Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder. Somut olayda; davacı taraf, anlaşmalı boşanma davasından sonra işinden ayrıldığını ve ekonomik durumunun kötüye gittiğini, yeniden evlendiğini iddia ederek iştirak nafakasının kaldırılması/azaltılması istemiyle dava olup, davacının işten ayrıldığını belirtmesine rağmen işten ayrıldıktan iki ay sonra geliri daha iyi bir işte çalışmaya başladığı, ekonomik durumunun kötüye gittiğine yönelik iddiasını ispatlayamadığı görülmüştür. Bu haliyle davacı taraf, anlaşmalı boşanma davasından sonra, ekonomik koşulların olağanüstü bir şekilde aleyhine değiştiği hususunu ispat edememiştir....
uygun olmadığını, ayrıca boşanma protokolünde yer alan müşterek çocuğun okul giderlerinin yarısı ve özel sağlık giderlerinin tamamının baba tarafından karşılayacağına ilişkin muğlak ifadenin de davacıyı mağdur ettiğini özet ile belirterek iştirak nafakasının aylık 500,00TL indirilmesi ve bahsi geçen protokol maddesinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davaya konu edilen nafaka, taraflar arasındaki boşanma davası sırasında mahkemece kabul edilen protokol ile belirlendiğine göre taraflar bu protokol esaslarına uymakla yükümlüdürler. Bu protokolün değiştirilebilmesi için, ekonomik şartlarda, tarafların kendilerinden beklenemeyecek derecede olağanüstü değişikliklerinin olması gerekmektedir. ./.. Somut olayda, tarafların durumlarında yukarıda açıklanan değişiklikler bulunmayıp, protokolün yapılmasının üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olması da düşünüldüğünde, davacının, nafakanın indirilmesi talebinde bulunması, iyiniyet kuralları ile bağdaşmamaktadır. O halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, iştirak nafakasının indirilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması veya Azaltılması - Anlaşmalı Boşanma Davasında Protokol Hükmünün Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı; davalı ile Karaman Aile Mahkemesinin 22.08.2013 tarihli ve 2013/693 esas sayılı ilamı ile boşandıklarını, protokol uyarınca mahkemece davalıya aylık 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, ancak boşanma davasından sonra kendisinin ekonomik durumunda meydana gelen olumsuz değişiklikler sonucu nafakayı ödeyemeyecek duruma geldiğini, şu anda evli olduğunu ve bakmakla yükümlü çocuklarının bulunduğunu, davalı kadının ekonomik durumunun kendisinden daha iyi olduğunu ileri sürerek daha evvel hükmedilen aylık 250 TL yoksulluk nafakanın kaldırılmasını, yine...
Tarafların serbest iradeleri ile belirlenen ve hakim tarafından onaylanan protokol doğrultusunda kesinleşen anlaşmalı boşanma davasından 4 ay sonra açılan eldeki davada, boşanma kararı sonrasında, öncesine nazaran davacının ekonomik durumunda, anlaşmalı boşanma protokolü ile kabul edilmiş olan iştirak nafakasını ödemesini engelleyecek şekilde öngörülemez veya katlanılamaz nitelikte olağanüstü değişiklik meydana geldiği, edimler arasındaki dengenin umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğunun kabulünü gerektirecek gelişmeler yaşandığı davacı tarafından ispat edilemediği, sırf pandemi nedeni ile işlerinin bozulduğu iddialarının da, mevcut mal varlığı ve yapılan iş dikkate alındığında, kaldırılması yada indirilmesi için yeterli olmayacağı gibi, kaldı ki davacının işlerinin pandemi nedeni ile bozulduğunu tanık ya da bir başka delil ile de ispat edemediği anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının anlaşmalı boşanma protokolüyle kararlaştırılan iştirak nafakasının yanlış hesaplandığından bahisle daha önce de yargı yoluna başvurduğunu ve bu konuda davacının tavzih talebinin reddolduğunu, yargılamanın yenilenmesine ilişkin talebinin de reddolduğunu, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu, sırf boşanmayı sağlayabilmek için bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ve azaltılmasına ilişkin talebinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığını bildirerek davanın reddini talep etmiştir....
İştirak nafakasının kaldırılması talebi yönünden yapılan incelemede, boşanma kararıyla tarafların müşterek çocuğunun velayetinin davalı anneye verildiği, kaldırılması istenilen nafakanın miktarı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları birlikte nazara alınarak nafakanın kaldırılması ya da indirilmesine gerek görülmemiş" şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddi yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, müvekkilinin talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, anlaşmalı boşanma ile belirlenen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile) 2018/539 Esas, 2018/492 Karar sayılı ve 28.12.2018 tarihli boşanma kararı ile hükmedilen iştirak nafakasının irade fesadı nedeniyle kaldırılması talebinin reddine, Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile) 2018/539 Esas, 2018/492 Karar sayılı ve 28.12.2018 tarihli boşanma kararı ile velâyeti davalı anneye verilen tarafların ortak çocuğu ... için hükmedilen nafakanın davacı babanın Türkiye'de veya yurtdışında çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın karar tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL'ye indirilmesine ve iştirak nafakası olarak davacı tarafça davalı kadına ödenmesine, ortak çocuk 29.11.2003 doğumlu ... ...'...
Asliye(Aile) Mahkemesinin 2015/1639-1644 e.k. sayılı 08/12/2015 tarihli ilamıyla boşandıklarını, protokol gereği 1.250,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, boşanma sürecinde çalıştığı şirketin iflası nedeniyle işten çıkarıldığını, daha sonra çalıştığı yerdeki maaşının daha düşük olduğunu, anlaşmalı boşanma sırasındaki maaşına güvenerek nafaka miktarını taahhüt ettiğini, kredi borçlarının bulunduğunu, ödeme gücünün olmadığını belirterek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde aylık 250,00 TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, yoksulluk nafakasının kaldırılma şartlarının oluşmadığını, anlaşmalı boşanma nedeniyle yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuklar lehine iştirak nafakası talep edilmediğini, davacının işten ayrıldığı tarihte boşanma davasının açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Her ne kadar somut uyuşmazlıkta mahkemece; davacının yeni bir evlilik yaptığı, çocuğunun olduğu gerekçe gösterilerek bağlanan iştirak nafakasının indirilmesine karar verilmiş ise de, davacının yeni evliliğinden çocuğu olmadığı gibi, davacı tarafın anlaşmalı olarak boşanırken yeniden evlenebileceği ihtimalini de gözönünde bulundurabileceği, davacının sırf boşanmayı gerçekleştirebilmek için bunu bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde yükümlülük yüklenmesinin ve sonradan bunun azaltılmasını istemesinin hakkın kötüye kullanılmasını oluşturduğu, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken müşterek çocuk için bağlanan nafakanın indirilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararının 2. maddesinin kaldırılarak davacının iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....