WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından ve somut olayda iddia edilen tebligat usulsüzlüğü işin esasıyla ilgili olup mahkemece de işin esası incelendiğinden, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile para cezasına hükmedilmemesi isabetsizdir. SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12....

    Borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emri, 07/03/2014 tarihinde Tebligat Yasasının 21.maddesine göre, dava dilekçesi ise bizzat davalı imzasına 02/05/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki, davalı borçlu bu tarih itibariyle, tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde itirazda bulunmadığından 07/03/2014 tarihindeki ödeme emri tebligatı kesinleşmiştir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü varsa dahi, resen nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nu 30/05/2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28/09/2005 gün ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece, ödeme emri tebligatının usulüne uygun şekilde yapıldığının kabulü ile işin esasını incelemesi ve neticesine göre bir karar vermesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....

      Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde belirttiği üzere, aynı icra takip dosyasına ilişkin ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/83 E. sayılı dosyasında 04/12/2013 tarihinde imzaya itiraz ettiği, dolayısıyla en geç 04/12/2013 tarihinde takipten ve tebligattan haberdar olduğunun kabulü gerekir....

        Borçlunun dilekçesinde; gecikmiş itirazdan söz etmesi, HMK'nun 33. maddesi gereğince, hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu haliyle 7201 sayılı Kanunun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK. 5.6.1991-1991/12-258 E-344 K.). Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası, İİK'nun 16.maddesi kapsamında şikayet olup, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. Somut olayda, borçlu, takipten 10.09.2014 tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiş olup, bu tarihte tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceğinden, 22.09.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı şikayet, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır....

          İcra Dairesinin 2021/12587 Esas sayılı dosyası incelendiği açıkça görülecektir ki, müvekkilinin Mernis adresine yapılmış usulüne uygun bir tebligat bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu icra takibi, usulsüz tebligat olmasına rağmen kesinleştirildiğini, 7201 Sayılı TK hükümleri kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir. Uyuşmazlık; genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emri tebligat usulsüzlüğü ile icra müdürlüğü işlemine karşı şikayet niteliğindedir. Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davacı borçluya ödeme emrinin 02/04/2009 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, borçlunun dosya borcuna 14/04/2009 tarihinde itiraz ettiği, borca itiraz süresi ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün olduğundan Ankara 28....

          senetteki imzasına itirazda bulunulmadığı, ödeme emri tebliğ mazbatasındaki imzasına itirazda bulunarak tebliğ usulsüzlüğü şikayetinde bulunduğu görülmüş olup, tebliğ mazbatası üzerindeki imzaya itirazın kamu düzenine aykırılık teşkil etmediğinden şikayetin İİK'nun 16/1 maddesi gereğince süreye tabi olduğu görülmekle, yukarıda açıklandığı üzere usul ve yasaya uygun olarak tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmesinde dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinin yerinde olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          Tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin İİK'nun 16 maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine şikayet şeklinde bildirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, davacıya ödeme emrinin 01/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun müdürlüğe 04.04.2019 tarihinde itiraz dilekçesi verdiği, tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin ise 09.07.2019 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından süre aşımı nedeniyle tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. İİK'nun 168/1- 3 maddesi gereğince dayanak senedin kambiyo senedi niteliği taşımadığı şikayetinin ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük süre içerisinde mahkemeye yapılması gerekmektedir. Somut olayda davacıya ödeme emrinin 01/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından 09/07/2019 tarihinde yapılan kambiyo hukukuna ilişkin şikayetin de süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir....

          Somut olayda, borçlu şirkete çıkartılan şikayete konu ödeme emrinin; "İş yerinde tebligatı alacak yetkili bulunmadığından tebligat mahalle muhtarına tebliğ edildi. 2 nolu haber kağıdı çalışan ...'na verildi, çalışan ...'na haber verildi." şerhiyle tebliğ edildiği, anılan tebligatın şirketin yetkili temsilcileri olmaması durumunda çalışanına yapılması (yani teslimi) gerekirken, mahalle muhtarına verildiği, şirket çalışanına ise haber verildiği, tebligatın bu haliyle TK'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, TK'nun 32. maddesi uyarınca, borçlu şirketin usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin tespit edilerek, öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise, öğrenme tarihi itibariyle tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

            Satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için, usulsüz olduğu ileri sürülen hususun ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise; İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde, icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler....

            İstinaf Sebepleri Borçlu istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece tebligatın usulsüzlüğü, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde değerlendirilerek şeklen geçersiz kabul edilmişse de, maddi hukuka yani Kat Mülkiyeti Kanunu'na dayalı takibin yönlendirileceği kişi ve tüzel kişilerle ilgili açıklamalarının bu usulsüzlükte yok sayılarak göz önünde tutulmadığını, tebligatın Tebligat Kanunu'ndan kaynaklanan usulsüzlüğü bir yana, mevcut olan takipte ne alacaklı davalının ne de davacı müvekkilinin takip ehliyetlerinin mevcut olmaması tebligatın baştan yok sayılmasını gerektirirken yerel mahkemece ödeme emrinin tebliğ tarihinin 17.11.2021 olarak tespitine karar verilmesi, verilen şikayetin kabul kararını da etkisizleştirdiğini, yerel mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirme sonucu karar verdiğini, çünkü kendilerinin takip ehliyeti bakımından hem davacı borçlu müvekkil hem de davalı alacaklı yönünden itirazlarda bulunduklarını, yine yerel mahkemece takibin iptaline yönelik taleplerinin sadece...

              UYAP Entegrasyonu