Aynı Kanunun 71/2. maddesine göre ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zamanaşımı itirazı bir süreye tâbi değildir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki devreye ilişkin zamanaşımı şikayetidir. İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile olayda uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2. ve 33 a/1. maddelerine göre; takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde alacağın zamanaşımına uğradığı iddiası, resmi belgelere dayalı olarak incelenir....
İİK'nın 71/2. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nın 33/a-1. maddesinde ise; "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nın 71/2 ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı isteminin incelenmesi, bu istemin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nun 04/11/1998 tarih ve 1998/12-763 E., 1998/797 K. sayılı kararı)....
İİK'nun 71/2. maddesinde; borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, İİK'nun 33/a maddesi hükmünün kıyasen uygulanacağı, İİK'nun 33/a-1 maddesinde ise; zamanaşımı gerçekleşmişse icranın geri bırakılacağı hususu düzenlenmiş olup bu konudaki başvuru bir süreye tabi tutulmamıştır. İstinaf sebeplerine bağlı olarak yapılan incelemede, davacının iddiası İİK'nın 71. Maddesine dayalı olarak takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zaman aşımına uğradığı iddiasına ilişkin olup, söz konusu iddia süreye tabi olmaksızın ileri sürülebildiğinden mahkemece davanın esası incelenerek karar verilmesi gerekirken itirazın süre aşımından reddine karar verilmiş olması isabetsiz görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, HMK'nın 353/1a-6 maddesi gereğince davacının istinaf isteminin kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
Bu nedenle, hükmün kesinleşmesinden sonra gerçekleşen yasa değişikliklerine dayanılarak bu olağanüstü yasa yoluna başvurulamaz. Başka bir anlatımla, hüküm tarihinden sonraki yasa değişiklikleri kanun yararına bozma nedeni olamaz ve hüküm tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan mevzuat nazara alınarak hüküm ve kararlar kanun yararına bozulamaz. Hükmün kesinleşmesinden sonraki yasa değişiklikleri kanun yararına bozmanın değil, kesin hükümde değişiklik yargılamasının konusunu oluşturur. Hükmün kesinleşmesinden sonra yapılan yasa değişikliklerinin lehe hükümler getirmesi halinde hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi, kanun yararına bozma işlevinden farklı bir hüküm değiştirme yöntemidir ve kendine özgü bir yargılama türüdür. Bu kapsamdaki uyarlamalarda ilk hüküm veren mahkeme yetkili olmakta ve bu mahkeme sonradan yürürlüğe giren lehteki yasanın sağladığı olanakla sınırlı olarak kesinleşmiş ilk hükmü değiştirme yetkisiyle donatılmaktadır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçmenin, cezanın infazına engel olmayacağını düzenleyen 5237 sayılı TCK'nın 73/4. maddesine aykırı olarak Çavdır Asliye Ceza Mahkemesinin 17.04.2007 tarih ve 2005/11-2007/20 sayılı hükmünün kesinleşmesinden sonra, sanığın ertelemeye ilişkin deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlediğinden bahisle yeniden yapılan yargılanması sırasında şikâyetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Gölhisar Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 10.02.2016 tarih ve 2015/453-2016/70 sayılı ek kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, infaz aşamasındaki lehe uygulamaların kazanılmış hak oluşturmayacağı da dikkate alınarak, yerel mahkemece kanun yararına bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline TEVDİİNE, 27.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda zamanaşımı süresinin geçtiğini ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini istediği, mahkemece, çekte tahrifat yapıldığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Başvuru bu hali ile İİK.nun 71. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, süreye tabi değildir (HGK'nun 4.11.1998 tarih ve 1998/12-763 E. - 1998/797 K.)....
O halde, mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde 3 yıllık zamanaşımının gerçekleşmemesi nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi.... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı borçlunun (lehtar-ciranta) icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde takibin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır....
İİK'nun 71/2. maddesinde, "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, aynı Kanun'un 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" düzenlemesi yer almakta, İİK'nun 33/a-1. maddesinde ise; "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. O halde, mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi halinde İİK'nun 71/2. maddesi göndermesiyle İİK'nun 33/a-1. maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
İİK.nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bu istemin kabul edilmesi için itfa itirazının İİK.nun 71/1.maddesinde açıklanan nitelikte bir belge veya alacaklının kabul beyanıyla kanıtlanması zorunludur. Somut olayda, borçluların İcra Mahkemesi'ne başvurusu takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde haricen ödendiğine ilişkindir. Bu başvuru Mahkemece İİK'nun 71. maddesi kapsamında değerlendirilerek incelenmelidir; zira bu husus borçlularca süresiz şikayet konusu yapılabilir....