Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı yazılı ilk derece mahkemesi kararı ve bu karara yönelik Yargıtay Ceza Genel Kurulunun temyiz mahkemesi sıfatıyla verdiği karar içeriğinde bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulduğu ve münhasıran bir kısım örgüt mensupları tarafından bir ağ olması nedeniyle örgütün talimatıyla gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığı her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaşacak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgüt bağlantısını gösteren delil olduğu hususunda sayın çoğunluk ile aramızda görüş ayrılığı yoktur. Cevabını aramamız gereken soru şudur? Sanığın bylock iletişim sistemini örgütsel iletişimde gizliliği sağlama amacıyla kullandığının kesin ve şüpheden uzak tespiti yönünden bylock tespit ve değerlendirme tutanağı ve HİS (CGNAT) kayıtları dosya kapsamı itibariyle suçun sübutu açısından zorunlu bir delil midir?...
Yöneticinin atandığı toplantının, ikinci toplantı olması yasadaki ikili çoğunluk koşulunu bertaraf etmez. Somut olayda 38 bağımsız bölümlü kat irtifaklı anataşınmazdaki 35 kat malikinden 1516/5001 arsa payına sahip olan 14 ünün katılımı ile yönetici atanmış olması her iki çoğunluk koşuluna da aykırı olup, 07.04.2007 tarihli kat malikleri kurulu toplantısında alınan yönetici atanmasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Temyiz edilmekle dosya Dairemize gelmiş bulunmakla Dairece yukarıda belirtilen temel kurallar dikkate alınarak yerel mahkeme kararının ya bu sebeplerle bozulması veya mahalli mahkeme kararının bu gerekçelerle düzeltilerek onanması gerekirken, sayın çoğunluk tarafından benimsenen iade kararından istenen belgelerin sonucu etkilemeyeceği anlaşılmakla ve bu husus sadece yargılamayı uzatmaya matuf olduğundan ve sonucu etkilemeyeceğinden açıkladığım sebeplerle sayın çoğunluk tarafından benimsenen geri çevirme kararına katılmam mümkün olmamıştır. 07.04.2014...
mümkün olmayıp, davacı iddialarının yersiz olup Bakanlığın çoğunluk tespiti yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir....
Hukuk Dairesi Dava, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
Hukuk Dairesinin katılmadığım çoğunluk görüşünce davacı adına işe giriş bildirgesinin verildiği 01.05.1991 tarihi öncesi süre yönünden talep edilen hizmetlerin hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiği bahis ile bozulmuş ise de, Tüm dosya kapsamı yerel mahkeme ve istinaf gerekçesi ve Hukuk Genel Kurulunun 2014/10-2174 Esas - 2017/307 sayılı ve Hukuk Genel Kurulunun 2015/10-3515 esas- 2019/481 Karar sayılı ilamlarında belirtildiği gibi kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmalarda kesintisiz devam etmiş olduğundan, hak düşürücü süre söz konusu değildir. Davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün onanması gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılamamaktayım....
Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık prime esas kazanç tespiti için, aylık ücret tutarının 6100 sayılı HMK.’un 200 ve 202. Maddelerinde belirtilen sınırları aştığı veya işçinin imzasını taşıdığı takdirde yazılı delille kanıtlanması gerekip gerekmediği” noktasında toplanmaktadır. 2. Çoğunluk tarafından ilk derece ve Bölge Adliye Mahkemesinin prime esas kazancın tespitinin prime esas kazanç tespitinde senetle ispat sınırını aştığı takdirde yazılı delille kanıtlama ilkesi kabul edilerek, yazılı delile kanıtlanmadığı gerektiği gerekçesi verdiği davanın reddine dair kararın temyizi üzerine onanmasına karar verilmiştir. 3....
GEREKÇEDE KARŞI OY : (XX)- Dosyanın incelenmesinden, İzmir İli, Menemen İlçesi, …Mahallesi, …Sokak, No:…adresinde bulunan davacıya ait giyim mağazasını, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu su ana borusunun patlaması sebebiyle su basması sonrası …Asliye Hukuk Mahkemesinin …Değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından uğranılan zarara yönelik yaptırılan delil tespiti neticesinde eşya bilirkişisi tarafından düzenlenen 03.05.2012 tarihli raporda, zarar gören ürünlerin listesi çıkarılmış ve ürünlerin fiyatına göre 49.910,00-TL zarar tespiti yapılmıştır. Bulunan bedelin perakende satış bedeli mi yoksa maliyet bedeli mi dikkate alınarak belirlendiği anlaşılamadığından, söz konusu raporun zarar tutarı yönünden hükme esas alınabilmesi hukuken mümkün olmamakla birlikte, hasarlı ürünlerin sayısı ve cinsi yönünden hukuken kabul edilebilir delil niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir....
El halıcılığı dokuma işyerlerinde çalışan bir kısım sigortalıların hizmet tespiti veya sigorta başlangıç tarihinin tespiti davaları kabul edilmiş, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş ve bu kişilere uzun vadeli sigorta kollarından yaşlılık aylığı dahi bağlanmış iken bir kısım sigortalıların davalarının reddedilmesi, toplumdaki adalet anlayışını örseleyen, hukuki güvenlik ilkesini ihlal eden sonuçlara yol açacağından çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. II) Hukuki Güvenlik İlkesi: El halıcılığı dokuma işinin işverene ait atölye ve fabrika benzeri bir işyerinde, işverenin denetim ve gözetimi altında ve ona bağımlı olarak geçmesi durumunda yapılan işin hizmet akdi niteliğinde olduğu ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olacağı açık olup; bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kolları kapsamında sayılmamalarını gerektirir gerçek ve makul bir neden olmadığından, Anayasal sosyal güvenlik güvenlik ilkesine aykırı Kanun hükmünün dar yorumlanması gerektiği kanaatindeyim....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının davalı nezdinde 05.08.1999 ile 06.10.1999 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davacının celbedilen hizmet cetvelinden söz konusu işyerine 06.10.1999 yılında SGK girişinin yapıldığı, davacının davalı işyerindeki hizmetinin 29.03.2009 tarihinde son bulduğu, hizmet tespiti için yasanın öngördüğü dava süresinin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....