Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçluya gönderilen 13(51) örnek ihtarlı ödeme emri 27/02/2015 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre “Muhatap belirtilen adresinde tevziat saatlerinde bulunamadığından komşusu isim vermedi soruldu. Muhatabın adreste oturduğu nereye gittiğinin bilmediğini beyan etti. Beyanı imzadan imtina ettiğinden tebligat mahalle muhtarına teslim edildi. 2 nolu ihbarname kapısına yapıştırıldı. Komşusu isim vermedi bilgi verildi.” şerhi ile tebliğ edilmiştir. Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemiş olması halinde dahi dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye borçluya usule uygun olarak tebliğ edilmiş ve davalı savunma yapmamıştır. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresindede itirazda bulunmadığından 27/02/2015 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir....

    Borçluya gönderilen 13 örnek ihtarlı ödeme emri 29/05/2014 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü yargılamada ileri sürmediği gibi icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmemiştir. Davalıya duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye 21/10/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı 03/12/2014 günlü duruşmaya katılmıştır. Davalı borçlu süresinde bir itirazda bulunmadığından 29/05/2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece, işin esasının incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

      Şikayet olunan, şikayetçinin ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü öne sürme hakkı olmadığını ve satışın da düşmemiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunanın alacaklı olduğu icra dosyasından gönderilen tebligatın usulüne uygun olduğu ve süresi içinde satış istendiğini öne sürerek şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Mahkeme gerekçesinde tebligat usulsüzlüğünün ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği belirtilerek şikayetin reddine karar verilmiştir. Sıra cetvelinde hukuki yararı olan alacaklı tebligat usulsüzlüğünü ileri sürebilir. Ancak dosya üzerinde yapılan incelemede tebligatın usulüne uygun olduğu görülmüş olup davanın bu gerekçe ile reddi gerekmiş olup sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçeside belirtilen bu husus değiştirilerek onanması gerekmiştir....

        Somut olayda, borçlu adına çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin tebliğ edilmeden iade edilmesi üzerine adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre 30.12.2014 tarihinde tebligat yapıldığı, borçlunun maaşına 20.01.2015 tarihinde haciz konulduğu anlaşılmaktadır. Borçlunun şikayeti ise takip kesinleşmeden maaşına konulan haczin kaldırılması istemi ile birlikte ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne de yönelik olduğundan öncelikle örnek 7 ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi, tebligat usulsüzlüğü şikayetinin karara bağlanmasından sonra oluşacak sonuç çerçevesinde hacze yönelik şikayet hakkında bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          göre; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır''....

            Söz konusu icra takip dosyasında usulsüz tebliğe ilişkin, icra mahkemesine başvuru tarihinden daha önceden muttali olunduğuna ilişkin bir belge bulunmadığına göre, şikayetçinin en geç şikayet tarihi olan 22.01.2016 tarihi itibariyle usulsüz tebligata muttali olduğunun kabulü ile tebligat usulsüzlüğü şikayetinin bu nedenle kabulüne ve bu tarihe göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihi olan 22.01.2016 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

              Hukuk Dairesi'nin 2018/11940 Esas 2018/8407 Karar sayılı kararı) Şikayete konu edilen icra takip dosyasında şikayet konusu taşınmazın Erzincan Tapu Müdürlüğü tarafından 22/07/2019 tarihli "Takbis Mahrumiyet Ekleme Yazısını " nın "Detaylı evrak işlem kütüğü" bilgilerine Uyap sistemi üzerinden kontrol edildiğinde borçlu davacı T1 tarafından 24/11/2020 tarihinde Vatandaş Portal Uygulaması'ndan okunduğu tespit edilmiştir. (Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nin 2019/1559 Esas 2019/1613 Karar sayılı kararı) Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu şikayet konusu taşınmaza uygulanan haczin borçlu tarafından 24/11/2020 tarihinde öğrenildiği bu tarih itibariyle haczedilmezlik şikayetine ilişkin hak düşürücü sürenin başladığı ancak davanın 20/04/2022 tarihinde açılmakla haczedilmezlik şikayeti için kanunda belirtilen 7 günlük şikayet süresinin geçirildiği anlaşıldığından şikayetin süre yönünden reddine" şeklinde karar verilmiştir....

              Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası İİK.nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup açıkça ve delilleriyle ileri sürülmesi gerekir (HGK'nun 27.01.2010 tarih 2009/12-539 E.,2010/16 sayılı kararı). Somut olayda borçlunun icra mahkemesine verdiği dilekçesinde kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna dair açık bir iddiası bulunmamaktadır. Şikayet dilekçesinde yer alan: "ödeme emrinin muhtara bırakıldığı, ödeme emrinden 21.09.2015 tarihinde haberdar olunduğu" şeklindeki beyanlar usulsüz tebligat şikayeti olarak yorumlanamaz. Zira tebligat usulsüzlüğü ayrıca, açıkça ve delilleriyle ileri sürülmüş değildir. O halde yöntemine uygun olarak açıkça ve delilleriyle ileri sürülen bir tebligat usulsüzlük şikayeti bulunmadığı halde mahkemece hukuki tavsifte hataya düşülerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

                İİK'nun 82. maddesinin 1.fıkrasının 4. ve 12. bentlerinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1.maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Borçlu vasisinin, şikayet dilekçesinde yer verdiği “...Hacizlere ilişkin bildirim...’in eşine yapılmış olup benim hacizlere ilişkin bildirimden 03/07/2015 tarihinde haberim olmuştur. Nitekim tebligat yapılan ...’in eşinin oturduğu ev ile benim oturduğum ev farklı evlerdir. Bu nedenlerle davamız süresindedir...” şeklindeki ifadelerle, taşınmazlara ve traktöre konulan haczin bildirimine dair tebligatın usulüne uygun yapılmadığını belirttiğinden, mahkemece öncelikle tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, tebligatın usulsüz olduğuna kanaat getirildiği takdirde tebligatı öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir....

                  evinin haczedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle haczedilmezlik şikayetimizin kabulü ile dava konusu yerdeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu