Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Noterliği'nin 20895 yevmiye numaralı evrakı ile 8 günlük yasal süre içinde itiraz edildiğinin kabul edildiği, alacaklının ise hesap kat ihtarına süresinde itiraz edilmediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Davacı borçluların dava dilekçesinde; borca itirazlarını hesap kat ihtarına cevaplarında belirtmiş olduklarını beyan ederek borca itiraz ettikleri, faize ayrıca ve açıkça itiraz etmedikleri görülmektedir. İhtarnameye süresi içinde itiraz edilmesi borçlulara icra emri gönderilmesine engel teşkil etmez ise de Bölge Adliye Mahkemesi'nce öncelikle, ... 48. Noterliğinin 05.07.2017 tarih ve 66896 yevmiye numaralı kat ihtarının ve ihtarın borçluya ve ipotekli taşınmaz malikine tebliğine ilişkin tebliğ şerhinin dosyaya getirtilip, süresinde hesap kat ihtarına itiraz edilip edilmediğinin şüpheye yer vermeyecek şekilde tespiti gerekir....

    Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen karar ve gerekçesinin yerinde olmadığını, şikâyet ile itiraz arasında hukuki mahiyet açısından önemli farklar olduğunu, yerel mahkeme huzurunda açmış oldukları borca itiraz davası ile maddi hukuk hükümlerine dayanarak alacağa karşı olan itirazlarının dile getirildiğini, borca itiraz davası ile; takibe konu edilen alacağın kendisine ilişkin itirazlarda bulunulduğunu, ayrıca, dava dilekçelerinde de imza itirazı da yapıldığını, işbu imza itirazının şikâyet yolu ile dile getirilmesinin mümkün olmadığını, şikâyet davası ile ise; ödeme emrinin ekinde takip dayanağı belgenin tebliğ edilmediğini, müvekkillerinin mirası reddettikleri ve bu sebeple borçlu sıfatı bulunmamalarına rağmen haklarında takip başlatıldığını, işbu hususların İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınması gerektiğini, bu sebeplerle söz konusu takibin iptalinin gerektiğinin belirtildiğini, dolayısı ile borca itiraz davası ile takibe konu edilen alacağın...

    vekaletname sunulmak suretiyle 09.06.2021 tarihinde borca itiraz talebi sunulduğunu, takibin durduğunu, ancak borca itiraz dilekçesinin yasal süre içerisinde sunulmadığını, aynı zamanda dilekçesinin İİK hükümleri uyarınca kanuna aykırı şekilde düzenlendiğini, usulsüz ve yok hükmünde olduğunu, takip dosyasına ibraz edilen borca itiraz dilekçesi ile takip arasında herhangi bir organik bağ bulunmadığını, esas numaraları, alacaklı taraf, takibin konusu eşleşmediğini, anılan itiraz dilekçesinde farklı bir dosya numarası ve farklı bir şirketin isminin yer aldığını, bu itiraz dilekçesine istinaden takibin durdurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müdürlüğün 09/06/2021 tarihli takibin durdurulması kararına ilişkin 15/06/2021 tarihinde itirazın geçersiz olduğu hususunda beyanda bulunduklarını müdürlükçe bu dilekçelerine karşılık 17/06/2021 tarihinde dilekçenin reddi ile takibin kesinleştirilmesine karar verildiğini, beyanla müdürlük kararının kaldırılarak takibin devamına karar verilmesini...

    Yerel Mahkemece İcra ve İflas Kanunu’nun 62/son maddesinde "Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir." şeklinde hükmün mevcut olduğu, ancak icra dosyasında itiraz eden belediye başkanlığına böyle bir belgenin verilmediği, belediye başkanlığına ait zimmet defterine göre borca itiraz dilekçesinin 02.08.2013 tarihinde icra dairesine teslim edildiği, zimmet defterinde silinti, kazıntı olmadığı, tarihler arasında tutarsızlık bulunmadığı, icra dairesine yazılan yazıya verilen cevapta zimmet defterinde bulunan evrakı teslim aldığını gösteren tarihin yanında bulunan imzanın icra dairesi zabıt kâtibine ait olduğu, zimmet defterinde bulunan imzanın icra dairesi personelince atılmış olması nedeni ile dilekçenin 02.08.2013 tarihinde alındığının ispatlandığı, ancak borca itiraz dilekçesinin havalesinin bu tarihte yapılmadığı, daha sonraki bir tarihin havale tarihi olarak borca itiraz dilekçesinin üzerine yazıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir....

