Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun gibi kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden sonraki dönem için masraf ve icra vekalet ücretinin de hesaplanabileceği pek tabidir.O halde mahkemece; kabul edilen asıl alacağa, takip tarihi sonrası için yasal faiz oranı esas alınarak bilirkişi tarafından sunulan 21.08.2014 tarihli raporda yapılan hesaplamanın, yukarıda belirtilen ilke ve kurallara uygun olup olmadığı denetlenerek ve gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak sureti ile şikayet konusu hesap işleminin doğru olup olmadığı tespit edildikten sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi, uyuşmazlık ve şikayet konusu olmadığı halde ve bu hususta icra müdürlüğünce itiraz nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiği göz ardı edilerek takip öncesi dönem için istenen 131.126,65 TL işlemiş faiz miktarı yönünden de takibin durdurulmasına karar verilmesi HMK’nun 26. maddesine aykırı ve isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz...

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/03/2021 tarih ve 2021/43 Esas sayılı ara kararı uyarınca davalı alacaklı tarafından davacı borçlu şirket aleyhine Niğde İcra Müdürlüğünün 2021/1915 Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip borçlusu tarafından takibe dayanak ara kararında faize hükmedilmemesi nedeniyle faize ve faiz oranına itiraz ettikleri, icra müdürlüğünce faiz ve faiz oranı yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı borçlunun faize ve faiz oranına yönelik itirazlarının takibin şekline göre takip durması nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, takibe dayanak ilamda borçlunun vekilinin bulunduğu ve borçlunun vekilinin ödeme emri ve dayanak belgesinin tebliğ edildiği, mahkeme ara kararın davacı borçlu şirkete tebliğ yapılmasına ilişkin yasal herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı dikkate alındığında davanın reddine ilişkin kararının yerinde olduğu, dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka...

    Temyiz Sebepleri Şikayet edilen alacaklı temyiz dilekçesinde, borçlunun faize dair yapmış olduğu itirazın kötüniyetli olduğunu, işbu itiraza dair ihaleden çok önce karar verildiğinden ve dava reddedildiğinden verilmiş bir tedbir kararı olmadığından bu gerekçe ile ihalenin feshine karar verilmesinin yerinde olmadığını, kaldı ki bölge adliye mahkemesinin ihalenin feshi kararına gerekçe oluşturduğu faize itiraz şikayetinin kesinleşmemesi hususunun davacının dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürülmediğini, işbu iddianın resen gözetilmemesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasnı talep etmiştir. Şikayet edilen ihale alıcısı temyiz dilekçesinde;faize ilişkin şikayetin reddine dair karar verilmesinden sonra ihale yapıldığını ve bu hususun borçlu tarafından dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürülmediğinden resen dikkate alınmasının mümkün olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasnı talep etmiştir. C. Gerekçe 1....

      Borçlunun yasal süresi içinde, takipte istenilen işlemiş faize ve faiz oranına itiraz etmemiş olması, daha sonra icra müdürlüğünce takipten sonra işletilen faiz oranına ve buna göre düzenlenen hesap tablosuna şikayet hakkını ortadan kaldırmaz. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 7. maddesinde; "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'inci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'inci maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır" şeklinde düzenleme getirilmiştir. İcra takibi de dava gibi düşünüleceğinden, 6098 sayılı TBK'nın anılan hükümlerinin henüz sonuçlanmamış icra takiplerinde de uygulanması gerekir (HGK'nın 12.09.2012 tarihli, 2012/19- 314 E, 2012/557 K. sayılı kararı)....

