Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öyleyse, ortaklığın giderilmesi davasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş ise- satış henüz yapılmamış olsa bile- muhtesat tespiti davasının artık dinlenmesinde hukuki yarar kalmayacaktır. Zira, artık hak iddia edenin genel hükümlere dayalı (sebepsiz zeginleşme,TBK.md.77 vd.) bir eda davası açma imkanı devreye girecektir).Ayrıca, paydaş veya miras ortağı olmayanın(üçüncü kişilerin) ortaklığın giderilmesi davasında taraf sıfatı olmayacağından; muhtesat tespiti davası açma hakkının da bulunmadığının da kabulü gerekir....

    lehine sonuçlanıp sonuçlanmadığının tespit edilmesi gerektiği, yine suça konu çeklerin cirantalarının araştırılarak ifadelerine başvurulması, ayrıca katılan şirket tarafından söz konusu ticari ilişkinin varlığının tespiti açısından, ticari defter ve kayıtların incelenerek, fatura, belge vb kayıtların bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 09/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Dava, davalı şirkete ait hisse bedeli ve kâr payı alacağına ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davacının ıslah talebi ile itirazın iptali davasını ortaklığın tespiti davasına dönüştürmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı 31.07.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ederek davalı şirkette ortaklığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın tamamen ıslahını düzenleyen HMK 176/1 fıkrasına göre davanın tamamen ıslahı herzaman mümkün olup, mahkemece ıslah talebi gereğince davacının davalı şirkette ortaklığının tespiti talebi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir....

        O halde mahkemece yapılması gereken iş, murisin ölüm tarihi olan 11/03/2012 tarihi itibariyle murisin üzerine kayıtlı mevduat, taşınmaz, şirket, işyeri ve araç bulunup bulunmadığının tespiti için ilgili banka genel müdürlüklerine, tapu müdürlüklerine, emniyet müdürlüğüne ve trafik tescil müdürlüğüne yazı yazılması, murisin vefat tarihinde motorlu taşıtı bulunup bulunmadığının POLNET üzerinden aktif ve pasif olarak araştırılması, var ise mirasçılar tarafından intikal yada sair tasarrufî işlemlere konu edilip edilmediğinin soruşturulması, yine mahkemece UYAP sisteminden murisin T.C. kimlik numarası üzerinden pasif/aktif tapu araştırması yapılmakla birlikte, yerleşim yeri ve nüfusa kayıtlı olduğu yerlerden ölüm tarihi itibariyle adına ya da ana-baba gibi murisi evvellerinden intikalen gelen tapu kaydı olup olmadığının araştırılması için TAKBİS araştırılmasıyla yetinilmeyerek, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası olmadan kaydedilmiş olmaları mümkün bulunmakla bu hususta ilgili tapu müdürlükleriyle...

        Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilindiği üzere ortaklığın giderilmesine dayalı olarak açılan muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında husumet, ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiası olmadığını açıkça beyan etmeyen tüm hissedarlara yöneltilmelidir. Davaya konu 587 ve 589 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kaydı incelendiğinde kayıt maliklerinden Meryem, Bedia ve Cengiz'e husumet yöneltilmediği görülmüştür. Davacılar her ne kadar dava dilekçelerinde bu hissedarların muhdesat iddiasının bulunmadığını bu nedenle onları davalı göstermediklerini beyan etmiş iseler de, bu durum mevcut dosyaya resmi olarak yansımış değildir....

        İcra Müdürlüğü’nün 2015-6371 Esas sayılı takip dosyası getirtilip incelenmeden burda yapılan ödemeler saptanmadan davacı tarafından davalıya adi ortaklık adına şahsen yaptığı ödeme olup olmadığı saptanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.Yapılması gereken iş yukarıda da belirtildiği üzere davacının adi ortaklık adına adi ortaklığın toplam borcunu aşan şahsi ödemesi olup olmadığının tespiti varsa bunu davacının yukarıdaki TBK ‘unu hükümleri çerçevesinde isteyebileceği üzerinde durularak işin esasına girmektir.Ancak davacının adi ortaklığın borcunu aşan şahsi ödemesi yoksa o zaman tüm ortakların birlikte dava açması gerektiği kabul edilmelidir. Mahkemece yanılgılı gerekçelerle davacının dava açma yetkisinin olmadığı kabul edilerek davalının istinaf başvurusunun reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 22....

          incelemesi yaptırılarak, aktif ve pasifinin borçlarını karşılamaya yeterli olup olmadığı ile şirket aleyhine başka icra takipleri bulunup bulunmadığının araştırılması, açılmış bulunan tasarrufun iptali davasının sonucunun beklenmesi ve neticesine göre sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenlerle istem gibi 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF ve İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olarak bulunan taşınmaz üzerinde bulunan zemin kat işyeri ve 4 katlı bina müvekkiller tarafından yapılıp mülkiyetinin de müvekkilerine ait olduğunu, ortaklığın giderilmesi davasında mülkiyeti müvekkillerine ait olan binanın taraflarına ait olduğunun tespiti için bu davayı açtıklarını, bu nedenle kararın kaldırılması için istinaf talebinde bulunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Merzifon 1....

            Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Somut olaya gelince, dosya içerisindeki ve geri çevirme sonrası dosya arasına alınan bilgi ve belgelere göre, eldeki dosya davalısı ... tarafından aralarında eldeki dosya davacılarının da bulunduğu tapu malikleri aleyhine dava konusu taşınmazdaki ortaklığın giderilmesine ilişkin dava açıldığı, ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/39 Esas sayılı dosyasında davanın devam ettiği ve eldeki davanın kesinleşmesinin beklenildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki davada yukarıdaki ilkeler ışığında hukuki yarar olmadığını söylebilme olanağı yoktur....

              İlk derece mahkemesince uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada birleşen dosyada davacının davalı şirket ile ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine yönelik talebin feragat nedeniyle reddine, sair talepler yönünden taraflar arasında görülmekte olan davanın 05.12.2019 tarihinde 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 4. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle ası ve birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davalı şirket ve ... vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket ve ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....

                UYAP Entegrasyonu