Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bulunmadığı, şirketin piyasadaki itibarını kaybettiği gerekçesiyle iflasa karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için iflas erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması ve mali durumunu iyileştirme ümidinin bulunması gerekir. Bu nedenle iflas erteleme talebinde bulunan şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı tespit edilmelidir. İflas erteleme talebinde bulunan şirket borca batık durumda değilse bu gerekçeyle iflas erteleme talebi reddedilmeli ve şirketin iflasına karar verilmemelidir. Bilirkişi kurulunun ikinci ek raporunda şirketin borca batık durumda olmadığı belirtilmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %30 ortağı olduğunu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda şirketin kar elde etme trendi yakaladığı sonucuna ulaşıldığını, raporda 2011 yılı öncesinde ve sonrasında dağıtılmamış net kar bulunduğunun tespit edildiğini, uzun süre dağıtılmayan karın şirketin feshi için haklı neden oluşturduğunu, bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda kök rapordaki tespitlerin aksine şirket müdürü T3'ün davalı şirketten alacağının şirketin aktif toplamını yuttuğunu, sahte ve uyduruk borçlanma yapıldığını, şirketin gerçek mal varlığının tespit edilmesi gerektiğini, stoklardaki malın hurda mal olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını, kurumlar vergisi beyannamesinin esas alınamayacağını, şirketin tüm malvarlığının yanında şirketin piyasa değerinin de değerlendirilmesi gerektiğini, bilirkişilerin görevlerini anlamadığını, karar defterini ibraz etmeyen, kaybolduğunu bildiren davalı ortakların kötü niyetli...
defterlerin tutulmadığını, Ticaret Siciline bildirilen adreste çok kısa bir süre faaliyet gösteren şirketin, akabinde faaliyet merkezini terk ettiğini ve şu an herhangi bir fiili merkezinin bulunmadığını, şirketin merkezi olarak gösterilen adreste şu an davalı şirketin bulunmadığını, başka bir işletme tarafından kullanıldığını, davalı şirkete %20 ortak olan müvekkili ile tüm iletişimini kesen ve şirketi temsile ve imzaya yetkili olan diğer ortağa ulaşmanın mümkün olmadığını, şirket defterlerinin nerede bulunduğu, şirket muhasebecisinin kim olduğunun dahi müvekkili tarafından bilinmediğini, fiilen hiçbir varlığı bulunmayan ve tamamen sona ermiş davalı şirketin hukuken de sona erdirilmesi için mahkememize başvurma gerekliliğinin hasıl olduğundan bahisle; Haklı davalarının kabulüne, davalı şirketin haklı nedenler ile feshine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacı müvekkili şirketin ortaklığından çıkarılmasına, TTK....
Şti. ile ticari münasebete girerek davalı şirketi borçlandırdığını, davadan önce şirketin feshi için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını belirterek davadaki taleplerinin kabulünü istemiştir. Davalı vekili ise, müvekkili şirketin kurulduktan sonra faaliyete geçemediğini, tarafların şirketin feshi için bir araya geldiklerini ancak fesih için gerekli masraflar konusunda tarafların mutabık kalmaması nedeniyle şirketin feshinin gerçekleştirilemediğini, davacının iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu belirtmiştir. Somut olayda, davalı şirketin ticaret siciline tescil edildikten sonra herhangi bir faaliyet yürütmediği, şirketin atıl kaldığı, tarafların bunun üzerine bir araya gelerek şirketin feshini kararlaştırdıkları konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının ortaklıktan çıkması veya şirketin feshi için haklı sebebinin bulunup bulunmadığı konularından ibarettir....
DAVA : Şirketin İhyası DAVA TARİHİ : 23/01/2024 KARAR TARİHİ : 14/05/2024 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/05/2024 DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ...'nin ihyası talep edilen ... Şirketinin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olduğunu, şirketin ....Noterliği’nin ... yevmiye, 24/05/2022 tarihli kararı ile tasfiyeye girdiğini ve 28/10/2022 tarihinde terkin edildiğini, ancak müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin uhdesinde bulunan ... plaka sayılı ... model ... marka aracın tasfiye edilmediğini belirterek, şirket adına kayıtlı ... plakalı araçla ilgili satış işlemlerini yapmak ile sınırlı olmak üzere şirketin ihyasını istemiş ve şirketin son tasfiye memuru olan ...'ye yetki verilmesini, tasfiye memuru olarak atanmasını talep etmiştir. Davacı vekili 12/02/2024 tarihli dilekçesi ile şirketin tasfiye memuru ...'nin dahili davalı olarak davaya dahil edilmesini talep etmiştir. CEVAP: İhyası istenen ......
