Bu itibarla şüpheliye yüklenen suç açısından temadinin sona erdiği tarihin belirlenebilmesi için yakalama veya teslim olma tarihini gösteren belgenin aslının veya onaylı örneğinin soruşturma dosyasında bulunmasının gerektiği, kesintinin sona erdiği tarihin tespiti ve buna dair delillerin toplanması gibi hususların firar ve izin tecavüzü gibi mütemadi suçlarda sübut ve uygulamaya doğrudan etkili olmaları ve mevcut soruşturma dosyasında bu hususlara ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığının anlaşılması karşısında; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu gerekçeyle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 12/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu itibarla; olayda, ihracat taahhüdünün gerçekleştirilmemiş olması halinde, zaman aşımı süresinin başlangıcına taahhüt süresinin sona erdiği tarihin esas alınması gerekeceğinden, gümrük çıkış beyannamelerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı; yansıtmıyorsa ihracatı teşvik mevzuatına göre taahhüt süresinin hangi tarihte sona erdiği hususları irdelenmeksizin verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı ...'ın Düşüncesi: Temyiz başvurusu; davacı Şirket tarafından 13.5.1997 tarihinde kullanılan üç adet ihracat kredisinin %40.63, %100, %100'luk kısmının T.C....
Bundan sonra, yukarıda açıklanan yöntem ve kriterlere göre dava konusu şirketin mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla belirlenen piyasa sürüm (rayiç) değeri, TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) göz önünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki değeri belirlenmelidir. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Somut olaya gelince; eşler, 08.09.2002 tarihinde evlenmiş, 16.02.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202).Tasfiyeye konu şirket hissesi 07.11.2003 tarihinde davalı eş adına edinilmiştir....
Dava konusu şirkete ait sicil kaydının celp ve tetkikinde, şirketin son tescilini 25/02/2020 tarihinde yaptırdığı, şirketin tasfiyesinin sona erdiği 25/02/2020 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, davacı tarafından İstanbul ...... İcra Müdürlüğünün ...... esas ve İstanbul ..... İcra Müdürlüğünün ...... esas sayılı dosyaları ile ihyası talep edilen şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ihyası talep edilen şirketin son tescilini 25/02/2020 tarihinde yaptırdığı, şirketin tasfiyesinin sona erdiği 25/02/2020 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, şirket aleyhine İstanbul ...... İcra Müdürlüğünün ...... esas ve İstanbul .........
B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının şirket bünyesinde ve ... Belediyesine ait ... Tesisinde 26.06.2007-31.01.2009 tarihleri arasında çalıştığını, davalının yeni dönemde ihaleyi alamaması ve ... Belediyesi ile sözleşme imzalanamaması nedeniyle çıkışının verildiğini, ancak davacının belediye bünyesinde çalışmasına kesintisiz devam ettiğini, iş akdinin feshedilmediğini, işverenlerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları ilkesi gereği davacının asıl işvereni durumunda olan ...’nın davaya dahil edilmesini talep ettiklerini, davacının iş akdinin sona erdiği tarihin ardından davalı şirket bünyesinde geçen çalışmalarının karşılığı olarak hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatlarının 13.02.2009 tarihli ihbar ve kıdem tazminatı bordroları ile ödendiğini, yapılan ödemelere ilişkin belge ve ibranamelerde davacının imzasının mevcut olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/1383 Esas KARAR NO : 2020/765 DAVA :Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) DAVA TARİHİ : 20/12/2017 KARAR TARİHİ : 17/11/2020 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ---sahip olduğu paylarını ---tarihinde devrettiğini, şirket ortaklığından ayrıldığı gibi müdürlük görevini de bıraktığını ve bu görevin ---- geçtiğini, tarafından ...T.U.H.K mükerrer m. 35 ve VUK m. 10 uyarınca şirketin vergi borçlarını ödemesinin talep edildiğini, hisse devrinin işlendiğini, müdürlük görevinin sona erdiğine ilişkin pay defterine kayıt yapılmadığını,-----dökümünden ve şirket belgelerinde imzasının bulunmadığından, şirket müdürü olarak ücret almamasından dolayı müdürlük görevinin sona erdiğinin açık olduğunu ileri sürerek ---- tarihi itibariyle müdürlük görevinin sona erdiğinin pay defterine...
Mahkemece, ibraname içeriğine davalı şirket temsilcisinin beyanına, takip konusu faturaların tarihine göre, davacı borçlunun davalı şirket tarafından ibra edildiği ve borcun sona erdiği kanaatine varıldığı belirtilerek davanın kabulüne, ancak takip tarihindeki koşullara göre davacının takibinde haksız ve ağır kusurlu olduğuna dair delil bulunmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davalının davacıya ibraname verdikten sonra icra takip dosyasını yenileyip icra takibine devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulüyle İcra ve İflâs Kanunu'nun 72,V hükmü uyarınca davacı lehine tazminat ödenmesine de hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca ise; tescili zorunlu olduğu hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus, ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. Somut olayda, 28.02.2015 keşide tarihli çekin arka yüzünde şirket kaşesi üstünde ... adına açılmış ciro imzasının bulunduğu, 19/02/2015 tarihli yönetim kurulu kararı ile ...'ın başkan olarak temsil yetkisinin sona erdiği, yerine ...'ın temsil ve ilzama yetkili kılındığı ve bu kararın 11/03/2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda yazılı yasa hükümleri uyarınca ticaret sicil kayıtları, üçüncü kişiler hakkında ilandan sonra hukuki sonuç doğuracağından ve çekin keşide tarihi itibariyle ...'ın yetkisinin sona erdiği ilan edilmediğinden, çek üzerindeki imzanın bu kişiye ait olması halinde şirket üçüncü kişilere karşı sorumludur. O halde, mahkemece, takibe konu çek üzerindeki imzanın ...'...
Mobilya Sanayi Ticaret Ltd.Şti.nin 29/05/2013 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, tasfiye memuru olarak şirket yetkilisi .....'in atandığı, 17/11/2014 tarihinde tasfiyenin sona erdiği anlaşılmıştır. TTK hükümlerine göre, şirket müdürü veya tasfiye memurunun, alacaklının zararından sorumlu olması için, yükümlülüğünü yerine getirmemesi veya davranışının zarara neden olması gerekmektedir. Borçlu şirketin, borcunu ödeyebilecek mal varlığı veya mali gücünün bulunmaması durumunda, borçlu şirket tasfiye olmasa dahi, alacaklı alacağını tahsil edemeyeceğine göre, borçlu şirketin tasfiyesine zarar eden olmadığının kabulü gerekmektedir....
Kabule göre de, mahkemece şirketin vergi mükellefiyetinin davalı Kurum raporunda 18.03.2008 tarihinde sona erdiği belirtilmesine rağmen bu tarihin 13.08.2008 tarihi olarak esas alınması da hatalı olmuştur. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....