Davanın hukuki çerçevesi, hizmet alım sözleşmesi sebebiyle çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatı ve işçilik alacaklarından kimin hangi oranda sorumlu olacağının belirlenmesidir. Tazminat ödenen işçilerin davalıların işyerinde sigortalı oldukları ve fiilen davacıya ait işyerinde çalıştıkları tartışmasızdır. Davacı asıl işveren, davalılar da alt işverendir. Doğacak işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu oldukları tartışmasızdır. Ancak işverenler arasındaki iç ilişkide sözleşme hükümleri cari olur. Sözleşmede işçilik alacaklarından açıkça bahsedilmemiş olsa da, sözleşmenin 8. ve 36. maddelerinde atıf yapılan ve sözleşmenin eki sayılan şartnamenin 5. maddesinde tüm işçilik alacaklarından müteahhit tarafın sorumlu olacağı açıkça yazılıdır. Bu durumu bilerek ve sonuçlarını ön görerek sözleşme yapan, tacir sıfatıyla basiretli davranması gereken davalı taraf artık işçilik alacaklarından sorumlu olmadığını veya 1/2 oranında sorumlu olduğunu ileri süremez....
Maddesi gereğince davalı yüklenici şirketin ödenen tazminat ve işçilik alacaklarından en fazla yarı yarıya sorumlu olması gerektiğini, taraflar arasındaki ihale sözleşmesinin yüklenici aleyhine olan birçok hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu ve 4734 ve 4735 sayılı kanunlara aykırı düzenlemeler içerdiğini, dava dışı işçiye ödenen tazminat ve işçilik alacaklarının maliyet hesabına dahil olmadığını ve tazminat ve işçilik alacaklarından sorumlu bulunmayan yükleniciden tahsil edilmesinin davacı kurum lehine sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu beyanla, hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/210 Esas KARAR NO : 2022/42 DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat) DAVA TARİHİ : 17/06/2020 KARAR TARİHİ: 17/01/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçinin davalılar nezdinde çalıştığını ancak iş akdinin feshedilmesinden sonra asıl işveren olarak kendilerinden işçilik alacaklarının dava yoluyla talep edildiğini ve verilen karar ile girişilen takip sonucu işçilik alacakları ve dava masraflarının ödendiğini, müvekkili ile davalılar arasındaki sözleşmelerde işçilik alacaklarından alt işverenlerin sorumlu olduklarının belirlendiğini öne sürmüş ve ödenen bedellerin rücuan tahsilini talep etmiştir....
Davacının fazla mesai ve genel tatil ücretleri alacağına konu ödediği işçilik haklarından doğan bedelden, davalı şirketin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemde doğmuş iseler o dönem için ödenen miktardan sorumlu olduğu kabul edilerek davalı alt işverenden tahsiline karar verilmesi gerektiği gözetilerek ve işçilik alacakları davası neticesinde davacının ödediği yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti açısından da davacının davalıya rücu edebileceği işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak davacının davalıya rücu edebileceği, ayrıca somut olayda mahkemece sözleşmenin 7. maddesi ve sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38. maddesi gereği dava dışı işçinin fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarından sorumluluğun alt işverenlere ait olup son alt işverenin dava dışı işçinin çalıştığı tüm dönemden ve masrafların tamamından sorumlu olduğu gerekçesi ile fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacağının tamamının davalıya rücuna karar veriliştir...
Sözleşmelerde davacı idarenin işçilik ücretlerinden ve tazminatlarından sorumlu olduğuna dair açık herhangi bir hükme rastlanılmamıştır. Yargıtay'ın son dönem içtihatlarında sözleşme hükümlerinde yüklenici tarafından ödenen işçilik alacaklarının idarenin ödeyeceğine dair özel hüküm bulunması halinde bu sözleşme hükmü esas alınır. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmaması halinde işçilik alacaklarından yüklenici firmalar sorumlu tutulmalıdır. İdarenin ödenen işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Yine idarenin müteselsilen sorumluluğu gereği ödediği işçilik alacaklarının sorumluluğu da yine yüklenici firmalardadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler incelenmiş, davacı idarenin işçilik alacaklarından sorumlu olduğuna dair bir madde tespit edilememiştir. Bu halde davacının ödenen işçilik alacakları nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır....
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi ve eki olan şartnamelerde, tarafların asıl ve alt işvereni oldukları işçilerin, fiili işçilik dışındaki diğer tazminat hak ve alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Dava konusu rücuen tazminat istemi, dava dışı işçinin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle İş Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat haklarına ilişkin olup, işçiye karşı olan bu yükümlülük nedeniyle asıl ve alt işverenler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Burada Kanun’dan doğan bir teselsül hali söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde, müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişki düzenlenmiş olup, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar....
Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, davacı üst işverene karşı kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda son işveren olan alt işverenin, ihbar tazminatının tamamından, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere diğer işçilik alacaklarından ise, alt işverenlerin kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu kabul edilerek, gerekirse konusunda uzman bilirkişiden bu doğrultuda, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde tüm işçilik alacaklarından davalı ..... Ltd Şti şirketin sorumlu tutulması suretiyle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı rücuen tazminat talebine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Dava dışı işçinin davacı Bakanlık aleyhine iş mahkemelerinde açtğı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin davanın davacı aleyhine sonuçlandığı ve davacının davalılardan alamadığı toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farklarını işçilere ödediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık toplu iş sözleşmesinden kaynaklı işçilik alacaklarını dava dışı işçiye ödeyen davacı Bakanlığın bu tutarlardan münhasıran sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....
Maddede, işten çıkarma vs. nedeni ile işçilik alacaklarından dolayı yüklenici firmanın sorumlu olduğu kabul edilmiştir. O haldedavacıdantahsil edilen işçilik alacakları, dava dışı işçinin sadece davalı şirket nezdindeki çalışmasını değil, dava dışı diğer alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsamakta ise, işçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Bununla beraber feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise sadece son işveren sorumludur. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, davacı üst işverene karşı kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Mahkemece bu husus değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Maddesi gereğince davalı yüklenici şirketin ödenen tazminat ve işçilik alacaklarından en fazla yarı yarıya sorumlu olması gerektiğini, taraflar arasındaki ihale sözleşmesinin yüklenici aleyhine olan birçok hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu ve 4734 ve 4735 sayılı kanunlara aykırı düzenlemeler içerdiğini, dava dışı işçiye ödenen tazminat ve işçilik alacaklarının maliyet hesabına dahil olmadığını ve tazminat ve işçilik alacaklarından sorumlu bulunmayan yükleniciden tahsil edilmesinin davacı kurum lehine sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu beyanla, hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....