Somut olayda; ---- tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı şirketin ---oranında hissesinin davacıya devredildiği, devrin ------ tarihinde ilan edildiği, davacının davalı şirketin ortağı olduğu, davalı şirketin kurulduğu tarihten itibaren herhangi bir kar elde edemediği, halihazırda ticari faaliyet gösteremediği, davacının yabancı tabiiyette olduğu, şirketin yönetimi hakkında bilgi edinemediği, şirket ortakları arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği, haklı sebeple ortaklıktan çıkma şartlarının oluştuğu anlaşıldığından; aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
şirketin bilançosu dikkate alındığında; davacı şirkette Cari Oranın 0,58 olarak hesaplandığı, 1,5 civarında olması yeterli kabul edilen Cari Oranın davacı şirkette 0,58 çıkmasından dolayı, 1’in altındaki Cari Oran şirketin Net Çalışma Sermayesinin yetersiz olduğunu, firmanın aktif varlıklarının borçlarını karşılayacak düzeyde olmadığını, nakit durumunun son derece bozuk olduğunu gösterdiğini, Şirketin Borca Batıklık Oranının % 67,61 olduğu, Kaydi ve Rayiç Değerler göz önüne alındığında 31/12/2020 tarihi itibariyle şirketin Öz Varlığının (-) 2.880.193,76 TL (NEGATİF) tutarında olduğu, (-) 2.880.193,76 TL (NEGATİF) Öz Varlık hesaplanması, şirketin varlıklarının, şirketin borçlarını karşılamaya yetmediğini ve söz konusu şirketin sermayesinin tamamını yitirmiş olduğunu gösterdiğinden, Nihai karar ve takdir mahkemeye ait olmak üzere, davacı şirket ......
ulaşmasının mümkün olmadığı gibi ortakların bir araya gelerek şirketin faaliyete geçirilme imkanının da bulunmadığı, şirketin uzun yıllardan bu yana devam eden mevcut durumuna göre feshi yerine davacının ortaklıktan çıkarılması suretiyle veya bir başka çözüm yolu ile devamına karar verilmesinin taraflarca talep edilmediği gibi bu nitelikte karar verilmesini gerektirir koşulların bulunmadığı, TTK'nun 636(3). maddesi uyarınca şirketin haklı sebeple feshini gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte haklı sebeplerin oluştuğu, davacı ortağın şirketin devamını istememesi nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin her iki ortağın yararına olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile, davalı şirketin feshi ve tasfiyesine karar vermek gerekmiştir....
İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun'un 531 inci maddesi gereği şirketin feshine, haklı sebeplerin varlığı halinde karar verilebileceğini, müvekkili şirket yönünden haklı sebeplerin oluşmadığını, kâr payı dağıtılmamasının haklı sebep oluşturmayacağını, müvekkili şirketin makine ve ekipmanlarının eskimesi teknolojik olarak kendini geliştirmemesi sebebiyle kâr elde edemediğini, özel denetçi talepli davada, şirketin sipariş olduğu ölçüde faaliyetine devam ettiği tespitine yer verildiğini, şirketin davacı aleyhine olacak şekilde yönetildiği ve zarara uğratıldığı yönündeki iddialar ile davacının haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkili aleyhine açtığı davalar nedeni ile davanın kabulüne ve şirketin feshine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı iddiaları uyarınca şirketlerin devamlılığı esasına aykırı olarak şirketin feshine karar verilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. C....
İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun'un 531 inci maddesi gereği şirketin feshine, haklı sebeplerin varlığı halinde karar verilebileceğini, müvekkili şirket yönünden haklı sebeplerin oluşmadığını, kâr payı dağıtılmamasının haklı sebep oluşturmayacağını, müvekkili şirketin makine ve ekipmanlarının eskimesi teknolojik olarak kendini geliştirmemesi sebebiyle kâr elde edemediğini, özel denetçi talepli davada, şirketin sipariş olduğu ölçüde faaliyetine devam ettiği tespitine yer verildiğini, şirketin davacı aleyhine olacak şekilde yönetildiği ve zarara uğratıldığı yönündeki iddialar ile davacının haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkili aleyhine açtığı davalar nedeni ile davanın kabulüne ve şirketin feshine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı iddiaları uyarınca şirketlerin devamlılığı esasına aykırı olarak şirketin feshine karar verilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. C....