Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal Hüküm : CMK'nın 223/2-a. maddeleri gereğince beraat Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık ile müşteki eşi arasında devam eden şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası bulunduğu, sanık ile müşteki eşi arasında geçen olaylar nedeniyle, sanığın, müşteki ile telefon görüşmesi yaptığı sırada, müştekinin kendisine yönelik kasten yaralama ve tehdit eylemi nedeniyle, bu telefon görüşmesini rıza olmaksızın kayda alarak bilahare CD'ye aktarıp boşanma davasına delil olarak sunması şeklinde gerçekleşen olayda, Sanığın, haberleşme içeriğini kaydedip, bu kaydı içeren CD'yi, görülmekte olan dava dosyasına delil olarak vermesi biçimindeki eylemleri, TCK'nın 134/1-2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve TCK'nın 132/3. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini...

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-davalı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesi ile, kusuru, karşı davanın kabul edilmiş olmasını, kadının nafaka ve tazminat talepleri ile ziynet alacağı davasının reddedilmiş olmasını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava ziynet alacağı ve şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası, erkeğin karşı davası ise şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince dava ve karşı dava kabul edilip tarafların boşanmalarına karar verilmiş, kadının nafaka talebi reddedilmiş, bu husus ayrıca ve açıkça kadın vekili tarafından istinafa getirilmiştir. Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilmesine rağmen yasal olmayan gerekçe ile kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebi reddedilmiştir....

    Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı -karşı davalının kusurunun olmadığı tüm tanık beyanları göz önüne alınarak kanaat getirilmiş, kadının açtığı boşanma davasının kabulüne ile karşı boşanma davasının, kadının boşanmaya neden olan olaylarda kusursuzluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle; "Asıl boşanma davasının kabulü ile; tarafların TMK'nın 166/1 maddeleri uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA, Tarafların müşterek çocukları olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Davacı-karşı davalının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla daha önce takdir edilen 450,00.TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak üzere aynı miktarla kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacı-karşı davalı T1 TMK 174/1. maddesi gereği mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelendiğinden dolayı boşanma hükmünün...

    şiddet uygulandığını, davalının müvekkiline ve evine bakmadığı gibi müşterek çocuğa da bakmadığını, müvekkilini aldattığını, evlilik birliğini yürütmenin müvekkili açısından mümkün olmadığını, müvekkiline düğünde takılan 7 adet 22 ayar, 22 gram ray bilezik, 70 adet çeyrek altın, 1 adet Osmanlı tuğrası üzerinde bulunan altın kolyeden oluşan ziynet eşyalarını düğünden sonra davalının ailesinin alarak bozdurduğunu ve davalının ve ailesinin borçlarını ödediğini belirterek tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla tarafların şiddetli geçimsizlik, davalının hakareti, onur kırıcı davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davalı adına kayıtlı banka hesapları, posta çeki ve davalının araç ve gayrimenkulleri üzerine tedbir konulmasına, müvekkili lehine 6284 S.K.uyarınca tedbir kararı verilmesine, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir, devamında her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmak üzere yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 1.500,00...

    Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından reddedilen boşanma ve ziynet alacağı davaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Boşanma davasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece “Davalının davacıyı başka bir kadınla aldattığı, tarafların bu nedenle tartıştıkları, davacı ...'...

      Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanma konusunda anlaşmışlar, yerel mahkeme tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına hükmetmiş, hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvuruda bulunulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/463 KARAR NO : 2022/456 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : RİZE AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/11/2021 NUMARASI : 2020/496 ESAS - 2021/553 KARAR DAVA KONUSU : ZİYNET EŞYASI ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıyla 2016 yılında evlendiklerini, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle Rize Aile Mahkemesinde 2020/29 Esas sayılı davasıyla şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası açıldığını, ancak henüz kesinleşme olmadığını, kendisinin müşterek konutu terk etmek zorunda kaldığını, müvekkiline düğünde takılan takıların 4 adet Adana Burma bilezik (20 gr.), 1 adet Trabzon hasır bileklik, kolye ve küpe seti, 1 adet Cumhuriyet altını kolye, 1...

      Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 md. hükümlerine göre geri alınır." hükmünü gerekçe göstererek 23.10.2016 tarihi itibariyle yetim aylığını kesdiğini ve 05.12.2016 tarihli yazı ile de muvazaalı boşanma yaptığının tespiti nedeniyle 24.10.2008-23.10.2016 sürelerinde tarafına ödenen aylıkların iadesi için oluşturduğu toplam borç miktarı 96.613,74 TL geri ödenmesini istediğini, ancak davalı Kurumun maaş kesmek ve ödenen aylıkların faizi ile birlikte geri ödenmesini istemek için ileri sürdüğü gerekçeler ve bununla ilgili yaptığı tüm soruşturmaların doğru olmadığını, gerçeği yansıtmadığını, müvekkilin eşinden muvazaalı boşanmadığını, aralarındaki uyumsuzluk ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle müşterek hayatı devam ettiremeyeceklerini tespitle birlikte boşanma kararı aldıklarını, bu konuda mahkemeye kesin bir kanaat gelmekle de boşanmalarına karar verildiğini, eğer yetim maaşı almak için muvazaalı bir boşanma tasarlanmış olsaydı bu boşanmayı yıllar önce gerçekleştirebileceklerini, iki taraf...

        Yerel Mahkeme kararında, “taraflar arasında müşterek hayatı çekilmez kılacak derecede şiddetli geçimsizlik bulunduğu, evlilik birliğinin ortak hayat sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelden sarsıldığı, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle tarafların ayrı ayrı yaşadakıları, evliliklerinin fiilen bittiği, devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı ve davalının da boşanmayı kabul ettiği" belirtilerek, Türk Medeni Kanununun 166/1-2.maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş, boşanma davasının kabulüne dayanak "vakıalar" ve taraflara yüklenen kusurlar ayrı ayrı gerekçede gösterilmemiştir. Yerel mahkemenin hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklaması zorunludur. Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı olduğundan, bozmayı gerektirmiştir....

          UYAP Entegrasyonu