Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun icra mahkemesine başvurusu ödeme emri tebliği işleminin usulsüzlüğü nedeniyle icra müdürlüğü nezdindeki itirazının süresinde olduğunun tespitine yöneliktir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. Maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır....

    Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası, İİK'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılmalıdır. Somut olayda, borçlu vekilinin 04/11/2015 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca itirazının yanı sıra ödeme emrinin 28/10/2015 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek tebligat usulsüzlüğü iddiasında bulunduğu görülmekle, TK'nun 32. maddesi gereğince 28/10/2015 tarihinde tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceğinden, 20/11/2015 tarihinde icra mahkemesine yapılan şikayet, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonradır. O halde, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek ret kararı verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....

      Temyiz Sebepleri Şikayetçi borçlu temyiz dilekçesinde; şikayet dilekçesi içeriğini tekrar ederek ödeme emri ve 103 davetiyesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu, tebliğlerinin bilinen son adrese tebliğe çıkarılmadığını, tebliğ mazbataları üzerinde tahrifat yapıldığını, tebliğlerin düzeltme/adres değiştirme sonrasında hangi adrese yapıldığının belirsiz olduğunu, beyanı alınan komşunun imzasının alınmadığını, tebliğ zarfında ismi belirtilen kişinin komşusu olmadığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, tebligat usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi. 3. Değerlendirme 1....

        DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 4,12. maddelerine dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Şikayet tarihinden önce haczin düştüğünün veya haczin kaldırıldığının belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir. Somut olayda, borçlu davacı veya vekiline icra emri tebliğ edilmeden, davacı adına kayıtlı taşınmazlar üzerine 17/05/2019 tarihinde haciz konulduğu, davalılar vekilinin talebi üzerine 27/09/2021 tarihli karar ile borçlu davacıya veya vekiline tebligat çıkartılmadığına karar verildiği ve davalılar vekilinin 28/09/2021 tarihinde hacizlerin kaldırılmasını istediği anlaşılmaktadır. Şikayet tarihi olan 27/09/2019 tarihi itibari ile kesinleşen bir takip bulunmadığından, geçerli bir haczin varlığından söz edilemez....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Temyiz edenin sıfatına, şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen kambiyo şikayetinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti üzerine verilen kararın temyiz aşamasında dikkate alınamayacağının tabii bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın...

          Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davalarda mirasçı borçlular, murislerine gönderilen ödeme emri ile İİK'nın 53. maddesi kapsamında taraflarına gönderilen muhtıranın usulsüz tebliğ edildiğine dair şikayet ile yenileme işlemlerinin usulsüzlüğü uyuşmazlığından dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl ve birleşen davalar yönünden davacının ödeme emri usulsüzlüğü ve takibin iptali taleplerinin süreden, yenileme işlemlerinin usulsüzlüğü yönündeki talebin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararın asıl ve birleşen davalarda şikayetçiler tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurularının kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve asıl davada; ... 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5387 E. sayılı icra dosyasından ... ...'ın, muris ...'...

            Hüküm şikayetçi borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanununun 41 ve HMK.nun 73, 81, 82 ve 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK ve HGK'nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı gereğince; her dava açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanır. Somut olayda, asil ...'ya 16.08.2012 tarihinde icra emri tebliği üzerine 17.08.2012 tarihinde tebligatın usulsüzlüğü şikayetinde bulunulmuştur. Borçlu vekiline icra emrinin 31.08.2012 tarihinde, şikayetten sonra tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işleminin adı geçen vekile yapılması gerekeceğinden şikayet tarihi itibarı ile asile yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür....

              Haczedilmezlik ile istihkak iddiası arasındaki temel fark haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçluya ait iken, diğer ifade ile ancak borçluya ait bir mal için haczedilmezlik şikayetinde bulunulması mümkün iken; istihkak iddiası kural olarak haczedilen malın mülkiyetinin üçüncü kişiye ait olması halinde mümkündür. Başka bir anlatımla haczedilmezlik şikayeti ile istihkak iddiası bir arada bulunamaz; borçlu kendisine ait olmayan bir mal veya hak bakımından haczedilmezlik şikayeti yoluna gidemez, sadece malın kendisine ait olmadığını bildirmekle yetinebilir. Öte yandan temel bir usul hukuku kuralı olarak vakıa ve delillerin taraflarca getirileceği ve hukuki nitelendirmenin hakim tarafından yapılacağı konusunda tartışma bulunmamaktadır. Buna göre hakim, tarafların sunduğu vakıalar ve talep ve cevap sonuçları incelemeli fakat dava ya da şikayetin vasıflandırılmasında onların beyanlarına bakmayıp, bu belirlemeyi kendisi yapmalıdır....

                Somut olayda; şikayete konu takip dosyasında, haciz konulan banka hesabından şikayet tarihinden sonra gönderilen paranın alacaklılara ödendiği ve alacaklı vekilinin hacizlerin kaldırılması talebi üzerine, icra müdürlüğünce, ilgili bankaya haczin kaldırılmasına dair yazı yazıldığı anlaşılmaktadır. Şikayet tarihinden sonra, daha önce konulan haciz sonucu borcun ödenmesi nedeniyle haczin kaldırılması, haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel değildir. Bu nedenle, mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin 2560 sayılı Yasa'nın 27. ve İİK'nun 82/1. maddesi kapsamında esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....

                  Somut olayda, şikayete konu taşınmaza ilişkin 103 örnek haciz davetiyesinin 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 18/02/2020 tarihinde davanın açıldığı, borçlu davacının tebligatın usulsüz tebliğ edildiğine dair iddiası da bulunmadığı gibi 10/02/2020 tarihli tebligat ile takipten haberdar olduğunu da dava dilekçesinde beyan etmiştir. Davacı vekilince her ne kadar istinaf dilekçesinde İİK 103. Maddesinde düzenlenen haciz tutanağının incelenmesi için borçluya tanınan 3 günlük sürenin sonunda 7 günlük şikayet süresinin başlayacağı iddia edilmiş ise de Yargıtay 12. HD'nin 2015/6506 E. - 2015/16605 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere borçlunun haczedilmezlik şikayeti yönünden; borçluya bu hacizle ilgili olarak bir 103 haciz davetiyesi gönderilmiş ise; şikayet süresi bu tarihten itibaren başlayacağından davacının bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu