Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesinde ise; 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı, bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığının da iddia edilemeyeceği, birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme,...

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Sermaye Piyasası Kanunu'nun "Halka Açık Ortaklık Statüsünün Kazanılması" başlıklı 16/1.maddesinde (Değişik birinci cümle: 28/11/2017- 7061/109 md.)...

Maddesinde ise; 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı, bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığının da iddia edilemeyeceği, birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme...

Maddesinde ise; 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı, bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığının da iddia edilemeyeceği, birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme,...

SAVUNMA: Davalılar vekili sunduğu iki ayrı cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, şirketin feshinin ve ortaklık payının düzeltilmesinin talep edilebilmesi için hukuki şartların mevcut olmadığını, ihya kararının sınırlı olarak verilmesine bağlı olarak ihya kararına konu edilmeyen şirketin feshi ve ortaklık payına ilişkin taleplerin dinlenemeyeceğini, şirketin feshi ve ek tasfiyesi talebine ilişkin olarak davalıların pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, şirketin paralarının, mallarının, demirbaşlarının hukuka aykırı bir şekilde boşaltıldığı, şirketin zarara uğratıldığı, ortaklık payının düzeltilmesi iddialarına karşı davalı ...'ın şirketin müdürü ve ortağı olmaması ve dava hakkının şirkete ait olması nedeni ile davalı ...'...

    Noterliğinin 25.05.2015 tarih ve ------- yevmiye düzenlenme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince inşaat yaptığını, sözleşmesinin müvekkili şirket adına olduğu gibi inşaatının da müvekkili şirketin tek başına yaptığını, taraflar arasında yazılı veya sözlü adi ortaklık sözleşmesinin bulunmadığını, davacının adi ortaklık sözleşmesi diye sunduğu belgenin de gerçek olmadığını, kabul etmediklerini, davacının kardeşi ------aracılığıyla gönderdiğini iddia ettiği ödemeleri kabul etmediklerini, müvekkili şirket ve yetkilisi ile -------arasındaki ilişkinin tamamen davacıdan bağımsız olduğunu, davacının müvekkili şirketten daire satın almak için bir kısım peşinat yerine geçmek üzere ödeme yaptığını fakat daire parasını tamamlayamadığı için ödediği paraların toplu olarak müvekkili şirketin yetkilisi tarafından keşide edilen ve dava dilekçesinde belirtilen 31.10.2019 tarih ve 200.000 TL bedelli çek ile iade edildiğini, davacının çektiği ihtarname ile açtığı dava...

      Maddesinde ise; 31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü aracın, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunacağı, bu ortaklıklara yapılan ödemelerin pay karşılığı yapılmış kabul edileceği ve ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılacağı, bu payların kaydileştirilmemiş olmasının ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığının da iddia edilemeyeceği, birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme,...

      kendisinin gerekse 3. kişilerin savcılık ve mahkeme huzurunda vermiş oldukları ifadelerde açık olarak yer aldığını, "Gizli Ortaklık” bir şahsın (gizli ortak) aralarındaki sözleşmeye dayanarak bir başka şahsın (aktif odak) yürüttüğü biçyişletme faaliyetine, kara ve zarara katılmak suretiyle iştirak ettiği, gizli ortağın (iştirak eden şahsın) katılma payının aktif ortağın (işlemlerde bulunan şahsın) malvarlığına geçtiği ve gizli ortağın iç ilişkide belli ölçüde yönetime katılma ve denetleme haklarına sahip olduğu bir adi ortaklık olarak tanımlanabildiğim, Türk hukukunda "gizli ortaklık” için ayrı bir yasal düzenleme getirilmemekte, adi ortaklık kapsamında değerlendirildiğini, Bu nedenle, söz konusu ilişkiden kaynaklanan ihtilaflarda BK md. 620 ve devamında düzenlenen hükümler uygulandığını, "Gizli ortaklık" ilişkisinin kurulması için şekil şartı aranmadığını, müvekkil şirketin Dina şirketinden ve Havim Ovadia’dan kesinleşmiş alacağı bulunduğu; davalı ile Dina şirketi ve Hayim Ovadia arasında...

      Bu hale göre davalı şirketin Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında kaldığı ve davacının da artık davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiği, davalı şirket yöneticisi T3 yönünden ise davacı davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiğine göre, davalı şirketin anılan yöneticisinin davacıya karşı haksız fiil hükümlerine göre sorumlu tutulmasının dayanağının kalmadığı gibi aksinin kabulünün hakkaniyete ve dürüstlük kuralına aykırı olacağı anlaşılmakla davalılar vekilinin istinaf başvurusunun Yasa nedeniyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve açılan davada 3332 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 4. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Bu hale göre davalı şirketin Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında kaldığı ve davacının da artık davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiği, davalı şirket yöneticisi T3 yönünden ise davacı davalı şirketin ortağı olarak kabul edildiğine göre, davalı şirketin anılan yöneticisinin davacıya karşı haksız fiil hükümlerine göre sorumlu tutulmasının dayanağının kalmadığı gibi aksinin kabulünün hakkaniyete ve dürüstlük kuralına aykırı olacağı anlaşılmakla davalılar vekilinin istinaf başvurusunun Yasa nedeniyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve açılan davada 3332 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 4. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      UYAP Entegrasyonu