Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre, tebliğin usulsüz yapılması halinde ise mahkemece, muhatabın tebliğe muttali olduğu tarihin tespit edilerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemeninde kabulü olduğu üzere borçlu tarafa yapılan ödeme emri tebliği uslsüzdür. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen nedenlerle usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebligat tarihinin düzeltilmesine ve tespit edilen tebliğ tarihine göre sair şikayet nedenleri hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde; “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır....

    Buna göre, tebliğin usulsüz yapılması halinde ise mahkemece, muhatabın tebliğe muttali olduğu tarihin tespit edilerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemenin de kabulü olduğu üzere borçlu tarafa yapılan ödeme emri tebliği usulsüzdür. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen nedenlerle usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebligat tarihinin düzeltilmesine ve tespit edilen tebliğ tarihine göre sair şikayet nedenleri hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır....

      Buna göre, tebliğin usulsüz yapılması halinde ise mahkemece, muhatabın tebliğe muttali olduğu tarihin tespit edilerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemeninde kabulü olduğu üzere borçlu tarafa yapılan ödeme emri tebliği uslsüzdür. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen nedenlerle usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince öğrenme tarihine göre tebligat tarihinin düzeltilmesine ve tespit edilen tebliğ tarihine göre sair şikayet nedenleri hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır....

        Borçlunun, kendisine gönderilen icra emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Somut olayda, borçlu tarafından icra mahkemesine sunulan 09.5.2012 tarihli şikayet dilekçesinde, takipten haberdar olma tarihi olarak 24.02.2012 tarihinin bildirilmiş olduğu gözetildiğinde, 09.5.2012 tarihinde icra mahkemesine yapılan şikayet, yasal yedi günlük süreden sonradır. O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımından reddi gerekirken, şikayetin esası incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Ankara 28. İcra Müdürlüğü'nün 2018/14890 Esas sayılı takip dosyasında, alacaklı banka tarafından borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilmasız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 21.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Aynı takip dosyasında kıymet takdir raporunun 25.03.2019 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği ve kıymet takdirine itiraza ilişkin Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/342 esas sayılı dava dosyasının 29.03.2019 tarihinde açıldığı, usulsüz tebligata ilişkin şikayet ise 26.09.2019 tarihinde yapılmıştır....

          Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 21.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal beş günlük süreden sonra 01.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile birlikte imzaya ve borca itirazda bulunduğu, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu husus gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece, öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır. Ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiği sonucuna varılması halinde diğer şikayet ve itirazların süre yönünden reddi, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun tespiti halinde ise, TK'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi düzeltilerek, buna göre şikayet ve itiraz süresinde ise işin esasının incelenmesi, aksi takdirde istemin süreden reddi gerekir....

            Ancak, mahkemece Dairemizin kaldırma kararından sonra; ilk derece Mahkemesince satış ilanının usulsüz tebliğine yönelik şikayet bakımından tefrik kararı verilmesi ve hesap kat ihtarı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet bakımından değerlendirme yapılması yerinde ise de; dava dilekçesinde şikayet konusu yapılan icra emri ve kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğine yönelik şikayet bakımından yine hiçbir değerlerdirme yapılmaması HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olmuştur. Dairemizin HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca verilen kaldırma kararı ile ilk hüküm ortadan kaldırıldığından mahkemece yapılacak yargılama sonucunda yeniden verilecek kararda yine taleplerin değerlendirilmesi ve karar verilmesi zorunludur. Bu nedenle davacının icra emri ve kıymet takdiri raporu tebliğine ilişkin şikayet nedenleri değerlendirilmelidir....

            Dava, ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin olup ilk derece mahkemesince de açıklandığı üzere; ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. Davacının takipten haberdar olduğunu beyan ettiği 15.03.2021 tarihinden itibaren 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 08.07.2021 tarihinde usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğu açıktır....

            Somut olayda, davacı adına çıkartılan 13/06/2019 tarihli kıymet taktir raporunun "birlikte sakin kızı Melis Vandemir" açıklaması ile 05/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 16/09/2019 tarihli kıymet taktir raporunun ise "birlikte sakin kızı Nurşen Vandemir" açıklaması ile 27/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ memurunca TK'nun 16. maddesi uyarınca muhatabın adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin birlikte sakin kızına yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, borçlunun usulsüz tebliği daha önce öğrendiği ispatlanamadığından TK'nun 32. maddesi gereğince usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 24/01/2021 tarihinin tebliğ tarihi olduğunun tespitine ilişkin ilk derece mahkemesince verilen kararda, ayrıca davalı alacaklının davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmakla davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....

            İcra Müdürlüğü'nün 2007/433 sayılı dosyasında yapılan 19.12.2011 tarihli sıra cetvelindeki garameye ilişkin işleme yönelik şikayetlerinin kabulü ile ... Vergi Dairesi Müdürlüğü alacağının garameten paylaştırmaya dahil edilerek sıra cetvelinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; ...ara 11. İcra Müdürlüğü'nün 2007/433 sayılı dosyasından düzenlenen 19.12.2011 tarihli şikayet konusu sıra cetvelinin şikayetçi vekilinin bildirdiği 06.03.2012 tarihinde değil 02.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği, usulsüz tebliğe ilişkin bir şikayet bulunmadığı ve sıra cetveline yönelik şikayetin İİK'nun142. maddesinde öngörülen yedi günlük hak düşürücü süreden sonra yapıldığı gerekçesiyle İİK' nun 16, HMK'nun 30 ve 320. maddeleri de gözetilerek şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu