Öncelikle usulsüz tebligat yapıldığı hakkındaki şikayet incelenerek davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti, buna göre de, itiraz ve şikayetlerin süre yönünden incelenmesi gerekir. Davacı tarafın davadaki usulsüz tebligat şikayeti, borca itirazları ve aşkın haciz iddiaları mahkemece değerlendirilmemiştir. Bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak davacının tüm talepleri hakkında karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 10....
Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, takip dosyasında 89/1 haciz ihbarnamesinin davacıya 11/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, sonrasında davacı vekili tarafından 16/02/2021 tarihli dilekçe ile birinci haciz ihbarnamesine itirazda bulunulduğu, dava dilekçesinde de usulsüzlüğü iddia edilen tebliğ işlemini öğrenme tarihinin 16/02/2021 tarihi olduğunun beyan edildiği görülmüştür. Bu durumda davacının usulsüz tebligata ilişkin başvuru süresi öğrenme tarihi olarak da bildirilen 16/02/2021 tarihinde başlamış durumdadır. Dava tarihi ise 25/02/2021 olup, dava tarihi itibariyle davacının usulsüz tebligat şikayeti bakımından dava açma süresi dolmuş olup açılan dava süresinden sonradır....
T2 17/10/2017 tarihinde takip dosyasına UYAP üzerinden aynı tarihte harçlandırılmış vekaletnamesini sunduğu anlaşılmış olup, bu halde borçlunun en geç 17/10/2017 tarihinde takipten ve dolayısı ile ödeme emri tebliğinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği, 24/11/2017 tarihinde yapılan usulsüz tebliğ şikayeti süresinde olmadığı, bu nedenle icra emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi karar vermek gerektiği(İstanbul BAM 23. H.D nin 03/10/2019 tarih 2018/2783 esas, 2019/1861 karar sayılı emsal ilamı), usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmekle davacı borçlunun yetkiye borca ve imzaya yönelik itirazların da süresi geçmiş olmakla bu itirazların da süre yönünden reddine dair karar vermek gerektiği gerekçesi ile usulsüz tebliğ şikayetinin ve imzaya ve borca itirazın süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 30/06/2015 tarih, 2015/15169 Esas - 2015/18431 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlular usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte sari itiraz ve şikayetlerini ileri sürmüşler, mahkemece tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilerek ödeme emrinin iptaline karar verilmiş, kabul edilen öğrenme tarihine göre süresinde olduğu anlaşılan diğer itiraz ve şikayetler hakkında ise hüküm kurulmamıştır.Tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilip Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligat tarihi düzeltildiğine göre, düzeltilen tebliğ tarihine göre borçluların sair itiraz ve...
İcra Hukuk Mahkemesinin 23.05.2023 Tarihli ve 2023/216 Esas, 2023/228 Karar Sayılı Kararı Davacı tarafından usulsüz tebligat şikayeti ve kıymet takdirine itiraza ilişkin dava açıldığı, kıymet takdirine itiraz yönünden tefrik kararı verilerek yargılamaya usulsüz tebligat şikayeti yönünden devam olunduğu, şikayete konu işlemin Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesince gerçekleştirildiğinden, usulsüz tebligat şikayetini inceleme yetkisinin Ankara İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. B. Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 06.10.2023 Tarihli ve 2023/1339 Esas, 2023/1252 Karar Sayılı Kararı Davacı tarafından kıymet takdiri ve satış ilanına ilişkin tebligatların usulsüz tebliğ edildiğinin bildirerek iptalinin talep edildiği, kıymet takdirinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin Ankara 3....
Bilinen adrese gönderilen tebligatın iade gelmesi üzerine şikayetçinin mernis adresine TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığından ve tebligatın TK'nın 21/2 maddesi ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre şeklen usule uygun olduğu da anlaşıldığından mahkemece buna ilişkin şikayetin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. İstinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Takibe dayanak belgelenin tebliğ edilmediği şikayeti yönünden yapılan incelemede; İş bu şikayet tebliğ tarihinden itibarin yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiğinden ve usulsüz tebliğ şikayeti kabul edilmediğine göre, şikayetin tebliğ tarihi olan 05/10/2020 tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde yapılmadığı anlaşıldığından, buna ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. Bu nedenle istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında bildirilen tebligat açılımına göre borçlu şirkete TK'nın 21/1. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Şikayet dilekçesindeki ve istinaf başvuru dilekçesindeki itiraz sebeplerinin tekrar edildiği görülmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte takip borçlusu şikayetçi tarafa icra emrinin usulsüz tebliğine yönelik şikayet istemine ilişkindir. 2....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/03/2019 NUMARASI : 2019/216 ESAS - 2019/424 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (Usulsüz Tebligat Şikayeti) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; usulsüz tebligat ve tahrifat iddiaları doğrultusunda şikayet ve usulsüz tebligat nedeni ile öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü ile Ankara 26. İcra Dairesinin 2019/1717 Esas dosyası ile başlatılan takibe, borca, faiz ve fer'ilerine itiraz ile takibin iptali ve dosyadaki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ''Somut olayda, borçlu şirketin ticaret siciline kayıtlı adresi olan " Oğuzlar Mah. 1602.Cad....
Değerlendirme Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin iddia, İİK'nın 16. maddesi gereğince 7 günlük şikayet süresine tabi olup, borçlu tarafından süresi içerisinde yapılmış bir tebligat şikayeti bulunmadığından, ilk kez istinaf aşamasında ileri sürülen usulsüz tebligat iddiasının sürede olmadığı anlaşılmakla, temyiz aşamasında nazara alınamayacağının tabi bulunmasına, borçlu tarafından takip öncesi gönderilen ihtarnameye ilişkin iddiaların ise, TBK'nın "konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmenin sona ermesi" başlıklı kısmında düzenlenen 352. maddesine ilişkin olup, İİK'nın 269/a. maddesine dayalı somut uyuşmazlıkla uygulama yeri bulunmadığının anlaşılmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. VI....
Dosyanın incelenmesinde davacının usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte icra takibine itirazları olduğu görülmekle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun'un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır....