içerisinde yapıldığını, kıymet takdirine itirazları doğrultusundan işin esasına girilerek gerekli bilirkişi incelemesi yapılması ve neticesine göre karar verilmesi gerektiğini, İhale konusu taşınmazlarda İİK md. 86/4- 6 gereğince haczedilmezlik defii ileri sürdüklerini Sırf ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmış olmasının müvekkilinin yukarıda belirtilen haczedilmezlik defiini ileri sürmesine engele olamayacağını, Taşınmaz açısından 86/4 ve 6 yönünden herhangi bir inceleme ve araştırmanın yapılmadığını, ; bu haliyle eksik incelemeyle karar verildiğini, Haczedilmezlik defiinin ihalenin feshi için değil şikayet için ileri sürülen bir talep olduğunu, kanundan sınırlı olarak sayılan ihalenin feshi şartı olmadığı gerekçesiyle red kararı verilmesinde bu haliyle hukuken isabet olmadığını, kabule göre de ihalenin feshi yönünden işin esasına girilip detaylıca araştırma yapılmadığını, tanıklar dinlenmediğini, bilirkişi incelemesi yapılmadığını, bu haliyle müvekkili hakkında ihale bedelinin...
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İcra takibinin ihtiyati haciz alınmak sureti ile başlatıldığı, dava dışı borçluya ait ... ili, ...İlçesi, ...Mahallesi, 4 ada, 15 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza 12.09.2013 tarihinde ihtiyati haciz tatbik edildiği, 18.09.2013 tarihinde haczin kesinleştiği, şikayetçinin tebligat usulsüzlüğü yönünde bir iddia ile sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığı, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre tarafların tebligatlardan haberdar olduğu ( usulsüz tebligat olmasına rağmen borçlunun tebligattan haberdar olduğu, şikayet ve itirazda bulunmadığı buna bağlı olarak tebligatın usulsüzlüğü takibin tarafı olmayan diğer şahıs şikayetçi tarafından ileri sürülemeyeceği ) gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....
Somut olayda ise borçlunun icra mahkemesine başvurusunda iflas ödeme emri tebligatına ilişkin tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğü, aynı tarihte icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile aynı iddia ile birlikte borca itirazda bulunduğu, icra müdürlüğünce tebligat usulsüzlüğü iddiası ve gecikmiş itirazın mahkemece değerlendirileceğinden bahisle istemin reddedildiği görülmektedir. İflas ödeme emrinin borçluya tebliğinde kanuna aykırı bir işlemde bulunulmuşsa, borçlunun başvuracağı yol İİK'nun 16. maddesinde düzenlenen şikayet yoludur. Zira, İİK’da, 171/3. maddede sayılan nedenler dışında yer alan usulsüz tebliğ şikayeti için de icra dairesine gidileceği yönünde bir hükme yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti ve istinaf nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin İİK'nun 172. maddesi gereğince reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12. maddesi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. İstinaf incelemesine konu olayda, davacıya dava konusu haciz işlemiyle ilgili olarak 103 davetiyesinin 31/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ işleminin usulsüzlüğü ayrıca şikayete konu edilmediği gibi dava dilekçesinde de bu yönde bir iddia bulunmadığı, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddia edilmeden mahkemece kendiliğinden bu hususun değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir....
Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmazlar 14.04.2015 tarihli birinci artırmada satılmış; şikayetçi borçlu icra mahkemesine yaptığı 27.04.2015 tarihli başvuruda; satış ilanı tebligatı usulsüzlüğü iddiası ile birlikte diğer fesih sebeplerini de ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği halde mahkemece öncelikle incelenmesi gerekli olan tebligat usulsüzlüğü şikayeti hakkında olumlu olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın şikayetin süresinde olmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği görülmektedir. O halde, şikayetçi borçlu tarafından satış ilanı tebligat usulsüzlüğü ileri sürüldüğüne göre mahkemece, öncelikle anılan husus incelenerek tebligatın usulsüz olması halinde talebin öğrenme tarihine göre süresinde olduğu kabul edilerek işin esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; şikayetin yasal süre içerisinde yapılmadığından bahisle eksik inceleme ile reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Tebligat usulsüzlüğü iddiası ise, İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olmakla, anılan şikayetin, aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekmektedir. Öte yandan HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca; mahkemece, taleplerin herbiri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda; örnek 13 nolu ödeme emrinin borçluya 09.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun tebligattan 21.08.2015 günü haberdar olduğunu beyan ederek tebligat usulsüzlüğü şikayetini ileri sürdüğüne ve usulsüz tebligat şikayetini inceleme görevi icra mahkemesine ait olduğuna göre, mahkemece söz konusu şikayetin esasının incelenmesi zorunlu iken, bu konuda bir değerlendirme yapılmaması doğru değildir....
Şikayet dilekçesinde tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ileri sürülmemiş olması nedeniyle tebligat usulsüzlüğü iddiasının temyiz aşamasında dikkate alınamayacağının anlaşılmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 29,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin incelenip tebligatın usulüne uygun olduğunun belirlenmesi durumunda istemin süreden reddi, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde ise tebliğ tarihinin tebligatı öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ve sürede olan şikayet ve itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde istemin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; Davalı Alternatif Bank bakımından davacının şikayetlerinin pasif husumet yokluğundan usulden reddine, davalı Gelecek Varlık bakımından; davacı tarafın usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacı tarafın meskeniyet nedeni ile haczedilmezlik şikayetinin süreden reddine, şeklinde karar verildiği görülmüştür....
Sözü edilen tebligatın usulsüzlüğü de iddia edilmediğine göre artık haczi 05/08/2021 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir ki, 05/09/2021 tarihli haczedilmezlik şikayeti öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonradır. Bu durumda, meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Sonuç olarak dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....