İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "Tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede yapılmalıdır.HGK'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12- 258 Esas ve 1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "....usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir." (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2016/4964 esas,2016/24725 karar ,2019/10594 esas, 2019/14552 karar, 2019/8587 esas, 2020/4815 karar ve 2019/13971 esas, 2020/6410 karar sayılı kararları) Bu kararlar içeriği nazara alındığında tebliğ usulsüzlüğü kamu düzenine ilişkin bir husus olmayıp mahkememizce yapılan tebliğ işlemine ilişkin bir usulsüzlük bulunup bulunmadığı resen denetime tabi tutulamayacaktır. İnceleme sadece 6100 sayılı HMK'nın 25 ve 26....
No:64 İç Kapı No:1 Merkez/Denizli" adresine tebligat çıkartıldığı, tebligatın ilk aşamada TK 35 madde şerhi düşülmeksizin gönderilmesi gerekirken, TK 35 madde şerhi ile yapılan tebligatın usulsüz olduğu, takip dosyasında ödeme emri tebliğ işleminden sonra davacı borçluya yalnızca 103 davetiyesi gönderildiğine dair dosyada tebliğ mazbatası bulunduğu, bu tebligatın da usulüne uygun olmadığı, davacı borçlunun ödeme emrinden daha önceden haberdar olduğuna dair dosyada herhangi bir belge de bulunmadığından usulsüz tebligata ilişkin şikayetin kabulü ile öğrenme tarihinin 26/02/2021 olduğunun kabulüne'' karar verildiği görülmüştür. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrarla, davacının icra takibinden yeni haberdar oldukları iddiasının doğru olmadığını söyleyerek kararın kaldırılmasını istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı T1 aleyhine Bakırköy 3....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesinde saydığı nedenlerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Bu durumda, kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh verilerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Söz konusu icra takip dosyasında usulsüz tebliğe ilişkin, icra mahkemesine başvuru tarihinden daha önceden muttali olunduğuna ilişkin bir belge bulunmadığına göre, şikayetçinin en geç şikayet tarihi olan 22.01.2016 tarihi itibariyle usulsüz tebligata muttali olduğunun kabulü ile tebligat usulsüzlüğü şikayetinin bu nedenle kabulüne ve bu tarihe göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekmektedir....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; davacı vekili tarafından müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu iddia edilerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayet yoluna başvurulduğu, dava dilekçesinde müvekkilinin öğrenme tarihi olarak 31/10/2022 tarihinin gösterildiği ve tebliğ tarihinin de 31/10/2022 olarak düzeltilmesinin talep edildiği, buna göre en geç bu tarihten itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayet yoluna başvurulması gerektiği, ancak davacı vekili tarafından 7 günlük süre geçtikten sonra 13/11/2022 tarihinde şikayet yoluna başvurulduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince şikayetin süreden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikayetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Ankara 28. İcra Müdürlüğü'nün 2018/14890 Esas sayılı takip dosyasında, alacaklı banka tarafından borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilmasız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 21.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Aynı takip dosyasında kıymet takdir raporunun 25.03.2019 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği ve kıymet takdirine itiraza ilişkin Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/342 esas sayılı dava dosyasının 29.03.2019 tarihinde açıldığı, usulsüz tebligata ilişkin şikayet ise 26.09.2019 tarihinde yapılmıştır....
Bu durumda davacının usulsüz tebligata ilişkin başvuru süresi öğrenme tarihi olarak da bildirilen 25/08/2020 tarihinde başlamış durumdadır. Dava tarihi ise 16/09/2020 tarihidir. O halde dava tarihi itibarı ile davacının usulsüz tebligat şikayeti bakımından dava açma süresi dolmuş olup açılan dava süresinden sonradır. Bu hal karşısında mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin süresinde olup olmadığı değerlendirilmeksizin şikayetin esası hakkında değerlendirme yapılarak kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olduğu, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- b/2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Bu nedenle somut olayda yapılan tebliğ işleminde herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediğinden şikayetin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davacının usulsüz tebligat şikayeti ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili T5 aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra dosyasında müvekkiline gönderilen ödeme emirlerinin usulsüz bir şekilde başlatıldığını, usule aykırı olarak gönderilen tebligatların usulsüz sayılmasının tespiti ile hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taraflarınca açılan memur muamelesini şikayet davasının, Gaziosmanpaşa 1. İcra Hukuk Mahkemesinin mezkur kararıyla usul ve yasaya aykırı olarak reddine karar verildiğini, her türlü dava ve tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı tarafından, davacı borçlu aleyhine Küçükçekmece 2.İcra Dairesi'nin 2019/6628 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, davacı vekili ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle şikayette bulunmuş ise de, Usulsüz tebligata ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerektiği, şikayete konu takip dosyasında davacı borçluya İİK. 103 davet kağıdının 05/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde sadece ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne ilişkin şikayette bulunulduğu, 103 davetiyesi veya diğer tebligatlar yönünden usulsüzlük iddiasının bulunmadığı, ödeme emri tebligatı usulsüz olsa da, davacının en geç 05.07.2019 tarihi itibariyle takipten haberdar olduğu, şikayetin yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 05.02.2021 tarihinde yapıldığı, mahkemece şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin...
Birbirini takip eden icra işlemlerinin sonucunda davacı usulüne uygun olarak dosyaya borçlu olarak eklendiğini, davacının vekilinin vermiş olduğu şikayet dilekçesinde 89/1, 89/2, 89/3 haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ve süresinde yaptıkları şikayetlerin dikkate alınmadığını belirttiğini, davacının tebligata ve diğer hususlara yönelik itirazların gerçeğe aykırı olup huzurdaki şikayetin reddedilmesi gerektiğini, davacının yapmış olduğu şikayetin süresi yönünden usule uygun olmadığını, davacıya yapılan tebligatların usulüne uygun olup şikayet nedenlerinin gerçeğe dayanmadığını, beyanla davacının haksız şikayetinin reddine mazbataların dosyada mevcut olan tebliğlerin usulüne uygun olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üstüne bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Konya 8....