Hukuk Dairesinin 2019/3378 Esas ve 2019/6748 Karar sayılı kararı ile tarafların aynı ilde ikamet ettikleri dikkate alınarak yatılı olarak kişisel ilişkinin kurulduğunu, davalının çocuğunu görmeye gelmediğini, bir senelik süre zarfında çocuğu sadece iki defa yatılı olarak aldığını, kış aylarına denk geldiği bu sürede çocuğu sobası dahi yanmayan, kime ait olduğu belli olmayan bir eve götürdüğünü, davalı tarafın sabit bir ikametgahının olmaması nedeniyle müşterek çocuğu götürebileceği belli adresinin bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davalıya yatılı olarak tesis edilmiş olan şahsi ilişkinin 1-31 Temmuz 2020 tarihleri arasında kısıtlanarak günlük şahsi ilişkiye dönüştürülmesini, pandemi süreci, davalının belirli bir adresinin bulunmaması ve çocuğun nafakalarını düzenli olarak ödememesi nedeniyle kişisel ilişkinin günlük olarak kurulmasını dava ve talep etmiştir. II....
Bu sebeplerle her ne kadar tek taraflı olarak tarafımca görüşme yapılmış olsa da davalı babanın müşterek çocukla şahsi ilişkisinin kısıtlanmasında somut bir bulgu ya da gözlemin olmadığı, tam tersi müşterek çocukla babanın şahsi ilişkisinin daha da kısıtlanmasının ebeveyne yabancılaşma sendromuna sebep olabileceği bu sendromunda müşterek çocuk açısından travma yaratıcı etkilerinin olabileceğinin unutulmaması gerektiği düşünüldüğünden müşterek çocukla davalı babanın düzenli şahsi ilişki kurmasının... gerektiği belirtilmiş olup baba ile müşterek çocuk arasındaki ilişkinin kaldırılmasının müşterek çocuğun yararına olmayacağı ancak şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesinin çocuğun menfaatine olacak şekilde yapılması gerektiği belirtilmiştir....
Hukuk Dairesi 2019/7998 E 2020/4919 K) Bu açıklama ışığında çocuklarla anne arasında kurulan yatılı şahsi ilişki çocukların üstün menfaatine uygun görülmemiştir. Şahsi ilişkiye dair verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden değişen durum ve şartlara göre her zaman şahsi ilişkinin düzenlenmesi istenebileceğinden, annenin çocuklara yönelik tehlike arz edecek zarar verecek bir davranışı da bulunmadığından gözetim olmaksızın ve yatılı olmayacak şekilde şahsi ilişki düzenlenmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-) Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2. bendinin KALDIRILARAK, bu bent yerine YENİDEN HÜKMÜ TESİSİNE, BUNA GÖRE; 1- ) İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2....
ilişki tesisi kurulduğunu, ancak davalının her pazar müşterek çocuğu görmeye gelmediğini, görüş günlerinde de müşterek çocuğu babaannesinin yanında bıraktığı, müşterek çocuğa psikolojik şiddet uyguladığını, kişisel ilişki nedeni ile çocuğun huzurunun tehlikeye düştüğünü, bu sebeplerle şahsi ilişkinin yeniden düzenlenerek baba ile çocuk arasındaki şahsi ilişkinin kaldırılması ya da 2 haftada bir şahsi ilişki tesisi kurulmasını talep ederek dava açmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının fiili livata iddiası nedeni ile yapılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiği, dosya kapsamı itibariyle davacının iddialarını destekler bir delilin bulunmadığı Mahkemece aldırılan sosyal inceleme raporunda çocukla davalı arasında bir yetişkin ile birlikte yatılı olmadan kişisel ilişki kurulmasının çocuğun yüksek yararına olacağını bildirildiği, ayrıca davalının sosyal inceleme raporunda alınan beyanında ortak çocukla toplum içinde saatli olarak görüşmek istediğini beyan ettiği gözetilerek, baba ile müşterek çocuk arasında kurulan şahsi ilişkinin kaldırılması şartları oluşmadığından davacının baba ile müşterek çocuk arasındaki şahsi ilişkinin kaldırılması talebinin reddine, baba ile müşterek çocuk arasındaki şahsi ilişkinin azaltılması talebinin kabulü ile; davalı baba ile müşterek çocuk Fatma Ceylin arasında her ayın 2. haftası Cumartesi günü sabah saat 11.00'den aynı...
Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Çocuk ile taraf arasında şahsi münasebet tesis edilip edilmeyeceği ayrıntılı olarak değerlendirilip bir karar verilmesi gerekir. Somut hadisede; Şahsi ilişkinin şekli ve süresi konusunda uzmandan sosyal inceleme raporu alınması gerekirken rapor alınmamıştır....
herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, davalı annenin çocuğuna yönelik ihmal veya istismarının da olmadığı dosya kapsamı itibariyle sabit olduğundan davacı vekilinin mahkememize sunduğu 08/10/2019 tarihli öncelikle tedbiren ve karar ile birlikte davalı annenin çocuk üzerindeki velayetinin kaldırılarak çocuğun velayetinin babaya verilmesi talebinin; yine terditli olarak istenen ortak velayet talebinin tarafların arasındaki çekişmenin devam etmesi ve çocukla ilgili konularda ortaklaşa karar alabilmeleri mümkün görülmediğinden ayrı ayrı reddine; Davacı vekilinin terditli olarak talep ettiği şahsi ilişkinin bir hafta annede bir hafta babada olacak şekilde ve yine bir bayram annede bir bayram babada olacak şekilde düzenlenmesi talebinin; olmadığı takdirde her hafta sonu olacak şekilde ; olmadığı takdirde de uzman raporunda belirtilen alıştığı düzene uygun olacak şekilde şahsi ilişki düzenlenmesi talebinin ;.... çocuğun yaşı, öğrenim durumu, davacının polis ve davalının da hemşire olarak...
Ancak Mahkeme tarafından tesis edilen kararda kurulan şahsi ilişki sürelerinin değiştirilmesini isteyen tarafın haklı bir sebep ile talepte bulunarak bu sürelerin değiştirilmesini isteme imkanı da vardır.Somut olayda, müşterek çocuk Burak Tolga 08/10/2014 doğumlu olup, Temmuz ayında kesintisiz olarak bir ay babası ile vakit geçirmesinin çocuğun yararına olacağı değerlendirilmiştir. Yukarıda izah edildiği şekilde, cevap dilekçesinde kesintisiz şahsi ilişki tesis edilen dönemi değiştirmek istemeyen davalı annenin de yararı olduğu kanaati ile, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığına ve bu nedenle davanın reddine..." karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; dava dilekçesindeki nedenler tekrar edilerek istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava iştirak nafakasının artırımı davası, karşı dava ise ortak çocukla baba arasında kurulan şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi, yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminden ibarettir. HMK'nun 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Davalı davacı erkek karşı davasında hem aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını hem de çocukla şahsi ilişkisinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. Konu talepler bağımsız mahiyettedir. Birinin diğerinin ferisi niteliği bulunmamaktadır. Bu nedenle her iki talep ayrı harca tabidir. Başvurma harcı karşı dava dilekçesindeki tüm talepleri karşılar. Bu nedenle iki ayrı başvurma harcına gerek yok ise de; karar ilam harçlarının ayrı ayrı tahsili gerekir. Yatırlan 80,70 TL maktu karar ilam harcı şahsi ilişkinin düzenlenmesi talebine dairdir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Şahsi İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-İştirak Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 29.4.2010 gün ve 19001-8613 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle, ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme...