Taraflar arasındaki borca ve imzaya itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince imzaya itirazın kabulü ile tazminat ve para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurularak takibin davacı borçlu yönünden iptaline karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Mahkemece yukarıdaki ilkeler doğrultusunda usul ekonomisi de dikkate alınarak asıl dosyada şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen imzaya itiraz dosyasında ise, işin esasına girilerek imza incelemesi yapılması gerekirken, takibin iptaline karar verilmesi usul ekonomisine aykırı olduğundan, istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl dosyada şikayet konusuz kaldığından, birleşen dosyada tarafların imzaya itirazla ilgili delilleri toplanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın HMK.353/1- a6 maddesi gereğince mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile, İSTANBUL 28....
Borçlu senet altındaki imzaya itiraz ile birlikte bono imzalama iradesi bulunmadığını bononun sahte olarak oluşturulduğunu ileri sürerek borca da itiraz etmiştir. Gerek Adli Tıp raporuna gerekse Jandarma Kriminal Laboratuvarından alınan raporda imza borçluya ait olmakla birlikte başka amaçlarla atılmış bulunan imzalardan faydalanılarak sahte olarak oluşturulduğunu senet üzerindeki olan bulgulara dayanılarak ayrıntılı bir şekilde açıklanmaktadır. İİK 170/a maddesinini ikinci fıkrasına göre "icra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısı ile usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenedi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir" hükmünü içermektedir. Kambiyo senedi olan bononun unsurlarından biri de TTK 688/2 maddesinde belirtilen kayıtsız şartsız bir bedel ödeme kanadidir....
İmzaya veya paraf imzasına itiraz halinde ise, mahkemece, yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin paraflı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır. Borçlunun söz konusu itirazları sabit olduğu takdirde; çekin TTK'nun 796. ve 808. maddelerinde (Eski TTK'nun 708. ve 720. maddeleri) öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılacak ve İİK'nun 170/a-2. maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilebilecektir. Davacı tarafından çekin keşide tarihinin değiştirildiği iddia olunmuş ise de, paraf imzaya itiraz etmediğinden ve bu paraf imzanın keşideciye ait olmadığı açıkça ileri sürülmediğinden, salt keşide tarihinde değişiklik yapılmış olması senedin kambiyo vasfını etkilemez....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/2793 KARAR NO : 2023/1883 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/05/2022 NUMARASI : 2018/154 ESAS, 2022/205 KARAR DAVA KONUSU : ŞİKAYET, İMZAYA VE BORCA İTİRAZ KARAR : Akhisar İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/154 Esas, 2022/205 Karar sayılı dosyasında verilen davacının tüm taleplerinin ayrı ayrı reddi kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından müvekkili aleyhine Akhisar İcra Müdürlüğünün 2018/3091 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibine başlandığını, takibe konu çekteki imzanın müvekkili şirket temsilcisinin eli ürünü olmadığını, müvekkili şirketin takip alacaklısına herhangi bir borcu bulunmadığını, takipte talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu...
davacının imzaya itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, rapor aldırtılarak imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, bonoya dayalı kambiyo takibinde, imzaya ve borca itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine dair karar verilmiştir. İİK'nın 170/a maddesi "Borçlu, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir. İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir." hükmünü içerir. Ancak, 6102 Sayılı TTK'nun 776/f maddesi gereğince, bonoda tanzim yerinin yazılı olması gereklidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte borçlunun açtığı imzaya ve borca itiraz davasına ilişkindir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlunun 16.09.2019 tarihli haciz tutanağında borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, bu nedenle imzaya itiraz yargılamasına devam edilerek imzaya itirazın kabulüne karar verilemeyeceğini, İİK.nun 170/a maddesinde bunun açıkça düzenlendiğini, borçlunun iddidasını genel mahkemelerde imza itirazına dayalı menfi tespit davasında ileri sürmesi gerektiğini iddia etmiş ise de, Y.12.HD.nin 2020/4356 E. 2020/7526 K. sayılı emsal içtihadında özetle; “Borcun kabulü, imza itirazında bulunulmasına ve dolayısıyla imza incelemesi yapılmasına engel olmayıp, İİK'nun 170/3 . maddesinde; inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşıldığı takdirde itirazın reddedileceği hükmü yer almaktadır..... mahkemece alınan raporların içeriğine göre, borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeler ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. ” denilmiştir....
Beş günlük imzaya itiraz süresi ödeme emri tebliğinden itibaren başlayacağından ve ödeme emri tebliği yok hükmünde olduğundan, başkaca bir ödeme emri tebliği de söz konusu olmadığından, imzaya itirazın süresinde olduğu, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenlerle mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu tespite göre, davacının tebliğe ve itiraz süresine dair istinaf sebeplerinin incelenmesine de gerek bulunmamaktadır....