icra emri tebliğ işleminin usulsüz yapıldığı yönündeki şikayet kabul edilmiş, diğer şikayetler ise reddedilmiştir....
Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur. Somut olayda, borçluya tebliğ edilen ödeme emri tebliğ mazbatasının incelenmesinde; muhatabın tevziat saatlerinde bulunmaması nedeniyle tebligatın muhtara bırakıldığının bildirildiği, ancak Tebligat Kanunu 21. maddesi gereği gerekli araştırmaların yapılmadığı anlaşıldığından, tebliğ işleminin usulsüz olduğu görülmektedir. Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....
Ancak, kendisine satış ilanı tebliği gerekip de, satış ilanı tebliğ edilmeyen veya usulsüz tebliğ edilen ilgili açısından şikayet süresi, ihaleyi öğrendiği tarihten başlar. Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmazın ihalesinin 13.11.2015 tarihinde gerçekleştirildiği, borçlu vekili Av....’in 26.01.2016 tarihinde asıl icra dosyasından fotokopi aldığı, icra dosyası kapsamında, şikayet konusu ihalenin sonucuna dair talimat dosyasından yazılmış 30.11.2015 tarihli cevabi yazının bulunduğu, borçlunun ihalenin feshi istemi ile 04.02.2016 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu, borçlu vekilinin temyize cevap dilekçesinde, esas dosyadan fotokopi almakla, satışın yapıldığını 26.01.2016 tarihinde öğrendiklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır....
Maddesi kapsamında şikayet olup, usulsüz tebliğin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayan 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayet edilmesi gerekmektedir. Somut olayda, davacı borçlunun 29/05/2019, 20/06/2019 tarihli tahsilat makbuzları ile borç ödemesi yaptığı anlaşıldığından davacının usulsüz tebliği 29/05/2019 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Şikayet ise 08.07.2019 tarihinde yapıldığından dava tarihinden önce şikayet süresi sona ermiştir. Mahkemece şikayetin süresinde olmadığının kabul edilmesine rağmen şikayetin esası incelenerek tebliğ işleminin usulüne uygun olduğunun değerlendirilmesi sonuçta şikayet süre yönünden reddedildiğinden sonuca etkili görülmeyerek dairemizce eleştirilmekle yetinilmiştir. Mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, usulsüz tebligatı muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunmak hakkı ise tebligatın muhatabına aittir. Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir. İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi; icra dairesi dahi tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamaz....
ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; takip dosyasında borçlunun vekille temsil edilmesine rağmen icra emrinin vekil yerine borçlu asile tebliğ edilmesinin usulsüz olduğunu ileri sürerek, ödeme emri tebligatının ve ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı cevap dilekçesinde; takip dayanağı ilamda şikayetçi borçlunun ismi altında bir vekil yer almadığını, bu sebeple ödeme emrinin asile tebliğ edildiğini, kaldı ki icra müdürlüğüne yapılan taleple ödeme emrinin borçlunun vekiline de gönderildiğini ileri sürerek, şikayetin reddi ile tebligatın asile çıkarılmasında alacaklıya yüklenecek bir kusur bulunmadığından, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin şikayetçi aleyhine hükmedilmesini istemiştir. III....
İİK'nun 134/2. maddesinde; "İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler" hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin 7. fıkrasında ise; ''Satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet müddeti ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez'' düzenlemesi öngörülmüştür. Bu durumda, yukarıda değinilen açık yasa hükmü uyarınca, ihalenin feshi, kural olarak ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde istenebilir. Ancak, kendisine satış ilanı tebliği gerekip de satış ilanı tebliğ edilmeyen veya usulsüz tebliğ edilen ilgili açısından şikayet süresi ihaleyi öğrendiği tarihten başlar....
Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas - 1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre, borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur. Somut olayda borçlunun, şikayet dilekçesinde, ödeme emrine dair tebligatın 05.05.2015 tarihinde yapıldığını beyan ettiği, icra dairesine ise 12.05.2015 tarihinde itiraz ettiği görülmekte olup, 05.08.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra olduğu anlaşılmaktadır....
Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas - 1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre, borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur. Somut olayda borçlunun, şikayet dilekçesinde, ödeme emrine dair tebligattan 07.08.2014 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiği görülmekte olup, 25.08.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra olduğu anlaşılmaktadır....
Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas - 1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre, borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur. Somut olayda borçlunun, şikayet dilekçesinde, ödeme emrine dair tebligattan 25.11.2013 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiği görülmekte olup, 04.12.2013 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurunun, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra olduğu anlaşılmaktadır....