Haciz talebi de bir icra takip talebi olduğundan haciz talebinde bulunulması ile zamanaşımı kesilir. Somut olayda ödeme emrinin 28/06/2010 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, ödeme emrine itiraz edilmediği ve takibin kesinleştiği, alacaklı vekilinin 17/01/2011 tarihinde borçlunun menkul mallarının haczi ve muhafazası için Orta İcra Müdürlüğü'ne talimat yazılmasını talep ettiği ve talep doğrultusunda işlem yapıldığı, haciz talebi ile zamanaşımının kesildiği, alacaklı vekilinin haciz talep tarihi olan 17/01/2011 tarihi ile yenileme talep tarihi olan 28/11/2013 tarihleri arasında üç yıldan fazla süre geçmediği ve zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun zamanaşımı şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken şikayetin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
DAVA KONUSU : Zamanaşımı Nedeniyle İcranın Geri Bırakılması KARAR : İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından İzmir 23....
Yukarıda açıklanan nedenlerle Giresun İcra Müdürlüğü 2018/23334 Esas (2010/1575 Eski Esas),(2015/518 Eski Esas) sayılı icra dosyasındaki adi havale niteliğindeki çekler yönünden icranın geri bırakılması talebinin reddine, takibe konu 11/11/2009 keşide tarihli 10/02/2010 vade tarihli 25.650,00 TL bedelli bononun zamanaşımına uğradığı mahkememizce tespit edildiğininden bu bono yönünden icranın geri bırakılmasına" karar verildiği anlaşılmıştır. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın takip konusu çekler yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, takibe konu çekler nedeni ile gönderilen takibin itiraz edilmeden kesinleştiğini, bono yönünden verilen kararın doğru olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkemece verilmiş olan takibe konu çekler yönünden icranın geri bırakılması talebinin reddine dair verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/734 Esas 2020/311 Karar sayılı ilamı ile icranın geri bırakılmasına dair karar verildiğini, karar verilmeden önce dosyaya tahsil edilen paraların tahsilat olarak alacaklı tarafa ödendiğini, icranın geri bırakılması kararından önce ödenen paraların iadesi için azledilen avukata tebligat gönderildiğini ve 28.10.2020 tarihinde alacaklı müvekkilinin borçlu olarak kaydedilerek tüm mal varlığına haciz şerhi işlendiğini, araçları üzerine yakalama şerhi tesis edildiğini, borçlu tarafından icra tehdidi altında ödenen paraların iadesi için istirdat davası açılması gerekirken icra müdürlüğünce alacaklı tarafın borçlu sıfatıyla kaydının yapılarak haciz işlemi tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, şikayetlerinin kabulü ile 28.10.2020 tarihli tensip zaptı ile alacaklının borçlu olarak kaydedilerek alacaklının tüm mal varlığı üzerine haciz şerhi konulması işleminin iptaline, tedbiren alacaklının mal varlığı üzerine tesis edilen haciz şerhlerinin kaldırılmasına...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değilse de; Alacaklı tarafından şikayetçi borçlular aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçluların icra mahkemesine şikayet yoluna başvurarak dayanak bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile icranın geri bırakılmasını talep ettikleri, mahkemece istemin kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini, zamanaşımı sebebiyle takibin iptalinin değil icranın geri bırakılmasına karar verilebileceğini, beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2010/10166 Esas sayılı dosyasında İİK.nun 71/son ve 33/2. Maddesi gereği zamanaşımı sebebiyle davacı borçlular yönünden icranın geri bırakılmasına, dair karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ :İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı vekili yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuş, gerekli harçlar yasal süresinde yatırılmıştır....
Zira maddenin son bölümünde "...icranın geri bırakılması için Bölge Adliye Mahkemesi'nden veya Yargıtay'dan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir." düzenlemesi mevcuttur. Yine, İİK'nın 36/3 maddesine göre, "ücreti ilgililer tarafından verilir ise Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay'ca icranın geri bırakılmasına dair karar icra dairesine en uygun vasıtalar ile bildirilir." düzenlemesi mevcut olup, buna göre icranın geri bırakılması kararının borçlu tarafından sunulması zorunlu olmadığı gibi kararın icra dosyasına ibrazı için de bir süre belirlenmemiştir. Bu haliyle süresi içerisinde alınmış icranın geri bırakılması kararının mehil vesikasında belirlenen süre geçtikten sonra icra dosyasına sunulmuş olmasının icranın geri bırakılması kararı gereğince işlem yapılmasına engel olmadığı açık olup, icra müdürlüğünce bu yönde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....
Bu nedenle, bozma tarihi ile alacaklının bozma sonrası lehine sonuçlanan ilam ile icra takibine devam edilmesini isteyebileceği tarih arasındaki süre içinde, satış isteme sürelerinin (m.106) işlememesi gerekir (m.111,III kıyasen). Bozmaya kadar geçen süre, bozma sonrası yeniden karar verildikten sonra işlemeye başlayan süreye eklenir. Buna göre süresinde satış istenip istenmediğine, dolayısıyla haczin düşüp düşmediğine bakılır. Yukarıdaki açıklamalar, daha çok, teminat karşılığında Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı (m.36,HUMK m.443) alınmamış olması hali içindir. Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı alındıktan sonra hükmün bozulması halinde de, icra takibi olduğu yerde durur (daha doğrusu durmakta devam eder). Bu halde, borçlunun başvurusu üzerine, hükmü vermiş olan mahkeme, bozmanın niteliğine göre (icranın geri bırakılması için) göstermiş olduğu teminatın borçluya geri verilip verilmeyeceğine kesin olarak karar verir (m.36,V)....
Hukuk Dairesi’nin 14/02/2013 tarih, 2012/27439 Esas, 2013/4129 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve karar düzeltme yoluna başvurulmadığından 19/04/2013 tarihinde kesinleştiği, şikayet tarihi itibariyle icranın geri bırakılması şartlarının oluştuğunun anlaşılması karşısında sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hükmün birinci fıkrası karardan tamamen çıkartılarak yerine “Yasal unsurları oluşmadığından sanığın 5271 sayılı CMK’nın 223/2-b bendi uyarınca İİK’nın 331. maddesine aykırılık suçundan beraatine” yazılmak suretiyle, tebliğnameye aykırı olarak, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2- İİK’nın 337/a maddesinden yapılan şikayete yönelik incelemede,...
nin iflasına karar verildiği, Bakırköy İflas Dairesi'nin 13.09.2011 tarih ve 2011/28 sayılı yazısı üzerine anılan şirket hakkında iflasın açıldığı hususunun 30.09.2011 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek 05.10.2011 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan olunduğu, bilahare, müflis borçlu şirket vekili tarafından 05.08.2005 tarihli vekaletnameye dayalı olarak icra takibinin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemi ile 24.11.2015 tarihinde şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulduğu görülmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513. maddesi hükmü uyarınca (mülga 818 sayılı BK'nun 397. maddesi) vekalet sözleşmesi, vekalet verenin iflası ile son bulur. İflas kararının verilmesi ile birlikte müflisin iflas idaresi kanalıyla temsili gerekmekte olup; iflas idaresinin seçilmesinden önceki dönemde, temsil yetkisi iflas dairesine aittir....