Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ; Mahkemece, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasının “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu, (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.) borçluya İİK. 54 maddesi uyarınca muhtıra ve ödeme emrinin 12/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 14/07/2019 tarihinde açıldığından usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı, imzaya ve borca itirazın davacı vekili tarafından 14/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiği ve davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti yerinde görülmediğinden, ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden borca ve imzaya itirazların süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir....

DİRENME KARARIİTİRAZ VE ŞİKAYET 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 167 ] 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 168 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki “ “İtiraz ve “ “şikayet” ” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesince itiraz ve şikayet taleplerinin feragat nedeniyle reddine dair verilen 22.10.2008 gün ve 2007/847 Esas ve 2008/1214 Karar sayılı kararın temyizen incelenmesi itiraz eden/şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 27.04.2009 gün ve 2009/1502-9186 Esas ve Karar sayılı ilamı ile onanmış; itiraz eden/şikayetçi/borçlu vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 12....

    İİK'nun 274/1. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir. Bu suretle itiraz tahliye takibini durdurur" hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasa maddesine göre itirazın, tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde icra dairesine bildirilmesi gerekir. Bu hüküm uyarınca borçlunun süresinde tahliye emrine itiraz etmesi halinde takibin icra müdürlüğünce durdurulması gerekir. Aksi yönde verilen karar, bir hakkın yerine getirilmemesi niteliğinde olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süreye tâbi olmaksızın şikayet konusu yapılabilir. Somut olayda, borçlunun 26.06.2015 tarihli dilekçe ile icra müdürlüğüne yaptığı başvuruda; takip dayanağı 26.02.2015 tarihli kira sözleşmesi ve 30.05.2015 tarihli tahliye taahhütnamesi ile altındaki imzaya süresi içinde itiraz ettiği anlaşılmıştır....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usulsüz tebligata yönelik şikayet süresinin 7 gün olduğunu, imzaya itiraz süresinin de 5 gün olduğunu, yasal süresi içerisinde davacı tarafından şikayet yoluna başvurulmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

      İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına yetkisiz kişiler tarafından keşide edilen çekin İstanbul 25.İcra Müdürlüğü 2018/35915 Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmesi üzerine İstanbul 26.İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya itiraz ve takibin iptali talepli davayı açtığını, imzaya itirazlarının bu davada kabul edildiğini, ancak kararın dava tarihinden bir sene sonra verildiğini, bu süre içinde alacaklı tarafından davacı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmazlar üzerine haciz tesis edildiğini, davacıya ait tüm taşınır ve taşınmazlar üzerindeki hacizlerin fekkine karar verilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde takip dosyasından konulan davacı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmaz malların değerlerinin tespitiyle alacak tutarını aşan taşkın haciz niteliğindeki hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, "......

      yer alan imzanın sahte olduğu, ortada bir borç olmadığı, senedin kambiyo senedi vasfına sahip olmadığı açıkça ortada olduğunu, söz konusu sahte senedin zamanaşımı süresinin dolmasına 2 gün kala takibe konulduğunu, senedin ticari hayatta kullanılan maktu senetlerden olmadığı, muris vefat ettikten sonra bu alacağın mirasçılara karşı hiç öne sürülmeden, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra icra takibinin başlatıldığını, tüm bunların müvekkilini miras payından mahrum etmek için yapıldığının ifade edildiğini, bu ifadeler ile dava dilekçesinde açıkça imzaya itirazın yanı sıra borca da itiraz edildiğini, hem dava dilekçesinde yer alan ifadeler hem de bilirkişi raporuna karşı beyanlarının da dava konusu senedin sahte olduğu, ceza davasının görülmekte olduğu ifade edildiğini, tüm bu hususlar imzaya itirazın yanı sıra borca itiraz niteliğinde olduğunu ancak mahkemece yalnızca imzaya itiraz yönünden bir inceleme yapıldığını, borca itiraz yönünden bit hüküm kurulmadığını, bu nedenlerle yerel mahkeme...

      Sayılı dosyasında menfi tespit davası ikame edildiğini, ayrıca müvekkili tarafından 21.09.2021 tarihinde hem imzaya hem de imzanın sahte olması gerekçesiyle borca itiraz konulu İstanbul 16....

      Dava İİK'nun 170. maddesinde düzenlenen İmzaya İtiraz davası olup; HSK'nun iş bölümü kararının 12. Hukuk Dairesinin iş bölümünü belirleyen kısmının 1. maddesinde "2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca yapılan icra ve iflas takiplerinden kaynaklanan şikayet, itiraz ve itirazın kaldırılması talepleri hakkında İcra Mahkemelerince verilen hüküm ve kararlar " hakkındaki istinaf incelemesinde 12. Hukuk Dairesinin görevli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda eldeki davada istinaf incelemesinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiği gerektiği anlaşıldığından talep hususunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK nun 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme sonucunda, istinaf incelemesinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12....

      Bir diğer anlatımla, borçlunun İİK'nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca ya da imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. Takibe konu senedin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK'nun 776/f maddesinde; bonoda düzenleme yerinin yazılı olması gerektiği, aynı Kanun'un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun düzenleyenin adı ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı bonoda tanzim yeri gösterilmediği gibi, tanzim edenin adı ve soyadı yanındaki adreste de idari birim yazılı değildir....

        İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince icra mahkemesi, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını ve alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re’sen inceleyerek, takibin iptaline karar verebilir. O halde, takip dayanağı senet kambiyo senedi vasfını taşımadığından, icra mahkemesince öncelikle İİK'nun 170/a maddesi uyarınca itiraz eden borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, borçlunun imzaya itirazının incelenerek, takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru değil ise de; temyiz edenin sıfatı nazara alınarak, aleyhe bozma yasağı nedeni ile bu husus bozma nedeni yapılmamış, kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...

          UYAP Entegrasyonu