Somut olayda, incelenmesi istenen karar, İİK’nun 36. maddesinde düzenlenen icranın geri bırakılmasına (icranın geri bırakılması için sunulan nakit teminatın nemalandırılması talebinin reddine dair 14/12/2021 tarihli icra memur işlemini şikayet) ilişkin olup, anılan kararın istinaf kabiliyeti bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun İİK'nun 363, 365/son maddeleri gereğince reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Hukuk Dairesi’nin 13/02/2014 tarih, 2014/717 Esas, 2014/3939 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve 21/03/2014 tarihinde kesinleştiğinin, şikayet tarihi itibariyle icranın geri bırakılması şartlarının oluştuğunun anlaşılması karşısında sanıkların beraatine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 25/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, itfa ve zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacı vekili tarafından İİK'nun 33. maddesine dayalı olarak takipten sonraki dönemde itfa nedeniyle icranın geri bırakılmasının talep edildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 33/2 maddesine göre itfa veya imhale dayanan isteklerin mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmesi gerekmektedir....
İcranın geri bırakılması için İcra Mahkemesine başvurmamış olan borçlu, borcunu icra dairesine ödemek zorundadır. Fakat borçlu, hükmün verildiği tarihten sonraki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğu için borçlu olmadığı parayı ödemek zorunda kaldığı iddiasında ise İİK.nun 72.maddesi gereğince istirdat davası açarak paranın iadesini isteyebilir (İİK.md.33/4). Her ne kadar İİK.nun 33/4.maddesinde sadece istirdat davası açabileceği belirtilmiş ise de bundan menfi tespit davası da açabileceği sonucunu çıkarmak gerekir. Zira İİK.nun 41.maddesindeki genel yollama 72.maddenin tümünü de kapsar. Menfi tespit davası, bir eda davası olan istirdat davasının öncüsüdür. Bu nedenle borç ödenmediği için istirdat davasının öncüsü olan menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı vardır....
Borçlu mehil vesikasında yazılı süre içinde, Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı alınmazsa veya icranın geri bırakılması kararı alınıp da hükmün onanması halinde, yatırılan teminat para ise alacaklının talebi üzerine başkaca bir işleme gerek kalmadan alacaklıya ödenir, mal ve hak ise malın niteliğine göre icra müdürlüğünce paraya çevrilir....
Borçlu mehil vesikasında yazılı süre içinde, Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı alınmazsa veya icranın geri bırakılması kararı alınıp da hükmün onanması halinde, yatırılan teminat para ise alacaklının talebi üzerine başkaca bir işleme gerek kalmadan alacaklıya ödenir, mal ve hak ise malın niteliğine göre icra müdürlüğünce paraya çevrilir....
mahkemenin icranın geri bırakılması kararının kaldırılması ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir....
İİK'nun 149/a maddesinde icranın geri bırakılması hakkında 33 üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkralarının uygulanacağı belirtilmiştir. İİK'nun 33. maddesinde ise; “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda icra emrinin şikayetçi borçluya 03.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği icra mahkemesine başvurunun ise yasal yedi günlük süre içinde 21.08.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, icra emri tebliğ tarihine göre dava süresinde olup mahkemece, şikayetin esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun.......2014/4740 Esas sayılı dosyası ile hakkında başlatılan icra takibine konu......31.12.1999 tarih ve 662 nolu kredi borç senetinin zamanaşımına uğradığından bahisle İİK'nun 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını ve takibin iptalini tale ttiği,mahkemece şikayetin kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir....
Bu nedenlerle, şikayet edenin icra dosyasına nakit olarak icranın geri bırakılması kararı almak amacıyla yatırmış olduğu paranın nemalandırılması yönündeki talebine karşı icra müdürlüğününü bu talebi reddetmesinde 2004 sayılı İİK 'nun ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 36. maddesi gereğince bir kanuna aykırılık bulunmadığı gibi bu işleme karşı icra mahkemesine yapılan şikayet üzerine şikayetin reddi kararı verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre şikayet eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353- 1- b-1. maddesi gereğince esastan reddi gerekmiş ve aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur....