluluklarının yerine getirilemediği, Arif isimli şahıs tarafından odaya kapatılmak sureti ile cezalandırıldığını ve müvekkilin bizzat müşterek çocuktan bu olayları duyduğunu, velayetin değiştirilmesinin çocuğun üstün yararı için gerekli olduğunu, müşterek çocuğun annesinden korktuğunu, korku ve baskı altında büyütüldüğünü, sen gidince nafakanı iste diyerek çocuğun yaşından büyük konular ile çocuğun muhatap edildiğini, gelişme çağında olan müşterek çocuğun yanında sürekli alkol alan davalının yakınları ile kalmasının kabul edilebilir olmadığını, çocuğun yaşadığı ortamın araştırılması gerektiğini beyanla velayetinin davacı babaya verilmesini talep ve dava etmişlerdir....
Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, alınan sosyal inceleme raporu, çocuğun beyanı göz önüne alındığında, çocuğun fiilen anne tarafından bakıldığı, davalı annenin çocuğun bakım ve ihtiyaçları ile ilgilendiği, çocuğun bu konuda menfaatlerinin ihlal ve mağdur edildiği konusunda delil bulunmadığı, müşterek çocuğun babasıyla şahsi ilişki kararında yazılı süreden daha fazla görüşmesinin ve yanında kalmasının çocuğun isteği ve annenin rızası doğrultusunda gerçekleştiği, özellikle çocuğun velayetinin babasına verilmesi yönünden beyanındaki düşüncesinin velayet değişikliği gerektiren hallerden olmadığı anlaşılmakla, mahkemenin kararda yazılı nedenlerle velayet değişikliğine ilişkin haklı neden bulunmadığı gerekçesiyle bu talebin reddine dair karar vermesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Suç tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun'un ilgili 103 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca ruh sağlığı bozulması nedeniyle uygulandığında cezanın on beş yıldan aşağı olamayacağı, 6545 sayılı Kanun değişikliği ile ilgili maddede ruh sağlığının bozulması uygulaması kalktığı belirtilerek suça sürüklenen çocuğun lehine olması nedeniyle değişiklik sonrası kanun hükümleri uygulanarak hüküm kurulduğu belirtilmiştir. IV....
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Adli Tıp 6....
Davalı yan cevap dilekçesinde özetle"...velayet değişikliği davasının devam ettiğini,bu aşamada eldeki davanın açılamayacağını,zaten yapılan icra takibinde çocuğun fiilen baba yanında kaldığı günlerin dahil edilmediğini,icra dairesinin hesap hatası yaptığını düşündüklerini,davanın reddini"istemiştir. Mahkemece neticeten ve özetle"...dava sırasında velayet değişikliği gerçekleştiğinden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,davacı lehine ücreti vekalet ve yargılama giderleriren"karar verilmiş,karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle"...ücreti vekaletin aleyhlerine değil lehlerine olması gerektiğini,zira dav atarihinde velayetin henüz müvekkilinde olduğunu,nafakanın kaldırılması şartları gerçekleşmediğinden davanın reddedilmesi gerektiğini"istinaf sebebi yapmıştır. GEREKÇE : Dava nafakanın kaldırılması talebinden ibarettir....
Suça sürüklenen çocuk hakkında, Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığının 05.09.2013 tarihli, 2013/1183 Esas sayılı iddianamesiyle, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kamu davası açılmıştır. 2. Yozgat Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.02.2015 tarihli, 2013/218 Esas, 2015/9 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuğun 6545 sayılı Kanun değişikliği lehine kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun'un (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci fıkrası, 103 üncü maddesinin dördüncü fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. II. TEMYİZ SEBEPLERİ Suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteği Hükmü temyiz etme iradesinden ibarettir. III....
Davacı anne tarafından yerel mahkeme kararına karşı davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece çocuğun soy adının değiştirilmesi davasının reddine karar verilmiş ise de; dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davanın annenin velayeti altında bulunan davaya konu çocuğun soyadının değiştirilerek annenin kızlık soyadını almasına yönelik, soyadı değişikliği davası olduğu, velayet kendisinde bulunan anne veya babanın, çocukla ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasız olup, somut olayda, çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararı bakımından sakınca doğuracağı iddia edilmediği gibi, bu hususta dosyaya herhangi bir delil de sunulmuş değildir....