Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-KARAR- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 12.02.2016 tarih ve 1 sayılı Kararı'nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 6545 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 14/2-a bendinde, daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme de gözetilerek temyizin kapsamının esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; limited şirketin feshi ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Yüksek 11. Hukuk Dairesi'nin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    nın şirket adına yaptığı bir taahhüt bulunmadığı gibi, şirketin de hiçbir zaman ortağı olmadığı bu nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirketten adi ortaklık sözleşmesi gereğince ortaklıktan ayrılma payını talep etmesi hukuken mümkün olmadığı, davalı şirketin bu nedenle iş bu davada taraf sıfatının ve adi ortaklıktan kaynaklanan bir sorumluluğunun olamayacağı benimsenmiş ve şirket aleyhine açılan dava mahkememizce sıfat yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer davalı ...'nın, ... ile aralarında yaptığı 04/12/2018 tarihindeki adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olması ve imzanın da inkar edilmemesi karşısında iş bu davalı aleyhine açılan davada, davalı ...'nın taraf sıfatının bulunduğu tartışmasızdır. Ancak mahkememizce davacı ... ve davalı ... arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin fesih ve tasfiyesi sonucu sözleşme hükümlerine uygun olarak adi ortaklık sona ermesi halinde davalı ...'...

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2017/592 KARAR NO:2021/956 DAVA:Şirketin Feshi Ve Tasfiyesi DAVA TARİHİ:22/06/2017 KARAR TARİHİ:25/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Şirketin Feshi ve Tasfiyesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; .... Noterliği'nin 30.04.2015 tarih ve ... yevmiye numarası ile onaylanan ana sözleşme ile tamamı yabancı uyruklu olan 3 ortaklı davalı anonim şirketin kuruluşunun gerçekleştiğini, ana sözleşmenin tescil ve ilanı öncesi yine .... Noterliği'nin 14.05.2015 tarih ... yevmiye nolu ile onaylanan düzeltme beyannamesinin düzenlendiğini, davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü'ne 20.05.2015 tarihinde ... Mersis, ... Ticaret Sicili Numarası ile kayıt edildiğini, T....

        Mahkemece, iddia ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 31/12/2011 tarihli kayıtlara göre şirket sermayesinin ödenmediği borca batık olduğu, bu sene içerisinde satış faaliyetinin olmadığı, bu hususların TTK.m.549 bağlamında haklı sebep teşkil ettiği, tasfiyesi talep edilen şirketin feshi ve tasfiyesinin yerinde olduğu, ancak davacının tasfiyesiz fesih talebinde bulunduğu ve bunun mümkün olmadığı gerekçesiyle, tasfiyesiz fesih söz konusu olamayacağından davanın reddine, karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının şirketin tasfiyesiz feshini istemiş olması nedeniyle davanın reddinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....

          sebeple fesih talep edemeyeceği, davacının adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için haklı nedenlerin bulunmadığı, bir başka deyimle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için gerekli olan haklı nedenlerin varlığının davacı tarafından ispatlanamadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile adi ortaklıktan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı ile davalının, ..." unvanlı iş yerinin işletilmesi ve bunun sonucunda elde edilecek kar ve zararın %50 hisse ile paylaşılması konusunda, 23/07/2010 tarihli ortaklık sözleşmesi yapıldığı, buna göre taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır ki, bu husus mahkemenin de takdirindedir....

            Bu durum karşısında mahkemece, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında davacının kusuru olup olmadığının incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre asıl davada şirketin feshi istemi yönünden bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle asıl davada davalı-birleşen davada davacı yararına bozulması gerekmiştir. ...- Kabul şekli bakımından da, şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin asıl davada, dava masraflarının dava dışı şirketten tahsiline hükmedilmesi gerekirken, davalı ortaktan tahsiline karar verilmesi dahi doğru olmamış, kararın bu nedenle de asıl davada davalı-birleşen davada davacı yararına bozulması gerekmiştir....

