Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan icra takibinde, borca itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, borçlu, takipten itibaren işleyecek faiz oranına itiraz ederek borca itirazda bulunmuş olup, ödeme emrinin 20/06/2008 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal beş günlük itiraz süresinden sonra 15/03/2016 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu ve tebligat usulsüzlüğü yönünde bir şikayetinin de bulunmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca borca itirazın süre yönünden reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    Davacı alacaklı vekili tarafından, davalı borçlu aleyhine, 21.01.2015 tarihinde haciz ve tahliye istekli olarak yapılan icra takibinde, ödeme emri borçlu kiracıya 22.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekili 28.01.2015 tarihinde, vekaletnemesini ibraz ederek borca itiraz etmiştir. İcra takibi ile borca itiraz üzerine icra mahkemesinde açılan itirazın kaldırılması davası, birbirini tamamlayan ve bütünlük arz eden takip hukuku işlemleridir. Tebligat Kanunu'nun 11.maddesi ve Avukatlık Kanununun 41.maddesine göre, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup hakim tarafından resen gözetilmelidir. Ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine borca itiraz, borçlu vekili tarafından yapılmıştır....

      Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile,.......

        Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... 11....

          Borçlunun başvurusu bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK. nun 169/a-6. maddesi; borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükmünü içermektedir. Somut olayda, mahkemece istemin süre aşımından reddine karar verilmiş olup itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi halinde işin esasına girilmediğinden borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenlerle bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlu süresi içinde icra mahkemesine başvurarak, borca , işlemiş ve işleyecek faize itiraz etmiş, mahkemece sadece borca itiraz incelenerek davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi...

              Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, borçlunun başvurusu, İİK.nun 169/a maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....

                Somut olayda, borçluların 10.8.2015 tarihli borca itiraz dilekçelerinin 3. paragrafında yer alan “ayrıca müvekkil tarafından takip konusu senede mahsuben 89.650 TL ödeme yapılmış olup 89.650 TL üzerinden fazla yapılan ödemeye itiraz ediyoruz” şeklindeki beyanla borç ilişkisi kabul edilmiş olduğundan, İİK'nun 170/a-son maddesi göndermesi ile aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca takibin iptaline karar verilemez. O halde mahkemece, borçluların ödeme iddiasına dayalı borca itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, senedin kambiyo vasfı olmadığından bahisle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir....

                  Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-6. maddesi gereğince, borca itirazın kabulü halinde, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle borçlunun bu konuda talebinin bulunması gerekir. Somut olayda borçlunun dava dilekçesinde ve yargılama sırasında tazminata ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda İİK'nun 169/a-6. maddesinde öngörülen talep şartı mevcut olmadığından, mahkemece alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsizdir. Öte yandan borçlu, icra mahkemesine başvurusunda 12.400 TL ve 18.000 TL'lik ödemeler yaptığını ileri sürerek itiraz etmiş olup, itirazın kısmen kabul edilerek 18.000 TL'ye ilişkin ödeme iddiası reddedildiğine göre, kabul ve ret oranlarına göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderinin tamamının alacaklıya yüklenmesi doğru değildir....

                    Taraflar arasındaki borca itiraz uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın muteriz borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. İTİRAZ Muteriz borçlu itiraz dilekçesinde; alacaklıya borcu olmadığını, taraflar arasında borca sebep olabilecek ticari ilişki bulunmadığını, takibin kötüniyetli başlatıldığını ileri sürerek, borca itirazının kabulü ile takibin ve ödeme emrinin iptaline ve lehine tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....

                      UYAP Entegrasyonu