Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Eldeki başvuru usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak 7 günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Bir diğer anlatımla, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK'nın 16/l. maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda; İstanbul 14....
yaptığını belirterek usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü ile borca itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı T1 Vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin nitelendirmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin uyuşmazlığın ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayet mahiyetinde olduğundan bahisle inceleme ve değerlendirme yaptığını ancak, şikayete konu hususun usulsüz tebliğ olmayıp tebliğ yokluğu olduğunu, ödeme emrinin müvekkiline usulüne uygun olarak veya usulsüz olarak tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir tebliğ belgesine rastlanmadığını, müvekkili adına gönderilen tebligatlar tebliğ edilemeyince alacaklı vekilince müvekkilinin mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği ödeme emri gönderilmesinin talep edildiğini ancak müvekkili adına çıkarılmış bir ödeme emri tebligatının olmadığını, 10.04.2018 tarihinden sonra müvekkili adına çıkarılan tebligatın kıymet takdirine ilişkin olduğunu, icra takibinin henüz kesinleşmediğini, usulsüz bir şekilde kesinleştirilen takibe dayalı olarak yapılan müteakip işlemlerin tamamının geçersiz ve yok hükmünde olduğunu...
Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere " .. usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez. Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü g Somut olayda borçlu şirket adına ödeme emrinin "....." adresine çıkarıldığı, 12.12.2008 tarihli Ticaret Sicili Gazetesine ve şikayet dilekçesine ekli imza sirkülerine göre ise borçlu şirketin ticari merkezinin ".... olduğu görülmektedir....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/112-258 Esas-1991/1344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak (7) günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması da zorunludur. Bir diğer anlatımla, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması "şikayet" niteliğindedir. İİK.nun 16/l.maddesi gereğince şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. İcra müdürünün, borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda, borçlu usulsüz tebligattan 08.11.2012 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiğine göre, usulsüz tebligatı bu tarih itibariyle öğrendiğinin kabulü gerekir....
ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; tebligat gönderilen adresin borçlunun mernis adresi olmaması nedeniyle ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, takipten 15.10.2021 tarihinde haberdar olduğunu, takip konusu senetlerdeki imzaların borçluya ait olmadığını ve borca da itirazı bulunduğunu ileri sürerek, takibin iptali ile takip konusu alacak üzerinden en az % 20 oranında tazminata hükmedilmesini ve uygulanan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun ve takibin kesinleşmesi üzerine uygulanan hacizlerin de yerinde olduğunu, takip konusu senetlerdeki imzaların borçluya ait olduğunu ileri sürerek şikayet ve itirazların reddi ile borçlu aleyhine en az % 20 oranında tazminata ve % 10 oranında para cezasına hükmedilmesini istemiştir. III....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın 05/01/2021 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmesine rağmen 21/01/2021 tarihinde şikayet ettiğini, şikayetin 7 günlük yasal süreden sonra yapıldığını, haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak davacı tarafa tebliğ edildiğini, yasal süresi içerisinde itirazda bulunulmadığından talepleri üzerine 06/08/2020 tarihinde 2. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini savunarak şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından ".. şikayet eden 3. kişi vekilinin şikayet dilekçesinde 89/2. haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğine dair bir iddiası bulunmamaktadır....
Öte yandan, İİK'nun 114. maddesi gereğince, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliğinin zorunlu olmadığı ve satış kararında tebligat yapılmasına dair bir karar bulunmadığından, borçluya satış ilanı tebliğ edilmemesinin ihalenin feshini gerektirmeyeceği gibi, borçlunun, şikayet dilekçesinde kendisine yapılan satış ilânı tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönünde bir iddiasının mevcut olmadığından bu durumda muhatabı tarafından şikayet konusu yapılmadığı halde borçluya satış ilanının tebliğ edilmediği hususu re'sen gözönüne alınarak ihalenin feshedilmemesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; davacı vekili tarafından müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia edilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayet yoluna başvurulduğu, dava dilekçesinde müvekkilinin öğrenme tarihi olarak 31/10/2022 tarihinin gösterildiği ve tebliğ tarihinin de 31/10/2022 olarak düzeltilmesinin talep edildiği, buna göre en geç bu tarihten itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayet yoluna başvurulması gerektiği, ancak davacı vekili tarafından 7 günlük süre geçtikten sonra 13/11/2022 tarihinde şikayet yoluna başvurulduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince şikayetin süreden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Mahkeme kararında, şikayetçi aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, 27/02/2023 tarihinde takipten haberdar olunduğunun şikayetçi tarafından beyan edildiği, usulsüz tebligatta şikayetin süresinde yapılmadığı, gecikmiş itiraza ilişkin neden ve delil sunulmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Gecikmiş itiraz yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde öncelikle tebligatın usulüne uygun olup olmadığı incelenmelidir. Zira gecikmiş itiraz hükümleri usulüne uygun yapılan tebligatlar için uygulanabilir. Tebligat usulsüz ise başvuru şikayet olarak nitelendirilmelidir. Somut olayda şikayet edene yapılan tebligatlar aşağıda açıklanacağı üzere usulsüz olup başvuru gecikmiş itiraz olarak değil şikayet olarak nitelendirilmiştir (HMK 33.madde)....