Davalı MKE Kurumu Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan ödemeler ve masrafların belirlenebilir olduğunu, davanın belirli alacak davası olarak açılmaması nedeniyle reddinin gerektiğini, zaman aşımı definde bulunduklarını, kazada müvekkili Kurum kusurunun olmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, "Uyuşmazlık; rücuen alacak istemine yöneliktir. Davalı vekili zaman aşımı definde bulunmuştur. Zaman aşımı defi; davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. 1479 sayılı Yasa'nın 63- 70/2.md ile 5510 sayılı Kanun'un 93/3 md. Gereğince tazminat ve rucu davalarında zaman aşımı süresi 10 yıldır. Dava tarihi dikkate alındığında 10 yıllık zaman aşımı süresinin gerçekleşmediği, davalı vekilinin zaman aşımı definin yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır....
Davada, kesinleşmesini müteakip ödenen katma değer vergisi ile buna bağlı ceza, gecikme faizi ve zammının geri verilmesine karar verilmesi isteminde bulunulmakta ise de; tarh ve ceza kesme işlemleri yasal süresi içinde idari davaya konu edilmeyen vergi ve cezanın mükellefine geri verilmesi, ancak, Vergi Usul Kanununun 116'ncı ve devamı maddelerinde yer alan vergi hatalarının düzeltilmesine dair hükümler uyarınca ve zaman aşımı süresinde olanaklıdır. Olayda, düzeltme ve şikayet yoluna başvurulmaması sebebiyle, idari davaya konu olabilecek nitelikte işlem bulunmadığından, Mahkemece, bu nedenle reddi gerekirken davanın süre aşımı nedeniyle reddinde isabet mevcut değilse de; bu durum, sonucu itibarıyla yerinde görülen kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte değildir. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine; … lira maktu karar harcının temyiz isteminde bulunandan alınmasına, 30.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi....
Davalı --- vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, ---tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda sigortacısı olduğu aracın hasarı oranında müvekkili şirket lehine yapmış olduğu ödemenin faiziyle iadesi talebiyle iş bu davayı ikame ettiğini, davaya ilişkin zaman aşımı itirazlarının olduğunu, huzurdaki davaya konu trafik kazasına karışan ve sürücüsünün-- kiralandığını, bu bakımdan davalı---- şirkete davada husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını,müvekkili şirkete ait -- plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE; Dava, hukuki niteliği itibariyle,----- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir....
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili 31/08/2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, haksız fiili düzenleyen Borçlar Kanunu hükümlerine göre zamanaşımı süresinin üst sınır olarak 10 yıl olarak belirlendiğini, aksine hüküm bulunmayan durumlarda uygulanan genel zaman aşımı süresi olduğunu, yorum yoluyla kıyasen genel zaman aşımı süresini aleyhe bir değerlendirme ile kısaltmanın hem zaman aşımı müessesesinin amacına hem de kanun koyucunun 2918 sayılı KTK da güttüğü amaca aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf inceleme ve denetlemesinin yapılarak kaldırılmasına, dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine, mümkün değil ise yargılama yapılarak davacı müvekkili lehine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir....
CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve gerçekleşen zaman aşımı nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak DÜŞÜRÜLMESİNE, 01.12.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi tarafından zaman aşımı ilk itirazı konusunda değerlendirme yapılması için kaldırılmıştır. Taraflar arasında yapılan sözleşme eser sözleşmesidir. Davalı zaman aşımı ilk itirazında bulunmuştur....
HD'nin 22/11/2023 tarih, 2022/1501 Esas-2023/1524 Karar sayılı ilamı ile "Zaman aşımı defi yönünden; davalı tarafından ıslaha karşı zamanaşımı defi'nde bulunulduğu anlaşılmakta olup, öncelikle belirtilmelidir ki, zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.1.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı) Yargı kararları ile öğretide kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir. (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt:II sayfa:1541 v.d) Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. Y.HGK.20.3.1968 gün ve 1968/9-210 E. ve 151 K., 3.7.2002 gün ve 2002/9-564 E. ve 572 K.,09.10.2002 gün ve 2002/9-808 E. ve 2002/801 K.sayılı ilamları da bu yöndedir....
Fazla çalışma ücreti alacağı 5 yıllık zaman aşımına tabi olup, ıslah tarihine göre 5 yıl geriye gidildiğinde 07.07.2004 tarihinden önceki alacakların zaman aşımına uğraması söz konusu olacaktır. Buna göre zaman aşımı davacının 07.07.2004 tarihinden önceki 7 günlük fazla çalışma ücretini etkilemektedir. Hükme dayanak bilirkişi raporuna göre bu 7 günlük sürenin parasal miktarı 37,67 TL. olup, dava dilekçesi ile talep edilen miktar 250,00 TL. olduğundan bu miktarda talep edilen ilk kısmi miktar içinde kaldığından ve ayrıca 01.08.2004 tarihi itibari ile muaccel olması nedeniyle zaman aşımına uğramadığından Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan ve davacı tarafından ispatlanan net 2.572,63 TL. fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınması gerekirken zaman aşımının hatalı değerlendirmesi sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece İİK.nun 18/3 ve HMK 320/1 maddelerine göre, şikayet konusu nedeniyle açıklama yapılmasına ve duruşma açılmasına gerek olmadığı takdir edilerek evrak üzerinde yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "....Uyuşmazlık, davacı borçluya gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğine, usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkindir. İ.İ.K.'nun 16. maddesinin 1. fıkrasında şikayetin, muamelenin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içinde yapılacağı, 2. fıkrasında ise bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet yoluna başvurabileceği hüküm altına alınmıştır....
No:51 Karatay/KONYA" adresine çıkartılan ödeme emri tebligatının iade gelmesi üzerine, aynı adresine Tebligat Kanunu’nun 35. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 57. maddesi gereğince yapılan tebliğ işlemi usulüne uygun olduğundan, İlk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi isabetlidir. III- Davacı borçlu icra mahkemesine başvurusunda, zamanaşımı itirazında bulunduğu, zamanaşımı itirazının takibin kesinleşmesinden önceki veya sonraki döneme ilişkin olduğunu açıkça belirtmediğinden ve ödeme emrinin usulüne uygun olduğu tespit edildiğinden, ilk derece mahkemesince zamanaşımı itirazının esası incelenerek 10 yıllık zaman aşımı süresinin henüz dolmadığı yönündeki gerekçe ile zaman aşımı itirazı reddine karar verilmesi isabetlidir....