Taşınmazın arsa olarak tapuda kayıtlı olması, üzerinde konut niteliğini haiz bir yapı bulunduğu sürece borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel değildir. Somut olayda, meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın tapuda arsa vasfında olup 209,00 metrekare miktarında olduğu ve 1/12 hissesine tekabül eden 17,42 metrekaresinin borçluya ait bulunduğu anlaşılmaktadır. Bağımsız bir kat irtifakına geçilmemiş arsa vasfında olan taşınmazda bulunan borçlu hissesinin değerinin tespit edilebilmesi için, arsa ile arsa üzerinde bulunan yapının toplam değerinin birlikte tespit edildikten sonra, bu değerden borçlu hissesine düşen miktarın belirlenerek meskeniyet iddiasının değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanan ve sadece borçlunun fiilen oturduğu dairenin değerinin tesbitine ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir....
Somut olayda; borçlu şikayet dilekçesinde taşkın haciz şikayeti ile birlikte meskeniyet ve aile konutu iddiasıyla haczedilmezlik şikayetinde bulunmuş, mahkemece aile konutu iddiası incelenmiş olmasına rağmen meskeniyet şikayetinin incelenmediği ve hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. O halde mahkemece meskeniyet şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, kıymet takdirine itiraz yönünden dosya tefrik edilmiş, meskeniyet iddiasına yönelik yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilerek şikayetin süresinde olmadığından reddine, karar verilmiştir. Davacılar istinaf başvuru dilekçesinde özetle hukuki bilgilerinin bulunmadığını, kanunda belirtilen sürelerden haberlerinin olmadığını, bu nedenle davayı süresinde açtıklarını düşündüklerini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. Meskeniyet iddiası ile haczin kaldırılması talebi hukuki mahiyeti itibariyle şikayet olmakla 7 günlük süreye tabidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak meskeniyet şikayetinde bulunduğu, mahkemece şikayetin süreden reddine karar verildiği, karara karşı davacı borçlunun istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır. İİK.82.maddesinin 1.fıkrasının 12.bendi gereğince borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Meskeniyet iddiası İİK.16.maddesi kapsamında şikayet olup aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre de icra mahkemesine yapılmalıdır....
Bu durumda, taşınmaz üzerindeki haciz kaldırıldığından şikayet konusuz kalmıştır. Bu nedenlerle, yerel mahkeme kararından sonra dosya haricen infaz nedeniyle kapatılıp haciz kaldırıldığından dolayısıyla şikayet konusuz kaldığından ilk derece mahkemesinin kararının HMK.nun 355/1, 353/1- b-2 maddeleri gereğince kaldırılmasına, konusuz kalan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların talepleri olmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, tarafların yargılama gideri talebi olmadığına yargılama giderinin gideri yapan üzerine bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Silifke İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/201 E. 2021/144 K....
İlk derece mahkemesi kararında; şikayete konu taşınmazda zorunlu olmayan ipotek tesis edildiği, haciz tarihi itibariyle bu ipoteğe bağlı ödenmemiş borcun bulunduğu, bu nedenle meskeniyet şikayetinde bulunulamayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesinde ileri sürülen iddia ve vakıalar tekrar edilmekle birlikte, bahsi geçen ipoteğin davalı alacaklı ile bir ilgisinin bulunmadığını bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça istinafa karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. GEREKÇE: Şikayet meskeniyet iddiasına dayalı olarak haczin kaldırılmasına ilişkindir. Şikayetin süresi içerisinde yapılmış olduğu görülmektedir. Meskeniyet şikayetinde bulunulabilmesi için her şeyden önce şikayete konu taşınmaz üzerine geçerli bir haczin bulunması gerekmektedir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet süresinin tebliğle başlayacağını, müvekkiline 103 davetiyesi tebliğ edilmediğini, Vatandaş Portal'dan davacının kendisinin sisteme girip girmediğinin de belli olmadığını, şikayetin süresinde olduğunu beyanla Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İcra dosyası incelendiğinde; şikayete konu taşınmazın kaydına 01.09.2021 tarihinde ihtiyati haciz konulduğu, şikayet tarihinin 13.09.2021 olduğu, ödeme emrinin ise şikayet tarihinden sonra 25.09.2021 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, yani şikayet tarihi itibariyle ihtiyati haczin, kesin hacze dönüşmediği, bu nedenle davacının ihtiyati haczi Vatandaş Portal'dan 01.09.2021 tarihinde öğrenmiş olmasının, öğrenme tarihi itibariyle henüz davacıya ödeme emri tebliğ edilmediğinden şikayet süresini başlatmayacağı, bu nedenle şikayetin süresinde olduğu kabul edilerek, Mahkemece şikayetin esası hakkında inceleme yapılması gerekirken, şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Somut olayda; meskeniyet iddiası ileri sürülen İstanbul İli, Bahçelievler İlçesi, Kocasinan Mah., Bağlar Mevkii, 3875 Parsel, Zemin Kat, 1 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın, haciz ve şikayet tarihinde tam hisse ile borçlu Alpaslan Çinar adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu durumda, şikayet edenin yukarıda değinilen yasal düzenleme ve açıklamalar uyarınca, şikayete konu taşınmazın maliki olmaması ve icra takibinde "borçlu" sıfatını taşımaması nedeniyle meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı açıktır. Bu nedenle, mahkememizce, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine'' karar verildiği görülmüştür....
Öte yandan İcra ve İflas Kanununda taşınmaz haczinin yenilenmesine dair bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkı vardır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaza ilk haczin 03.12.2007 tarihinde konduğu, hacze ilişkin İİK 103. madde davetiyesinin 23.01.2008 tarihinde tebliğ edildiği, sonrasında 10.05.2010 tarihinde konulan haczin de düşmesi üzerine 10.07.2014 tarihinde son haczin taşınmazın tapu kaydına işlendiği görülmüştür....
Borçlu hakkında yapılan başka takip dosyalarında uygulanan hacizle ilgili şikayet hakkını kullanmamış olması bu takiple ilgili şikayet hakkını ortadan kaldırmaz. Yine başka takip dosyasında 103 davetiyesinin tebliği, ancak o dosya için şikayet süresinin başlamasına neden olur. Bu durumda başka bir takip dosyasında 103 davetiyesinin tebliğ edilmiş olması, şikayete konu takip dosyasında haczin öğrenildiği anlamına gelmez. Borçlunun her bir takip dosyasında konulan hacizlerle ilgili ayrı ayrı şikayet hakkı bulunmakta olup davanın süresinde açılıp açılmadığı şikayete konu takip dosyasına göre değerlendirilir. Somut olayda, borçlunun hacizden daha önce haberdar olduğunu gösterecek nitellikte delil bulunmamaktadır. Diğer taraftan alacaklı meskeniyet şikayetinde bulunulmayan takip dosyasından taşınmazı sattırıp alacağını tahsil imkanına sahiptir. Meskeniyet şikayetine konu taşınmazda borçlunun rızası ile kurduğu zorunlu ipotek meskeniyet şikayetinde bulunulmasını engeller....