Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/06/2022 NUMARASI : 2021/513 ESAS- 2022/452 KARAR DAVA KONUSU : İMZAYA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı- borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2021/13529 E. sayılı dosyasında davalı-alacaklı tarafından müvekkil hakkında takip başlatıldığını, takip dayanağı senetteki imzanın müvekkile ait olmadığını beyanla, imzaya itirazların kabulü ile takibin iptaline, davalının tazminat ve para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, "imzaya itirazı ispat külfetinin davalı alacaklı olduğu, bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verildiği, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmamış olduğu" gerekçesi ile, "1- Davacının imzaya itirazının KABULÜ ile İstanbul 3. İcra Dairesi 2021/13529 Esas sayılı dosyasından yapılan takibin İİK....

İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Somut olayda itiraza konu takip kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiptir ve imzaya itiraz hususu İİK m.170'te düzenlenmiştir.Öte yandan taraflar arasında yüzyüzelik ilkesinin gerçekleşmediği ve davaya konu çekteki gibi başka ciroların olduğu hallerde para cezası ve tazminata hükmedilmez.(Bkz. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/596 Esas 2021/2708 Karar sayılı emsal ilamı) imzaya itirazda, itiraz edilen imzanın itiraz eden borçluya ait olduğuna dair ispat yükü alacaklı-davalıdadır. İstinaf ilamı uyarınca Mahkememizce imza asılları celp edilmiş ise de davalı yanca ara kararda belirtilen masraf depo edilmediğinden imza inlemesi yaptırılamamıştır....

Somut olayda, davacı borçlu tarafça, dava dilekçesinde sair itiraz ve şikayetlerin yanı sıra ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edildiği, borca , yetkiye ve imzaya itiraz istemleri ileri sürülmüş, mahkemece belirtilen bu hususlardan, usulsüz tebligat şikayeti konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Gerekçeli kararda usulsüz tebligat iddiası değerlendirilmiş ancak bu konuda kısa karar oluşturulmamıştır. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355. Maddesi uyarınca, dairemizce resen nazara alınması zorunlu olduğundan; davalı tarafın istinaf sebepleri bu aşamada değerlendirilmeksizin, HMK'nun 355 ve 353/1- a-6 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilerek usulüne uygun şekilde hüküm kurulması için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir....

İİK'nun 168. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendine dayalı olarak imzaya itiraz edilmesi halinde, itiraz hakkında İİK'nun 170. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 3. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Diğer taraftan, İİK'nun 170/4. maddesinde, icra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı çekte, lehtarın cirosu ile değil, lehtardan sonra gelen ciranta ...'...

    Ayhan Sayın tarafından 28/09/2020 tarihinde vekaletname sunulmadan imzaya ve borca itiraz davası açıldığı, dava açıldıktan sonra davacı borçlu vasisi tarafından davayı takip için Av. T4 ve Av. Fatih Beder'e vekaletname verildiği, davacı vasisi T2 tarafından mahkemeye sunulan beyan dilekçesinde vekil olarak Av. T4 ve Av. Fatih Beder'in atandığını, hak kaybı yaşanmaması adına davanın bu vekiller tarafından takip edileceğini belirttiği, Av. Ayhan Sayım tarafından vekaletnamesiz olarak açılan davaya devam ve yapılan işlemlere muvafakat iradesinin olduğunun kabulünün gerektiği, yapılan yargılamada vasi tarafından vesayet makamında husumete izin kararının da alındığı anlaşılmıştır. Borçlunun yasal süre içerisinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, imzaya ve borca itiraz ettiği mahkemece davanın reddine karar verildiği görülmüştür....

    Mahkemece, borçlunun takip dayanağı çekteki imzaya itiraz ettiği ve davanın kabul edildiğinden dava konusu alacağın dayanağı kalmadığından bahisle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre, davalı borçlu tarafından İstanbul 6.İcra mahkemesinin 2007/2127 Esas sayılı dosyasından takip dayanağı çekteki imzanın borçlu şirket temsilcisine ait olmadığı yönünde imzaya itiraz ettiği 25.02 2009 tarihinde davanın kabul edildiği, ancak anılan kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesince bozulduğu, yeni 2009/3250 Esasa kaydedildiği bu dosyadan da feragat edildiği ancak kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı keşideci borçlunun imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, ve borçlu lehine asıl alacağın %20'si oranında tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlu şirket hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlu şirket vekili, imzaya itiraz ederek takibin iptalini talep etmiş, mahkeme, imzaya itirazın kabulüne alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmesine karar vermiştir....

          İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, İİK.nun 170/4. maddesinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10’u para cezasından sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, bilirkişi raporu ile takibe konu senetteki imzanın “itiraz eden borçluya” ait olmadığı yönünde kesin kanaat bildirdiği belirlendiğine ve icra takibinin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar olup, borçlunun ise avalist olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen avalistin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının, avalist imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir....

            Somut olayda; örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçluya 06.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan bu tebligata karşı itiraz dilekçesinde tebligat usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, borçlunun 12.12.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmektedir. Mahkemece İİK'nun 168/4. maddesi gereğince itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığı imzaya ve borca itirazın süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararı sonucu itibariyle doğrudur Ancak; istemin süre yönünden reddine karar verilmesi halinde borçlunun tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu anlaşıldığından kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu