Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Haklı sebeple müdürlerin azli, ancak şirket ortakları tarafından açılan azil davalarında aranan bir unsur olup, şirket tarafından alınan yöneticilerin azline ilişkin genel kurul kararlarında haklı sebebin bulunması şart olmadığı gibi, azil kararında bu konuda bir gerekçe gösterilmesi de gerekmediği halde mahkemece yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu sebeple davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davacı vekilince 07/09/2022 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunda bulunulmuş olup istinaf dilekçesinde; mahkemeden terditli olarak öncelikle kayyımların azli ve başka kayyım atanması ve/veya müvekkilinin yine arz edilen gerekçelerle tedbiren kayyım olarak atanması, kayyımlardan talep edilen hususların müvekkilinin şahsi menfaati ile ilgili olmadığını, şirketin tüzel kişiliğinin, mal varlıklarının korunması için olduğunu, dosyada mevcut ihtarnameler ve savcılık suç duyurusunun müvekkili ve kayyımlar arasında ihtilaf doğduğunun ispatı olup %50'si müvekkiline ait şirket için olan bu aşamadan sonra kayyımların şirket adına işlem yapmalarını beklemenin doğru olmayacağını, şirket menfaatine olan aksiyonların alınmaması sebebiyle zaten ihtilaf doğmuşken ve şirket menfaatine olan iş ve işlemlerin yapılmadığı açık iken aynı kişilerin görevlerine devam etmelerine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kayyımlar tarafından şirketin gelirlerinin toplanmadığını, mahkemece 07/09/2022...

      Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanıklara isnat edilen İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, sanıkların hangi kastla hareket ederek borcu ödemediklerinin açıklığa kavuşturulmasının gerekmesi karşısında sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanıklar ile müşteki vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak...

        İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. 1-Davanın, haklı nedenlerle şirket müdürünün azli istemine ilişkin olduğu, limited şirketin ortaklarına ait idare ve temsil yetkilerinin kaldırılması istemli olarak açılan davalarda husumetin idare ve temsil yetkisinin kaldırılması istenen ortağa yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca limited ortaklığa husumet düşmediği, nitelik itibariyle husumetin davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re'sen nazara alınması gerekli bir itiraz olduğu, bu durumda davalı şirket hakkındaki limited şirket müdürünün azli davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.( Yargıtay 11....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 28/11/2018 NUMARASI : 2017/219 ESAS - 2018/1250 KARAR DAVA KONUSU : Limited Şirket Müdürünün Azli KARAR : İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5....

          Maddesi gereğince şirket müdürlüğünden azli istemiyle açılan davada Türk Ticaret Kanunu'nun 235.maddesi uyarınca davalının müdürlük görevlerinin tedbiren ortadan kaldırılarak, dava dışı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir....

            Hukuk Dairesinin 20/10/2017 tarih 2017/540 esas ve 2017/695 karar sayılı kararının bozulup kaldırılarak davalılar vekilinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine geçilmiştir. 2- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 3- Dava, limited şirkette haklı nedenle yöneticinin azli, kayyım atanması ve maddi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davalı şirket yönünden işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir....

              Davacı tarafça, şirket müdürü olan davalının şirkete ait taşınmazları ehliyetsiz ve muvazaalı bir şekilde şirket sermayesini azaltıcı ve ortaklardan mal kaçırmaya yönelik olarak diğer davalı şirketlere devir ve temlik ettiği iddiası ile açılan asıl ve birleşen davada, mahkemece yetkisizlik kararı verilmiştir. Ancak, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere asıl ve birleşen dava şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı açılmış ve terditli olarak dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının ortağı olduğu şirket adına tapuya kayıt ve tescili, bunun mümkün olmaması halinde ise zararın tazmini talep edilmiştir. 6102 sayılı TTK 561. maddesi uyarınca “Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir.” Anılan yasal düzenlemeye göre sorumluluk davasında şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi kesin yetki olarak düzenlenmemiştir....

                Hükmün davalı şirket vekili adına çıkartılan tebligatın, vekilin azli sebebi ile tebliğ edilemediği,buna karşın davalı şirket adına çıkarılan tebligatın T.K 35.maddesine göre tebliğ edildiği,davalı şirket adına 7201 sayılı Kanun'un 12.maddesine göre hükmi şahıslar ile ticarethanelerin yetkili temsilcilerine tebligat mümkün ise de T.K 35.maddeye göre yapılan tebligatın bu yöntemle tebliğinin usulsüz olduğu anlaşılmakla davalı şirket adına gerekçeli kararın yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere, dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  GEREKÇE: Dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 630/2 maddesine dayalı olarak limited şirket müdürünün haklı nedenle azli ve şirkete kayyım atanması, şirket müdürünün sorumlulğuna kaynaklı tazminat, haksız rekabete dayalı tazminat talebine ilişkindir.Davacı vekilince dava dilekçesi ile tedbiren şirket yöneticisinin dava süresince şirket müdürlüğü temsil ve ilzam yetkilerinden azli ile kendisinin yönetici olarak atanmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince 19/06/2023 tarihli ara kararı ile tedbir isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf isteminde bulunmuştur. TTK 630 maddesi dava açıldığında hangi tedbirlerin alınacağına dair bir düzenleme içermediğinden talep hakkında 6100 sayılı HMK 389 vd. Maddelerinin nazara alınması gerekmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu