Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan, İİK'nun 170/2 ve 3. maddesinden, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takiplerde imzaya itirazın da duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, başvuru borca, yetkiye ve imzaya itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. Ancak yetki itirazının incelenmesinde anılan madde hükümleri uygulanmayıp, taraflar gelmese bile gereken kararın verilmesi zorunludur. O halde mahkemece, duruşma açılarak, itirazlar incelenmek suretiyle varsa tarafların delilleri değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/10/2022 NUMARASI : 2022/464 ESAS 2022/626 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Dairesi'nin 2022/37806 Esas sayılı dosyası ile taraflarınca ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine icra emri tebliğ edilmeden borçlu T3 tarafından 29/07/2022 tarihinde itiraz edildiğini, borçlunun henüz borcun içeriğini ve dayanak belgesini görmeden kötü niyetli bir şekilde borcu inkar ederek ödeme emrine itiraz ettiğini, borçluya ödeme emrinin 01/08/2022 tarihinde tebliğ edildiğini ve kanunda belirtilen 7 günlük itiraz süresi içerisinde borca itiraz etmediğini ve ödeme emri tebliğ öncesi yaptığı borca itirazın değerlendirilmemesi...

    itirazımın reddine dair kararının şikayet nedeniyle kaldırılmasına, icra takibinin itiraz nedeniyle durdurulmasına, Mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takibe karşı borçlunun ...... mahkemesine başvurusunda; örnek 7 numaralı ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığını belirterek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiği ve ayrıca borca itiraz ettiği, mahkemece tebligatın usulsüz olduğu tespit edilmesine rağmen, ...... dosyasına itiraz dilekçesi verilmediğinden bahisle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir....

      Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/24 satış dosyasının karara çıktığını bu dosyalar nedeniyle kendisine husumet beslediğini ve davaya konu senedi hazırladığını, senedin düzenlenme tarihinin 07.01.2010, vade tarihinin 07.12.2020 olarak belirtildiğini ancak ödeme emrinde 07.01.2020 tarihinin vade olarak belirtildiğini, ödeme emrinin de usulüne uygun olmadığını, imza örneklerinin alınmasını ve imza örneklerinin bulunduğu kurumlardan imza örneklerinin istenerek Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasını talep ettiğini, yetkili mahkemelerin Malatya Mahkemeleri olduğunu, İzmir İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettiğini, takipte talep edilen faiz oranının da fahiş olduğunu, faiz oranına da itiraz ettiğini, tüm bu nedenlerle takibe, yetkiye, senet üzerindeki imza ve yazıya, borca, faizze ve diğer ferilerine itiraz ettiğini, takibin tedbiren durulmasını, haksız takibin iptalini, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir....

      Ancak ödeme emrinin tebliğinden itibaren borçlu vekili tarafından süresi içerisinde borca itirazda bulunulduğundan ve istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde de " itiraz dilekçemizde tarafımızdan zaten borcun sebebi ve konusu dahil her konuya itiraz edilmiştir " şeklindeki davacı vekilinin beyanından borca tüm itirazların yapıldığı, takibin durdurulduğu ve ödeme emrinin vekil yerine asile tebliğ edilmiş olması nedeni ile tüm itirazlarını ileri süren borçlu taraf açısından savunma hakkının kısıtlanmamış olduğu bu nedenle tebligata yönelik şikayette hukuki menfaat bulunmadığından istinaf talebi yerinde olmakla istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile Küçükçekmece 2....

      İİK'nın 168, 169 ve 170 ve 170/a maddelerinde; kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren takip müstenidi kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre kambiyo hukuku bakımından takip hakkı olmadığını (şikayet yoluyla) beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Anılan yasa hükümlerine göre imzaya, borca, yetkiye itiraz ve kambiyo hukuku bakımından şikayet ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreye tabidir. Somut olayda; davacı borca itirazda bulunmuş olup, dava dilekçesinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir itirazda bulunmamış, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasını ilk olarak istinaf aşamasında ileri sürmüştür....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi alacaklı, ilamlı takipte, borçlunun icra müdürlüğüne başvurarak borca ve ferilerine itiraz ettiğini, icra müdürlüğünce takibin ilamsız takip olarak değerlendirilerek, takibin durdurulmasına karar verildiğini, ilamlı takip sonucunda icra mahkemesine süresinde yapılmış bir itiraz olmadığını belirterek icra müdürlüğünün takibin durdurulmasına ilişkin kararının iptalini istemiş, mahkemece; 5502 sayılı yasanın 36. maddesine göre; idareye başvuru şartı gerçekleştirilmeden icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle şekil yönünden takibin iptaline karar verilmiştir....

        Tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar mahkemece dava borca itiraz olarak değerlendirilmiş ve borca itirazın süreden reddine karar verilmiş ise de, hukuki nitelendirme mahkemeye ait olmakla davacının talebinin borca itiraz olmadığı, davalı hakkında tefecilik suçundan dava açılması nedeniyle icra müdürlüğünce takibin tedbiren durdurulmasına yönelik taleplerinin reddine yönelik 29/06/2021 tarihli işlemin iptaline yönelik olduğu, eldeki davanın şikayet mahiyetinde olması nedeniyle icra müdürlüğünün işlem tarihi itibariyle açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmakla şikayetin esasının incelenmesine geçilmiştir. Esasa yönelik incelemede ise; davalı hakkında Tefecilik suçundan Cumhuriyet Savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir....

        Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesinin dosya içeriği ile çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre; HMK'nın 355.maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, davacı tarafından ileri sürülen iddianın borca itiraz ve şikayet niteliğinde olduğu, borca itirazın kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verileceği, şikayetin kabulü halinde takibin iptaline karar verileceği, bu durumda şikayetin öncelikle değerlendirilmesi gerektiği ve davacının da yararına olduğu, şikayet sonucunda takibin iptaline karar verildikten sonra yeniden takip başlatılması halinde davacının kendisine gönderilecek ödeme emrine karşı yasal süresi içerisinde borca itiraz edebileceği, takip talebine ve ödeme emrine davacı hakkında "Konkordato ilanı olduğundan işlem yapılmayacaktır" yazılmasının ve davacıya ödeme emri gönderilmemiş...

        UYAP Entegrasyonu