Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle, mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi ve usulsüz olduğunu iddia ettiği ödeme emri tebligatını öğrenme tarihinin tespiti gerekir. Somut olayda, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28.11.2014 tarih ve 2014/230 E. - 2014/390 K. sayılı tahliye istemli dava nedeniyle yapılan duruşma davetiyesinin, borçlu şirkete 27.8.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirket vekilinin 17.10.2014 tarihli ilk duruşmaya katıldığı görülmekte olup, borçlu, icra mahkemesine yaptığı 20.10.2014 tarihli şikayet başvurusunda, bu tebliğ işleminin de usulsüz olduğunu ileri sürmemiştir. O halde, borçlunun, hakkındaki takipten tahliye davasında gönderilen dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 27.8.2014 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmakla mahkemece, şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, işin esasının incelenerek şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

    TK. 32. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu tebliğ alan kişi tarafından ileri sürüldüğünde ve mahkemece de bu usulsüzlük kabul edildiğinde yapılan tebligatın usulsüzlüğü ile birlikte öğrenme tarihinin, öğrenme tarihi tespit edilemiyorsa bildirdiği veya şikayet tarihi öğrenme tarihi kabul edilerek mahkemece bu tarihin tebliğ tarihi olduğunun tespitine karar verilir. Somut olayda şikayetçi birinci gönderilen haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin bir usulsüzlük ileri sürmemiştir. Şikayet, kendisine gönderilen 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkindir. Birinci haciz ihbarnamesi usule uygun olduğundan 2. haciz ihbarnamesinin gönderilmesi doğrudur....

      Borçlu tarafça ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu ileri sürülmüştür. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Somut olayda, şikayetçi borçlu şikayet konusu işlemi 17/05/2019 tarihinde öğrendiğini bildirmiş, dava 21/05/2019 tarihinde açılmış olup, süresindedir....

      Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur.Somut olayda, şikayetçi vekili dilekçesinde, 2. haciz ihbarnamesini 22.12.2014 tarihinde öğrendiklerini bildirdiğine göre, beyan edilen bu ittıla tarihine nazaran yasal şikayet süresinin son günü 29.12.2014 Pazartesi mesai bitimi olduğundan, 30.12.2014 tarihinde yapılan usulsüz tebligata yönelik şikayet, İİK'nun 16/1 maddesinde öngörülen yasal 7 günlük sürenin geçmesinden sonra olmakla, süresinde değildir.O halde, mahkemece; 89/2 haciz ihbarmesi tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin süre aşımı nedeni ile reddine karar verilerek, sair şikayet nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir....

        ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; bila tebliğ iade edilen ödeme emri tebligatının, borçlu şirketin adresten taşındığı tespiti yönünden usulsüz olduğunu, zira şirket sahiplerinin tebliğ tarihinde yurtdışında olup şirketin adresten taşınmadığını, ayrıca tebligat mazbatasında şirketin nereye taşındığına ilişkin bir tespitin de yer almadığını, mazbatada yazılı komşunun kim olduğunun anlaşılamadığını, bila tebliğ iade edilen tebligat üzerine TK'nın 35. maddesi gereğince yapılan tebligatın da, tebliğin bu madde gereğince yapılacağına ilişkin meşruhatı içermemesi ve mavi renkli zarf ile gönderilmemesi nedenleri ile usulsüz olduğunu ileri sürerek ödeme emri tebligatının iptali ile tebligatı öğrenme tarihinin 29.01.2020 olarak kabulünü talep etmiştir. II....

          Öte yandan, anılan maddenin 7.fıkrası hükmüne göre; satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadarki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez. Satış ilanı tebliğ edilmemişse şikayet süresi öğrenme tarihinde itibaren başlar. Öte yandan tebligat usulsüzlüğüne dayalı şikayet İİK'nun 16. maddesine dayalı şikayet olup öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine başvurulmalıdır. Somut olayda şikayetçi borçlunun 25.08.2014 tarihinde ihalenin feshi isteminde bulunduğu ancak satış ilanı tebliğ işlemine yönelik bir şikayetinin olmadığı görülmüştür.Bu durumda satış ilanı tebligatı usulsüz olsa bile en geç ihalenin feshi talebinin yapıldığı 25.08.2014 tarihinde tebliğ işleminden haberdar olunacağından ve bu tarihten itibaren 7 günlük süre içinde satış ilanı tebligatı usulsüzlüğü ileri sürülmediğinden satış ilanı tebligat işlemi kesinlemiştir....

            Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 11.08.2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin borçluya 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasının bulunmadığı, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun ise 24.08.2015'te olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; şikayete konu taşınmazın haczedildiğine ilişkin olarak borçluya tebliğ edilen 103 davetiyesi tebligatının usulsüz olduğuna ilişkin bir iddia bulunmadığından bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu mahkemece resen gözetilemeyeceği gibi, borçlunun şikayet dilekçesinde ileri sürmediği 103 davetiyesi tebliğ işlemine ilişkin usulsüzlük iddiasını temyiz aşamasında ileri sürmüş olması da, şikayet konusu yapılmayan hususların temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabi olduğundan sonuca etkili olmayacaktır....

              Borçlunun, şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmesi yeterli olup, ıttıla tarihinin bildirilmemiş olması şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Zira, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre borçlunun usulsüz tebliğ işleminden haberdar olma tarihi mahkemece belirlenecektir. Bu durumda, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirmemiş ise, en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemenin, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin bildirilmemesi nedeniyle şikayetin yerinde olmadığına ilişkin ret gerekçesi yerinde değildir....

                Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe; Davalı alacaklı tarafından davacı borçlular ve diğerleri hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde davacılar tarafından ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu, ıttıla tarihinin 24.11.2020 olması sebebi ile tebliğ tarihinin bu tarih olarak düzeltilmesini ve icra müdürlüğünün itirazlarına rağmen takibin devamına karar verilmesi yönündeki 09.12.2020 tarihli kararının kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın süre aşımından reddine karar verildiği, davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur....

                Şikayetçi-Borçlu taraf 02.10.2017 tarihli memurluk işleminin kaldırılması talebiyle şikayet yoluna gelmiş ise de; İlamsız takipte kendisine ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığını iddia eden tarafın öğrenme tarihi olarak beyan etttiği tarihten itibaren ödeme emrinde gösterilen itiraz süresinde itirazlarını İcra Müdürlüğüne bildirmesi ve aynı süre içinde İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz tebligata ilişkin şikayetini ileri sürmesi gerekli ve yeterlidir. "Usulüne aykırı tebliğin hükmü başlığını taşıyan Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca; tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, Usulsüz tebligatı muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunmak hakkı ise tebligatın muhatabına aittir....

                UYAP Entegrasyonu