Somut olayda; borçlunun Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesi Kocasinan Mah. 402 ada 28 parsel 12 nolu bağımsız bölüme 11/01/2019 tarihinde yeni haciz konduğu, 23/01/2019 tarihinde 103 davetiyesinin borçlu asile tebliğ edildiği, 28/01/2019 tarihinde şikayet eden vekili tarafından icra müdürlüğü nezdinde haczin fekkinin talep edildiği anlaşılmıştır. Şikayet eden ve vekili tarafından 103 davetiyesi tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin bir iddia olmadığı ve şikayet eden vekilinin 28/01/2019 tarihinde icra dosyasına sunduğu talep dilekçesi ile hacizden haberdar olduğu buna rağmen şikayet eden vekili tarafından 19/04/2019 tarihinde dava açıldığı, şikayetin kanunda düzenlenen 7 günlük süreden sonra yapıldığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının süre aşımından reddine" karar verildiği görülmüştür....
İİK mad. 16 uyarınca meskeniyet itirazının 7 günlük süreye tabii olduğu, davacı borçluya İİK 103 davet kağıdının 28/06/2017 ve 14/07/2017 tarihlerinde bizzat tebliğ edildiği, davacının taşınmazına konan hacizleri her 3 icra dosyası yönünden de İİK 103 davet kağıdını bizzat tebliğ aldığı, tebliğ tarihlerinde öğrendiği, tebligatların usulüne uygun bizzat borçlunun kendine yapıldığı dikkate alındığından usulsüz tebliğ şikayeti yerinde görülmemiş, mahkememize meskeniyet şikayeti davası da öğrenme tarihinden itibaren, 7 günden çok sonra 24/01/2018 tarihinde açıldığı, meskeniyet şikayeti davasının süresinde açılmadığı ..'' şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde haciz safhası olmadığından bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağı yoktur. Öte yandan, şikayet konusu yapılan taşınmazın alacaklı banka lehine ipotek tesis edildiği ve takip konusu yapıldığı da görülmüştür. O halde, mahkemece şikayetin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tapu kaydındaki ipoteğin zorunlu kredi olmayıp, ticari kredilerden kaynaklı olması nedeniyle borçlunun meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi isabetsiz ise de, sonuçta şikayet reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....
Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu konuda şikayet hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda, şikayetçi ...'ın yukarıda değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar uyarınca icra takibinde "borçlu" sıfatını taşımaması nedeniyle meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı açıktır. Bu durumda, mahkemece, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan, tapuda lehine aile konutu şerhi verilen 3. kişinin haczin kaldırılmasını istemesi mümkün değildir..." (Yargıtay 12. HD.; 19/04/2018 tarih 2016/29600 E. 2018/3351 K. vb.) denilerek üçüncü kişi konumunda bulunan eşin meskeniyet iddiasının dinlenemeyeceği hüküm altına alınıyor ise de, Anayasa Mahkemesinin 12/12/2019 tarih ve 2016/10454 sayılı kararında "...başvurucunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikayeti mahkeme tarafından dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddedilmiştir. Başvurucunun aile konutuna ilişkin Anayasa'daki güvencelerin gözetilmediği iddialarını öne sürme imkanı ortadan kaldırılmıştır....
O halde mahkemece, alacaklının 22.02.2013 tarihli talebi ile konulan hacze ilişkin meskeniyet şikayeti hakkında; borçlunun 03.05.2013 tarihinde icra müdürlüğüne yaptığı müracaat ile bu haczi öğrendiğinin kabulü ile, 17.10.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı meskeniyet nedenine dayalı haczedilmezlik şikayetinin, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal (7) günlük süreden sonra yapıldığından reddi gerekirken, 25.01.2007 tarihli ilk hacze ilişkin değerlendirme yapılarak 24.07.2012 tarihinde haberdar olduğu gerekçesi ile istemin reddi doğru değil ise de, sonuçta istem süreden reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2014/4615 Esas sayılı dosya olduğu ve şikayetçinin 36 Bağımsız bölüm yönünden meskeniyet şikayetinde bulunduğu şikayet dilekçesi içeriğinden anlaşılmakta olup, mahkemenin gerekçesinde dayandığı üzere, borçlunun taraf olduğu başka bir takip dosyasına yaptığı şikayet tarihi itibariyle hacizden haberdar olduğunun kabulü mümkün değildir. O halde mahkemece...2. İcra Müdürlüğünün 2014/4615 Esas sayılı dosyası ile haciz konulduğu ileri sürülen şikayetçinin meskeniyet şikayetinde bulunduğu 36 bağımsız bölüm yönünden meskeniyet şikayetinde bulunduğu nazara alınarak şikayetin incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin süre yönünden reddi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; kayden maliki olduğu 25633 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 6 numaralı bağımsız bölüme yönelik meskeniyet iddiasında bulunduğu, mahkemece, şikayetin süreden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendine dayalı meskeniyet şikayeti, İİK.'nun 16/1.maddesi uyarınca yedi günlük süreye tâbidir. Bu süre, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, borçlunun taşınmazı davalıya borcundan dolayı teminat olarak gösterdiğini, borcunu da ödemediğini, meskeniyet iddiasının yerinde olmadığını söyleyerek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Şikayet dilekçesinin usuli incelemesinde; şikayetçi tarafın şikayet yoluna başvurma hakkı bulunduğu, mahkememizin şikayeti incelemeye yetkili olduğu anlaşılmış ve şikayetin süresinde olup olmadığı hususunda incelemeye geçilmesine karar verilmiştir. İİK'nın 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Anılan süre aşılarak gerçekleştirilen şikayetlerin esasına girilerek hüküm verilmesine, İİK 16, İİK 18, HMK 322, 114 ve 114/2 maddesi izin vermemektedir. Süre dava şartıdır....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, yasa ve yerleşik Yargıtay uygulaması gereği vekille temsil edilen dosyalarda sürelerin vekile yapılan tebligatla işlemeye başlayacağını, 21.04.2021 tarihinde asile yapılan 103 davetiyesinin hiç bir süreyi başlatmayacağını, açmış oldukları meskeniyet şikayeti davası ise, kıymet takdiri tebliği için UETS üzerinden vekil olarak taraflarına çıkartılan 31.07.2021 tarihli elektronik tebligat sonrasında 08.08.2021 tarihinde açıldığını ve süresinde olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK 82/12 maddesi kapsamında açılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetidir. Bu dava İİK 16/1 maddesi anlamında şikayet niteliğindedir ve ileri sürme süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda, davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi 21/04/2021 tarihidir....