      Ödeme emri tebliği üzerine davalı kiracı süresi içinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinde,takibe,borca ve faize itiraz ettiğini bildirmiştir. Mahkemece, faize ilişkin itirazın iptaline, İİK 62/4 maddesi gereğince borca kısmi itiraz edildiğinde itiraz edilen kısım açıkça belirtilmemişse itiraz edilmemiş sayılacağından borçlunun kısmi itirazında miktar açıkça belirtilmediğinden borca yönelik itirazın yapılmamış sayılması gerektiği, dolayısıyla geçerli olmayan bir itirazın iptalinde de davacı alacaklının hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca 6183 sayılı Kanuna tabi alacaklarla ilgili icra dairesindeki takibin hüküm ifade etmeyeceği, kira alacağı dışındaki belediye gelirlerine ilişkin diğer alacak kalemlerinin de kamu alacağı niteliğinde ve 6183 sayılı Kanunun hükümlerine tabi olup icra dairesinde takibinin yapılmasının mümkün bulunmadığı, geçersiz bir takipte itirazın iptalinin talep edilmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....

        Mahkemece, icra emrinde yer alan "kira bedeli tutarı" ibaresinin maddi hatadan kaynaklandığı ve her zaman düzeltilebileceği, faize itiraz yönünden alınan bilirkişi raporu ile talep edilen işlemiş faizde fazlalık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm, borçlu vekilince temyiz edilmiştir. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlu vekilinin, şikayet dilekçesinde diğer şikayet sebepleri yanında, müşterek çocuğun takip tarihi itibariyle 18 yaşını doldurduğundan bahisle devam edecek aylara ilişkin iştirak nafakası talebinde bulunulamayacağı iddiasında da bulunduğu görülmektedir. Anılan şikayet hakkında Mahkemece inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu konudaki şikayet incelenmeden hüküm kurulması isabetsizdir....

          İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/01/2020 NUMARASI : 2019/127 ESAS - 2020/50 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 16.İcra Müdürlüğü'nün 2019/29772 esas sayılı dosyasında başlatılan ipoteğe dayalı ilamsız takipte müvekkilinin borçlarının bulunmadığını, borca ve faize itiraz ettiklerini, ödeme emrinde faiz oranın ve faizin işlemeye başladığı günün gösterilmediğini, kat ihtarnamesine itiraz edildiğini, asıl borçlu hakkında konkordato davasında tedbir kararı verildiğini ileri sürerek ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

          Aile Mahkemesi'nin 2007/801 Esas-2008/30 Karar sayılı boşanma ilamı ile müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının tahsili amacıyla ilamlı takip başlatmış olup, borçlu İcra Mahkemesi'ne başvurusunda aynı icra dosyasından yapılan şikayet nedeniyle icra emrinin iptaline karar verildiği ve bu karar kesinleşmeden yeniden icra emri düzenlenmeyeceğini, haricen 50.000 TL ödeme yapıldığını, bu miktar ödeme ile faizine ve ayrıca nafaka alacağı için işletilen faize itiraz ettiğini açıklayarak icra emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece, icra mahkemesi kararlarının kesinleşmesine gerek olmadığından icra emrinin iptali talebinin reddine, diğer itirazlar hakkında ise kesinleşen 2012/40 Esas sayılı dosyada karar verildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Somut olayda, davacı borçluların takibe konu borcun likit olmayıp mevcudiyeti ve miktarının yargılamaya muhtaç olduğu iddiası ve faize itirazı, İİK'nın 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmelidir. İcra mahkemesince işin şikayet yoluyla çözümlenmesi mümkün olmadığından ilk derece mahkemesinin anılan iddialara ilişkin kabulü isabetlidir. Diğer taraftan, davacılar vekili dava dilekçesinde sair nedenlerin yanında, aynı taraflar arasında aynı alacağa ilişkin olarak İstanbul Anadolu 22....

            Mahkeme nezdinde hem sıraya ve hem de alacağın esas ve miktarına yönelik itirazların birlikte ileri sürülmesi halinde kural olarak, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması halinde ise alacağının varlığının ve miktarının incelenmesi gerekmektedir.Bu itibarla, davacının davalıya ait ipotek takibine karşı öne sürdüğü şikayet nedenlerinin incelenmeden karar verildiği görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş, davalıya ait takip dosyası ve sıra cetvelini getirterek takibe konu ipoteğin tesis sebebi, ipoteğin niteliği ve davacının bu dosyadaki faize ilişkin iddiaları nazara alarak bir karar verilmesidir....

              UYAP Entegrasyonu