Davalı 3.kişi vekili ile davalı borçlu şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandıklarını dava konusu taşınmazın boşanma anlaşması gereğince davalı eşe devir edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece borçlunun taşınmazını, borcun doğum tarihinden sonra boşandığı eşine devir ettiği, 6183 SK'nun 28/1 maddesi uyarınca bir tasarruf işleminin iptale tabi olduğu borçlunun tasarrufun yapıldığı 02.02.2010 tarihine kadar 19.272,19 TL. vergi borcunun bulunduğu gerekçesiyle tasarrufun 19.277,19 TL. ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı, davalı aleyhine şiddetli geçimsizlik den boşanma davası açtığı, boşanma davasının açılacağını bilen davalının şirketteki hisselerini,danışıklı(muvazaalı)olarak satdığını ileri sürerek tasarrufun iptalini ve davacıya icra yolu ile haciz ve satışını isteme hak ve yetkisinin tanınmasına karar verilmesi istenmiştir. Davanın aile konutu niteliğinde olmadığı, isteğin aralarındaki edinilmiş mallara Katılma rejimi kapsamında bir hak iddiası içermediği ve mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir istek mevcut olmadığı, Tasarrufun İptali olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Kartal 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
e karşı şiddetli geçimsizlik nedenine dayanarak 25/9/2000 tarihinde boşanma davası açtığı, bu davanın Bursa-Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/4/2001 tarih ve 2000/299 esas, 2001/56 karar sayılı kararıyla reddedildiği, hükmün 20/6/2001 tarihinde kesinleştiği, Bunun üzerine, adı geçen vekili tarafından 4/3/2002 tarihli dava dilekçesiyle R… …. Ç… …. aleyhine evliliğin iptaline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 149. maddesinde yanılma nedeniyle evlenmenin nisbi butlan ile iptali hali düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre, davacı A… …..'nin davalı R… …. ile yanılarak, değil taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince Recep hakkında açılan ceza davasının evlenme nedeniyle ertelenmesi ve tutukluluk durumunun sona erdirilmesini sağlamak amacıyla evlendiği anlaşılmaktadır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, davalının ağır kusurlu davranışları nedeniyle 100 000.00- TL maddi ve 100 000.00- TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, yine aylık 1 500.00- TL aylık tedbir ve boşanmadan sonra yoksulluk nafakasının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliği artık çekilmez bir hal aldığını ve bu evlilik nedeniyle maddi açıdan da zarara uğradığını belirtilen nedenlerle 200.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ettiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
nın ölüm tarihi olan 27.11.1994'den 6 yıl 3 ay 21 gün gibi bir süre geçtikten sonra 20.03.2001 tarihinde şiddetli geçimsizlikten dolayı boşanma davası açtığı, Bafra 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.04.2001 tarih ve 2001/142/58 Esas-Karar sayılı kararı ile şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanmalarına, çocukların velayetinin davalı babaya verilmesine, anne ile şahsi münasebet tesisine hükmedildiği, sanıkların boşanmalarından sonra aynı evde birlikte yaşamadıklarını beyan ettikleri ve bu beyanlarının tanık ifadeleri ile de doğrulandığı nazara alındığında dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı yönündeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 05.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle toplanan delillerle zina gerçekleşmemiş ise de davalı-davacı kadın dava dilekçesinde şiddetli geçimsizlik hukuki nedenine de dayandığından verilen boşanma kararının sonucu itibariyla doğru bulunmasına ve hükümde Türk Medeni Kanunu 164. maddesinin yazılmasının maddi hataya dayalı olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 79.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak koca tarafından açılan boşanma davası reddedilmiş ve 4.11.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Koca ise kesinleşme tarihinden önce 22.10.2004 günü ihtar isteğinde bulunmuştur. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yazılı dört aylık süre koşulu gerçekleşmemiştir. Davanın reddi gerekir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre * takdir edilen tedbir nafakası * azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek vasisi tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, şiddetli geçimsizlik sebebine (TMK.m.166/1) dayalı olarak açılmıştır. Toplanan delillerden, davalı erkeğin akıl hastası olduğu ve kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığına dayalı (TMK.m.165) bir dava da söz konusu değildir. Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için davalı erkeğin davranışlarının iradi olması gerekmektedir. Akıl hastası davalı erkeğin davranışları iradi olmadığına göre, davanın reddi yerine kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Davacının müşterek konuta gelmemesi nedeniyle müvekkilin tek başına geçimini sağlaması mümkün değildir.” “Açıklanan nedenlerle; davanın REDDİNİ,…………” Davalı ikinci cevap dilekçesinde ise şu ifadelere yer vermiştir: “………… davacı yanın iddiasının aksine, davacı iddialarını ikrar etmediğimizi, taraflar arasında şiddetli geçimsizlik yaşandığı yönündeki soyut ve gerçek dışı iddiayı kesinlikle kabul etmediğimizi, hatta açılan bu dava nedeniyle müvekkilin büyük bir şaşkınlık yaşadığına bir kez daha dikkat çekmek zorunlu olmuştur.” “………… davacının işbu davayı açmaktaki gerçek amacını ve gerekçesini ise halen anlayamamıştır.” “Dava dilekçesinde belirtilen tüm soyut iddiaların gerçekle bağdaşmadığı, taraflar arasında değil şiddetli geçimsizlik, geçimsizlik dahi bulunmadığı tanıkların dinlenmesi ile ortaya çıkacak olup, ortada hiçbir haklı sebep bulunmadığından müvekkil boşanmak istememektedir.”...
Dosya içerisinde bulunan Mahkemenin 2006/738 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan ve taraflar arasında görülen boşanma davasında, davacının müşterek haneyi babası ile terk etmesi üzerine, davalının Cumhuriyet Savcılığına “ evdeki altınları davacının götürdüğüne, kendisinin bir şikayeti olmadığına, ancak ileride altınlarla ilgili iddialar olabileceğinden, altınları eşinin götürdüğünün tespitine” ilişkin yaptığı ihbarın kendisini sorumluluktan kurtarma amacına yönelik olması, davalının az da olsa kusurunun ispatlanamadığı gerekçesi ile reddedilerek, evdeki eşyaların davacıya teslimine karar verildiği, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından da onanarak kesinleştiği görülmüştür. O halde; bu durumda evlilik birliğini kurma görevi, açtığı boşanma davası reddedilen ve evdeki tüm eşyalar kendisine verilen davacı kadına aittir....