Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2017/351 Esas 2017/308 Karar sayılı kararı ile TMK.nun 166/3 maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşandıklarını, 11/05/2017 tarihli kararda taraflar arasındaki protokole göre kadın yararına aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakasına ve bu miktarın karar tarihi kriter alınarak her yıl ÜFE oranında kendiliğinden artırılmasına karar verildiğini, kararın 03/07/2017 tarihinde kesinleştiğini, tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarını, davacının boşanma sırasında davalı kadına aylık 1.500,00TL yoksulluk nafakası ödemeyi ve nafakanın ÜFE oranında artırılmasını kabul ettiğini, davacının nafakanın kaldırılması veya indirilmesi talebinin iyi niyet, sözleşmeye bağlılık ve sözleşmenin devamlılığı ilkeleri ile bağdaşmadığını belirterek davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....

takdirde davalı yan bu miktarı talep edeceğine dair protokol hükmünün aynen onaylanmasına, 5- Tarafların müşterek konuttaki ev eşyalarının davacı T1'ya kalacağına dair protokol hükmünün aynen onaylanmasına, 6- Tarafların birbirlerinden nafaka maddi manevi tazminat, yargılama gideri, vekalet ücreti, edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin dava ve boşanma nedeniyle her ne ad altında olursa olsun, bir talepte bulunmayacağına dair protokol hükmünün aynen onaylanmasına, 7- Tarafların belirtilen yazılı şartlarda anlaşmış olup iş bu protokol boşanma davasında anlaşmalı boşanmanın esası olarak Mahkemede delil olarak kullanılacak olduğuna dair protokol hükmünün aynen onaylanmasına" karar verilmiştir....

suretiyle boşanmak istediklerini, boşanma, velayet, nafaka, tazminat, mal rejiminden kaynaklı alacaklar, yargılama giderleri hususunda mutabakat sağladıklarını belirterek, protokol hükümleri gereğince davalarının kabulü ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Tüm bu veriler ve açıklamalar ışığında davacının, boşanma protokolü ile müşterek çocuk ve davalı eşine yoksulluk ve iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, daha sonra şirketinin iflas ettiğini belirterek, nafaka miktarlarının azaltılmasını istediği, ancak dosyaya sunulan belgeler ve alınan bilirkişi raporuna göre şirketin en fazla kâr ettiği dönemde davacının işini terk ederek, şirketin gayri faal hale gelmesine ve sonrasında da münfesih sayılmasına sebebiyet verdiği, kimsenin kendi haksız eyleminden hak elde edemeyeceği, davacının isteminin haklılığı, hakkaniyet ve ahdevefa ilkesine uyarlığı yönünde başkaca delil bulunmadığı, kaldı ki yargılama sırasında müşterek çocuk Ecem'in reşit olmakla, iştirak nafakasının kendiliğinden sona erdiği, karar tarihinden itibaren aradan geçen süre içerisinde nafakaların artırılmadığı, böylece nafakaların miktarı itibariyle öngörülemeyen, katlanılamaz nitelikte olmadığı, dolayısı ile uyarlama koşullarının oluşmadığı anlışılmakla, mahkeme kararında usul ve...

Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....

Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....

Somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının belirlenmesi için yazılan yazılara istinaden tutulan tutanaklara göre, davacının ekonomik ve sosyal durumunda olağanüstü değişim olmadığı, edimin aynen ifasının davacı yönünden katlanılmaz hal almadığı, yoksulluk nafakasının anlaşmalı boşanma davasında belirlendiği, davalının çalışmasının ve gelir miktarının yoksulluk nafakası ihtiyacını ortadan kaldırmadığı, kaldı ki anlaşmalı boşanma davası görülürken kadının çalıştığının erkek tarafından bilindiği, kadına devredilen taşınmazın da protokol kapsamında bilinerek devredildiği anlaşıldığından, nafaka karar tarihinden itibaren bir yıl sonra başlayan ÜFE artışları kapsamında eldeki dava tarihine kadar nafakanın ulaştığı miktar dikkate alındığında, TMK.nun 175 ve 176.maddelerinde öngörülen yükümlülük ve koşullar gözetilerek nafakanın azaltılması yönünden de talep yerinde görülmediğinden, mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf...

Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2020/200 Esas-2020/400 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk lehine verilen iştirak nafakasının kaldırılmasına, velayetin değiştirilmesi neticesinde müşterek çocuk lehine kullanılmak üzere davacı için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı / vekili cevap dilekçesi sunmamakla beraber davalı anne velayet değişikliği ve iştirak nafakasının kaldırılması talebini kabul ettiğini, ancak aleyhe iştirak nafakası takdir edilmesi talebini kabul etmediğini belirtmiştir....

Somut olayda ise anlaşmalı boşanma davasında verilen aylık 2.000,00 TL nafakanın kaldırılması istenilmiş, mahkemece mevcut şartlar dikkate alınarak bir inceleme yapılmış, diğer bir anlatımla davacının 22.10.2012 tarihi itibariyle, davalının ise 05.06.2012 tarihi itibariyle ekonomik ve sosyal durumları tespit edilmiş, ancak boşanma kararının verildiği tarihteki ekonomik ve sosyal durumlar belirlenmemiş ve tarafların boşanma tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarihteki mal varlıkları konusunda bir karşılaştırma yapılmamıştır....

    Aile Mahkemesi'nin 2014/719 Esas, 2014/667 sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davalı lehine aylık 20.000,00- TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için Zehra ve Eren için ise ayrı ayrı 15.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında yapılan protokol hukuki niteliği itibariyle, Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Böylece, taraflar, kanunun emredici nitelikte olan kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir. (BK. Md.19) Nitekim, taraflar arasında yapılan protokol ile ödenecek nafaka miktarı kararlaştırılmış ve bu anlaşma, boşanma davasında, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun bulunmuş verilen karar 08.09.2015 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmiştir....

    UYAP Entegrasyonu