              Bu nedenlerle, davalı şirketin ticari faaliyetini terk etmesi ve amacını gerçekleştirmesinin mümkün görünmemesi ve hem de uzun bir süredir yönetim organlarının oluşmaması nedeniyle TTK 529/b ve TTK 530/1 maddesi çerçevesinde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğinden, davalı şirketin haklı sebeple feshi ve tasfiyesine ilişkin davanın kabulü gerektiği, şirketin organsız olması sebebiyle TTK 529 ve devamı maddeleri gereğince tasfiyesine karar verilen şirketin TTK 536, 538, 540, 545 maddeleri gereğince tasfiye işlemlerinin yürütülmesi bakımından şirkete, tasfiye konusunda uzman -----atanması uygun bulunarak aşağıdaki hüküm tesis etmek gerekmiştir....

                İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; müvekkili şirketin ticari defterlerinin bilirkişi vasıtasıyla incelendiğini, ticari defterlerde bir usulsüzlüğün olmadığını, mali tabloların incelenmesinde davalı şirketin nakit ihtiyacının olmadığı ve şirketin faal olduğunun tespit edildiğini, şirketin iflasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, bilirkişi incelemesi ile davacı yanın günlük ekmek üretiminin 7000 adet olduğu iddiasının mümkün olmayacağına vurgu yapıldığını, müvekkili şirketin depolarının 1200 çuval un miktarını stoklamaya elverişli olmadığını, müvekkili şirketin 14.183,06-TL borca batık olduğunu, bu hususun gayet olağan olduğunu, müvekkili şirketin feshi halinde telafisi imkansız bir çok zararın meydana geleceğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava; TTK m.636/3'den kaynaklanan, limited şirketin feshi- tasfiyesi- tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir. Davalı şirketin ticari sicil kayıtlarına göre, davacının ve dava dışı ...'...

                  Mah 983 ada 3 ve 4 nolu parsellerin maliki olarak bu parseller üzerine yapılacak bina ve bu binada adi ortaklık şeklinde ticari işletme işletmek amacı ile 14/11/2007 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile adi ortaklık kurarak söz konusu parseller üzerindeki binayı restoran olarak işletmeye başladıklarını ve işletmenin ihtiyacı için bankadan ortaklaşa kredi sağladıklarını, bu kredi ile öncelikle işletmenin borçlarının ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen davalının kendi ihtiyaçlarını giderdiğini , davalının şirketin işleyişi ile ilgili bilgi vermediğini , yine davalının haber vermeden şirket adına kredi çektiğini ve şirketin gelirlerini paylaşmadığını, davalıya bu hususta ortaklığın tasfiyesi için ihtar gönderildiğini ancak davalının buna yanaşmadığını, BK 535 maddesindeki şartların gerçekleştiğini bu nedenle ... Restoran isimli iş yerinde faaliyet gösteren adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir. Asli müdahil ... ise, davalılar ... ve ...'...

                    Nolu davalı Şirket'in ortağı olduğunu, şirketin sermayesinin 10.000.000- TL olduğunu, payların ... 6.667.000 -TL, ...Kadem 3.333.000 TL, şeklinde olduğunu, davalı Şirketin münferit yetkili müdürü olan ...'nun Türk vatandaşlığına geçmeden önce Irak vatandaşı olup asıl adının ... olduğunu, ...'nun güven sarsıcı hareketleri nedeniyle müvekkili tarafından ... nolu davalı Şirket'in feshi ve tasfiyesi için dava açtığını, şirkete kayyım atandığını, şirketin feshi ile tasfiyesine ilişkin karara karşı davalı şirketin asılsız gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğunu, ...'nun müvekkilinin tasfiye sonucu şirkete koyduğu sermayeyi almasını engellediğini, bu amaçla ...'nun ... nolu davalı şirketin adresinde ... nolu şirketi kurduğunu, hukuki olarak aslında bu iki şirketin bir olduğunu, muvazaalı bir şekilde ticaretin yürütüldüğünü, iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, müvekkilinin ve babasının Türkiye'de bulunmadığı tarihlerde ...'...

                      UYAP Entegrasyonu