Mehmet Karakoç’un icra müdürlüğüne sunmuş olduğu 14/05/2019 tarihli borca itiraz dilekçesiyle de usulsüz tebligata da yönelik beyanının bulunduğu, dolayısı ile usulsüz tebligata 10/05/2019 tarihinde ıttıla kesbettiği, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin İ.İ.K.'nun 16. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra hukuk mahkemesine yapılması gerekmekte iken yasal süresi geçtikten sonra 07/08/2019 tarihinde tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayet yoluna müracaat ettiği gerekçesiyle şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayeti ile öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi talebine ilişkindir....
yasaya uygun olmayıp, bu nedenle davacının istinaf talebinin reddine, HMK 353/1b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, usulsüz tebligata yönelik şikayetin süre yönünden reddine, borca yönelik itirazın esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bölge Adliye Mahkemesince; usulsüz tebligata dair şikayet ilamında tebligatın usulsüzlüğünün tespit edildiği ancak usulsüz tebligatın ıttıla tarihinin görülen tahliye dosyasında 04.04.2017 tarihinde tebliğ edilen dava dilekçesi ile duruşma gününü bildiren davetiye ile öğrenildiğinin tespit edilip hükme bağlandığı, böylece borçlunun temerrüt başlangıç tarihinin 04.04.2017 olduğu, yasada öngörülen 30 günlük ödeme süresi beklenilmeden davanın 23.03.2017 tarihinde açıldığı ve temerrüdün oluşmadığı gerekçesi ile istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine, Bölge Adliyesi Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalının ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürerek, usulsüz tebligat nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediği, mahkemece şikayetin reddedildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12....
İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kıymet takdirine itirazla birlikte usulsüz tebligat nedeniyle icra muamelesini şikayet istemidir. Dosya kapsamından, asıl takibin ... 7. İcra Müdürlüğünün 2004/3518 E. sayılı dosyada yapıldığı, yazılan talimat üzerine Ümraniye 2. İcra Müdürlüğünden 2005/1301 sayılı dosyada kıymet takdirinin yapıldığı, kıymet takdiri raporunun davacıya ... İcra Müdürlüğünce tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İ.İ.Y.nın 128/a maddesi uyarınca kıymet takdirine itiraz, raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine yapılmalıdır. Ancak, kıymet takdirine yapılan itirazın Ümraniye İcra Mahkemesince tefrik edilip elde bırakıldığı, usulsüz tebligata yönelik talep hakkında yetkisizlik kararı verildiği, usulsüz tebligatın ise ... İcra Müdürlüğünce çıkarıldığı anlaşılmakla, ......
Borçlu vekilinin 18.03.2014 tarihinde takip dosyasının fotokopisini aldığı ve icra mahkemesi nezdinde 25.03.2014 tarihinde eldeki şikayet başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve Mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır....
Borçlu vekilinin 18.03.2014 tarihinde takip dosyasının fotokopisini aldığı ve icra mahkemesi nezdinde 25.03.2014 tarihinde eldeki şikayet başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır....
Borçlu vekilinin 18.03.2014 tarihinde takip dosyasının fotokopisini aldığı ve icra mahkemesi nezdinde 25.03.2014 tarihinde eldeki şikayet başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre, ikinci kez ödeme emri tebliğ edilmesi borçluya yeniden itiraz ve şikayet hakkı verir. İcra ve mahkeme dosyaları kapsamına göre, borçlunun usulsüz olduğunu ileri sürdüğü 08.03.2013 tebligat tarihinden sonra ve öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 18.03.2014 tarihi öncesinde, ödeme emri ve takipten haberdar olduğuna ilişkin yazılı veya borçlunun ikrarını içeren bir belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi olan 18.03.2014 tarihine nazaran 25.03.2014 tarihinde yaptığı usulsüz tebligat şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük sürededir. Buna göre, usulsüzlüğü iddia edilen 08.03.2013 tarihinde yapılan tebligattan önce, bu tebligata ıttıla edildiğine yönelik mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır....
Şikayet dilekçesinde bu tebligata ilişkin usulsüzlük iddiasında bulunulmadığına göre şikayetçinin takipten en geç bu tarihte muttali olduğunun kabulü gerekir. Ittıla tarihine nazaran yasal şikayet süresinin son günü 26.02.2016 Cuma mesai bitimi olduğundan, 11.05.2016 tarihinde yapılan usulsüz tebligata yönelik şikayet, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük sürenin geçmesinden sonra olmakla, süresinde değildir. O halde mahkemece, istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de anılan husus tekrar yargılama yapılmasını gerektirecek nitelikte olmadığından sonucu itibariyle doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...
Borçlu vekili, şikayet dilekçesinde müvekkilinin takipten 10/02/2020 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş ise de, tebligatın bizzat borçlunun eşi imzasına 16/01/2020 tarihinde yapıldığı ve böylelikle borçlu Perihan'ın takipten haberdar olduğu " gerekçesiyle "şikayetin (usulsüz tebligata yönelik memur işlemini şikayet) reddine;" şeklinde karar verilmiştir....
Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava sıra cetvelinin iptali istemine iliişkin olup, şikayetçi, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin borçluya tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, bu şikayetin ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği belirtilmiş ise de; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere usulsüz olan tebligatın ancak Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun öğrenmesi halinde geçerli sayılabileceği dikkate alındığında, şikayet olunan tarafından usulsüz tebligata rağmen borçlunun haberdar olduğunun ispat edilmesi gerekmetedir....