      Borçluların, icra dosyasına sundukları itiraz dilekçelerinin giriş ve sonuç kısmında, takibe kısmi itiraz edildiği belirtilmesine rağmen, dilekçenin açıklamalar bölümünde takibin tamamına itiraz edildiği yönünde açıklamalar bulunduğu, bu şekilde borca itiraz ettikleri, borçluların kullandıkları bu ifade şeklinin itirazın kısmi olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, itiraz dilekçesi bütün olarak değerlendirildiğinde, kısmi itiraz edildiği şeklinde yorumlanmasını gerektiren bir irade açıklamasının mevcut olmadığı, dolayısıyla borcun tamamına itiraz edildiği, kısmi itirazın söz konusu olmadığı açıktır. Bu şekilde, borçlular tarafından açıkça borca itiraz edildiğinden, davacı tarafın, borçluların geçerli bir itirazı olmadığına ilişkin ileri sürdüğü iddia yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, şikayetin reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesinin kararı da bu cihettedir. HMK'nun 355....

      A- Davalı borçlu vekili tarafından borca itirazın kısmen kaldırılması kararı aleyhine yapılan istinaf başvurusuna yönelik inceleme: İİK'nun 269/d maddesi yollamasıyla haciz ve tahliye talepli takiplerde de uygulanması gereken İİK'nun 62/4 maddesi gereğince, Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısman cihet ve miktarını açıkca göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır. Somut olayda, borçlunun icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde "benim icra takibinde belirtildiği miktarda borcum bulunmamaktadır. Bu sebeple borca kısmi olarak ve tüm ferilerine itiraz etmekteyim" demek suretiyle borca kısmi itiraz ettiğini bildirdiği, ancak itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını belirtmediği anlaşıldığından İİK'nun 62/4 maddesi gereğince itiraz geçersizdir. Borca kısmi itiraz geçersiz olduğundan mahkemece verilen "itirazın kısmen kaldırılması kararını" istinaf etmekte borçlunun hukuki yararı bulunmamaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “borca itiraz” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince İİK'nın 169/a maddesi uyarınca takibin durdurulmasına dair verilen 18.09.2014 tarihli ve 2014/794 E., 2014/951 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03.03.2015 tarihli ve 2014/29953 E., 2015/4718 K. sayılı kararı ile; “…Sair temyiz itirazları yerinde değilse de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçildiği, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, borcu ödediğini ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece itirazın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesi uyarınca incelenmesi gerekmektedir....

        Her ne kadar davacı borca itiraz etmiş ise de ; davacı borçluya çıkarılan ödeme emrinin 28/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve 5 günlük yasal itiraz süresinin son günün 03/12/2019 (salı) olduğu ve son güne denk gelen herhangi bir dini ve resmi bayramın bulunmadığı belirlenmekle, davacının davasını 5 günlük itiraz süresi geçirilerek 05/12/2019 tarihinde açtığı görülmekle davanın süre yönünden reddine " dair karar verildiği görülmüştür....

        Mahkememizde yapılan incelemede; davalılar ..., ... ve ... tarafından icra dairesine sunulan borca itiraz dilekçesinde iş bu davalıların yalnızca icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ederek yetkili icra dairesini gösterdikleri anlaşılmakla, sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edip, borca itiraz etmedikleri tespit edilmekle İİK 50/2 maddesi uyarınca alacaklının talebi ile icra hukuk mahkemesinde yetki itirazının kaldırılması talep edilmesi gerektiğinden, icra davası yetkisine yönelik itirazın icra hukuk mahkemesince incelenmesine ilişkin düzenlemesi dikkate alınarak dava dilekçesinin HMK 114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri gereğince görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine şeklinde aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir....

          Dairemizin kaldırma kararında, Mahkemece davacı/borçlunun borca ve faize yönelik itirazlarının incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı/alacaklı vekili, Dairemizin kaldırma kararından sonra 14/11/2021 tarihinde takip dosyasına sunduğu dilekçe ile takipteki işlemiş faiz alacağından feragat ettiğini bildirmiş ve feragat harcını yatırmıştır. Bu durumda işlemiş faize yönelik itiraz konusuz kalmıştır. Davacının takip sonrası için istenen faiz oranına yönelik açık bir itirazı bulunmamaktadır. Davacı dilekçesinde, borca itirazına ilişkin bir sebep bildirmemiş, imzalar müvekkiline ait olmadığından müvekkilinin borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda İİK'nın 169/a-l. maddesinde sayılan belgelerle kanıtlanamayan borca itirazın da reddine karar verilmesi gerekirken, borca itiraz bakımından da karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerinde olmamış ise de, istinaf edenin sıfatı gözetilerek aleyhe hüküm kurulamayacağından bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu